Diken... Kocaali, Karasu, Kaynarca, Ferizli, Söğütlü derken geldik Sapanca’ya. Uzun yıllardır yakından takip ettiğimiz ve lafın yeri geldi mi “Sakarya’nın turistlik ilçesi” dediğimiz Sapanca’ya şöyle bir bakalım. Önce eskiye kısaca bakalım. İktidar partisinin rüzgarını yıllarca arkasına alan bir belediye başkanı vardı! Kimdi bu başkan! İbrahim Uslu idi. Uzun yıllar Sapanca’da belediye başkanlığı yaptı.

***

Peki Uslu başkan Sapanca’ya ne verdi! İktidar partisinin rüzgarını arkasına alan Sapanca eski Belediye Başkanı İbrahim Uslu ilçeye ne verdi! Ne yaptı! Yeşili, doğası, gölü, yaylaları, otobanı, tren yolu, coğrafyası, D-100 Karayolu’na bir adım olması gibi bir çok güzellik ve özelliği barındıran ilçeye Uslu başkan ne verdi! Çok net bir soru soruyorum. Eski yıllarda da kendisine çok sordum. Şimdi soruyorum. Ölürsem sıkıntı yok ama ölmezsem yine soracağım. Hatta alayına soracağım.

***

Eski başkan veya mevcut başkan hiç değişmez. İlçe halkının oyunu verdiği ve ‘bizi 5 yıl yönet’ dediği ilçe belediye başkanları ne yaptı! Görev süresince ne gibi hizmetler verdi! Öyle “Sana ne tosun Cumalı, sana mı hesap vereceğiz! Sen de kimsin! Bak çorban taşmasın” demekle bu işler olmuyor. Elbette ben zurnanın ‘zart’ dediği yerim ama öyle yada böyle bu kentte gazetecilik yapıyorum.

***

Ve kamuoyu adına soru soruyorum. Hem ilçede seçilirken belli bir partinin adayı olabilirsiniz. Ama seçildikten sonra ilçedeki bütün herkesin belediye başkanısınız. Öyle “ Sana ne, bak çorban taşmasın” demekle bu işler olmuyor. Sizi bu kentin gazetecileri iyi alıştırmış. Onu yazma ‘reklam’ vermez. Bunu yazma ‘selam’ vermez. Şunu yazma ‘patronun’ yakın arkadaşı, ötekini hiç yazma  o ‘Büyükşehir belediye başkanı’ olabilir, hele bunu hiç yazma ‘fena takar’ diye...

***

Bu kentin duayen gazetecileri de zaten etliye sütlüye karışmaz. Biri lay, lay çeker, biri bozanın faydalarını yazar,  Biri hiç köşe yazmaz. Biri ‘internetten alıntı’ diye günü kurtarır, kimi yer tutsun diye ‘fıkra’ yazar, biri ‘fotoğrafın dili’ diye herkese mavi boncuk dağıtır. Beyler, hiç sıkıntı yok. Alayınız bana takabilirsiniz. Hiç ama hiç sıkıntı yok. Zaten her gün adliye kapılarında ifade vermeye alıştık. Sizde bana takabilirsiniz!

***

Neyse mevzuya dönelim. Kocaali, Karasu, Kaynarca, Ferizli, Söğütlü eski ve yeni belediye başkanlarına yazdım. Şimdi buradan eski belediye başkanı Uslu’ya da yazayım. Sakın bana rutin işleri, iki binayı, iki asfaltı, çöp toplandığını, otellerin senin zamanında ilçede yükseldiğini anlatma. Ben rutini değil, ilçeyi hak ettiği yerlere getirecek projelerden bahsediyorum.

***

Var mı! Ülke genelinde ‘Onu bir tek Sapanca Belediyesi yaptı’ dedirten bir proje var mı! İktidar partisinin belediye başkanlığını yaptınız. Yıllarca “Reis, Uslu Başkanı ismen tanır” muhabbeti yaptınız. Ne oldu! Özel yatırımcılar otel açtı. Onlarda da sıkıntı var. Türkiye Cumhuriyeti Kıyı Kanuna göre ‘Kıyılar halka kapatılamaz’ maddesi var. Kanun var kanun... Yıllarca bunu yazdım. Mahkemeler açıldı. Ne oldu! Otel yine kıyı şeridini kapalı tutuyor.

***

Biri ormanın içine oteli kondurdu. Araplar yerli Ferhat oldu. Ferhat, Şirin için dağları deldi. Günümüzde Araplar, rant için Sapanca dağlarını deldi. Alayınız “Araplarda para var. İlçeye para gelir” dediniz. Sapanca’nın doğasını, dağlarını, yeşilini, dengesini, gölü su taşıyan kaynaklarını, özellikle de buna dikkat edin. Sapanca Gölü’nü besleyen derelere su taşıyan kılcal damarları katlettiniz.

***

Yazık değil mi! Hiç mi başınızı kaldırıp Sapanca’nın dağlarına bakmıyorsunuz! Bizler otoban, tren, D-100 Karayolu’ndan geçerken ağaç yerine Arapların yellendiği evleri görüyoruz. Peki siz görmüyor musunuz! Sapanca’nın o güzel doğasına bu evlerin yapılmasına nasıl izin verildi! İlçenin merkezi var iken neden dağlarına evler yapıldı! Bunun mantığı ne! Bunun ilçeye katma değeri ne! Halen yükselen o evlerle mi ilçe turizm merkezi olacak!

***

Yerli veya yabancı turist dağ evlerini görmeye mi gelecek! Her yıl kuruyan dere yataklarındaki çöpleri mi seyir edecekler! Soruyorum. Yazınca kızıyorsunuz! Yazınca ‘Bu tosuna selam bile vermem’ diyorsunuz! Ben yalan mı yazıyorum! Yazdıklarım yalan mı! Kıyı şeridi halka kapalı değil mi! Yetkililer, görevliler, makamlarda oturanlar bu kıyı şeritlerini halka açıyor mu! Sapanca dağları villalardan geçilmiyor. Yenileri yapılıyor. Bunlar yalan mı!

***

Sapanca gibi bir ilçe, yalancı cennet böyle heba edilir mi! Biz üzülüyoruz. Peki siz üzülmüyor musunuz! Bunu bir tek eski Başkan İbrahim Uslu’ya değil “Ben Sapanca’nın hak ettiği yere gelmesini istiyorum” diyen, bunu samimiyetle diyebilen herkese soruyorum. Bu yeşil cennet elden giderken üzülmüyor musunuz! Aslında klavyenin başına “Geçen yıl 31 Mart’ta yapılan seçimler sonrasında 10 ay geçti. Belediye başkanlarının 1. yıldönümü” yazı dizisinin devamı için oturdum. Ama sıra Sapanca’ya gelince, cennet ve güzellikleri gözümüzün önünde nasıl heba edildiğini düşününce konu biraz değişti.

***

Ancak eski başkan İbrahim Uslu, eski başkan Doç. Dr. Aydın Yılmazer ve tabi ki mevcut başkan Özcan Özen’i önümüzdeki yazımızda kaleme alacağız.

--------------------------

Rektör bey; Üniversite babanızın malı mı!

Sakarya Üniversitesi ve Rektörü Prof. Dr. Fatih Savaş’ı eleştirdim. Hatta sert eleştirdim. Her halde sayın rektör bana çok ama çok bozulmuş olacak ki “Sakarya Üniversitesi Basın Müdürlüğü” artık bize haber e-maili atmıyor. Peki biz ne yapıyoruz! Üniversitenin haberlerini ajanslardan veya diğer kurum ve kuruluşlardan alarak www.halk54.com sitemize giriyoruz.

***

Peki bize haber atmıyorlar ama biz neden bunu yapıyoruz. Çünkü Sakarya Üniversitesi bu kentin bir marka değeridir. Çünkü Sakarya Üniversitesi bizim gözbebeğimizdi. Çünkü biz Sakaryalıyız. Gün gelecek tıpkı öteki rektörler gibi Savaşan’da gidecek ama üniversite yoluna devam edecek.

***

Bu nedenle Rektör efendi bize küsmüş olsa da, bizi adam yerine koymasa da, bizi kendine göre cezalandırmaya kalksa da, biz Sakarya Üniversitesi’nin haberlerini gireriz, girmeye de devam ederiz. Ancak buradan da şunu sormadan yapamayacağım. Pardon rektör bey, çok özür dilerim ama Sakarya Üniversitesi ‘babanızın malı mı’ yoksa Türkiye Cumhuriyeti’ne bağlı bir üniversite mi! Siz nasıl olur da üniversitenin haberlerini bize gönderttirmezsiniz!

***

Yazının sonunda bir de geri vites yapalım. Diyelim ki bu yaşananlardan rektör beyin haberi yok. Birileri rektör adına bize ceza kesti. Peki buna kim cesaret edebilir! Kim rektör adına ceza kesebilir! Yıllardır ayrımcılık yapılmayan Sakarya Üniversitesi Basın Müdürlüğü’nde kim kardeşim kafasına göre basına racon kesiyor!