Sakarya Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anesteziyoloji Reanimasyon ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Fuat Erdem, aşı olmayanların yoğun bakıma yatış oranının yüksek olduğunu belirtti. Öte yandan aşı olmayanların sağlık sorunlarının daha çok ağır seyir ettiklerini belirten Prof.Dr.Ali Fuat Erdem "Tüm aşılarını olan kişi dahi olsa maskesiz gezmemeli, temastan uzak ve temizlik kurallarına muhakkak uymalıdır. Ben aşılarımı oldum bana bir şey olmaz demek doğru değildir. Taşıyıcı durumunda da olabilir .Bu yüzden çok dikkatli ve titiz davranılması gerekir.Aşı olan bir kişi vücudu aşı olduktan 14 gün sonra antikor üretmeye başlıyor Vatandaşları, bilimsel dayanaktan uzak
bilgileri dikkate almamaları konusunda uyarıyoruz. “Keşke” dememek için de aşı olun çağrısı yapıyoruz. Çünkü Kovid-19 ile savaşta en büyük silah aşı…

Kovid-19’a karşı aşılanmanın önemini devamlı vurguluyoruz., aşıların en büyük özelliğinin, ikinci ve üçüncü dozdan sonra hastanelerde yoğun bakıma yatışı azaltması olduğunu açık bir şekilde görüyoruz. dedi....

Dünyayı etkisi alan illet hastalık yüzünden çok can kaybı yaşandı ve yaşamaya da devam ediyor. Ancak günümüzde aşı karşıtı olan bir çok kişi var. Sakın aşı olmayın diye sosyal medya hesaplarından çığırtkanlık yapıyorlar. Bende sormadan edemiyorum. Ne biliyorsunuz da ne konuşuyorsunuz. Bizim bilmediğimiz siz aşı karşıtlarının bildiği bir şey varsa anlatın bizlerde bilelim demekten kendimi alamıyorum.

Ünlü yazar , düşünür Lütfü Oflaz ; ın kaleme aldığı yazısının bir bölümünü sizlerle paylaşmak istedim.Çok şükür ki insanlığın can düşmanı  koronavirüs ün aşısı da bulundu.İnsanlık daha önce de bu gibi  salgın hastalık lardan aşılarının bulunmasıyla kurtulmuştu.Ama anlaşılan  aşı karşıtları  koronavirüsün aşısının bulunmasından memnun olmadılar.

Aşı olmayın diye çağrılar yapıyorlar.

"Peki, aşı olmayalım da ne yapalım" diyenlere başka bir çare de sunmuyorlar.

Çünkü şu anda koronavirüsün tek çaresi  aşı .

Şu anda bir tercih değil bir mecburiyet bu aşı.

Hani koronavirüsün aşının dışında bulunmuş bir başka çaresi vardır da seçenekler arasında
tercih yaparız.

Oysa şu anda ya aşı olmak ya da çaresizliğe mahkum olmak durumuyla karşı karşıyayız.

Aşı karşıtları aşının yan etkileri olabileceğinden bahsetmekte ise de, şu ana kadar bulunan aşıların önemli bir yan etkisi ortaya çıkmış değildir.

Kaldı ki hiçbir aşının, hiçbir ilacın yüzde yüz yan etkisiz olması mümkün değildir.

Eğer aşılarda, ilaçlarda yüzde yüz yan etkisizlik garantisi aranacak olsa, hiçbir aşı, hiçbir ilaç kullanılamaz.

O zaman da insanlık hastalıklara karşı çaresizliğe mahkum olmaktan kurtulamaz.

İşte aşı karşıtları da insanları adeta çaresizliğe mahkum etmek istiyorlar.

Aşı karşıtlığı gibi aşı ayrımcılığı da yapıyorlar.

"Aşı olmayın, hele Çin aşısı hiç olmayın, sakıncalı" diyorlar.

Ancak bu dediklerini destekleyecek hiçbir bilimsel kanıt da gösteremiyorlar.

Sonuçta bilim insanları "aşı ol" diyor.

Elbette bilim insanlarına kulak verip aşı olmak gerekiyor. 

Bunlar insanlara aşı karşıtlığı aşılamaya çalışıyorlar.
"Aşı olmayın" diye çağrılar yapıyorlar.

Peki, aşı olmayalım da ne yapalım" diyenlere başka bir çare de sunmuyorlar.

Çünkü şu anda koronavirüsün tek çaresi  aşı.

Şu anda bir tercih değil bir mecburiyet bu aşı.

Hani koronavirüsün aşının dışında bulunmuş bir başka çaresi vardır da seçenekler arasında tercih yaparız.

Oysa şu anda ya aşı olmak ya da çaresizliğe mahkum olmak durumuyla karşı karşıyayız.

Sağlıcakla kalın...

“Hastalık dediğin şey atla gelir, yaya gider”
Paul Heyse