İklim krizi nedeniyle bal üretiminde yaşanan düşüş, orman yangınlarıyla daha da tehlikeli boyuta ulaştı.

Muğla'da 14 bine yakın arı konaklama noktasının yüzde 70'i yanarak kullanılamayacak duruma geldi. Kalan yüzde 30'unda ise Basra böceği yok denecek kadar azaldı.

‘MARMARİS’TE TAMAMEN BİTTİ’

Muğla Çevre ve Arı Koruma Derneği Başkanı Şamil Tuncay Beştoy, Marmaris Osmaniyeli arıcı Mehmet Yücel bal üretiminde son 10 yılı değerlendirdi.

Beştoy, “Dünya çam balı üretiminin yüzde 92'si Anadolu'da, bunun yüzde 85'i Muğla'daydı. Muğla'nın yüzde 35'i ise Marmaris'teydi ama tamamen bitti” dedi.

“Göçer arıcıların dönecek yerleri kalmadı” diyen Beştoy, “Yani getirip kovanlarını koysalar bile o arıların bal yapacağı ormanlar yandı, o arılar da ölecek” diye konuştu.

Yücel ise böyle giderse balın kilosunun 400 lirayı geçeceğini savundu.

’14 BİNE YAKIN ARI KONAKLAMA NOKTASI VARDI’

Beştoy, Muğla genelinde yetkili makamlarca belirlenen 14 bine yakın arı konaklama noktası olduğunu belirterek, “Her sene köy muhtarları, bölgenin önde gelen arıcıları, ilçe tarım müdürlüğü elemanlarınca bölgedeki arı konaklama sayıları güncelleniyor. Şimdi bu noktaların yüzde 70'i yandı ve arı konamaz” dedi.

“Aslında yüzde 100'üne konamaz” diyen Beştoy, “Çünkü yanlayan yerler de sıcaktan etkilendiği için Basra verimi kalmadı.

Zaten iklim krizi nedeniyle son 3-4 yıldır Basra azalıyordu. Marmaris'te Osmaniye, Bayır, Camiyanı, Orhaniye ve Datça ilçesindeki arıcılar artık bitti. Şu anda var olan tanıma göre yeni bir güncelleme gerekiyor. Maalesef bu yapılmadı. Önceki yangınlardan bu yana bunu söylüyoruz ama nedense bir türlü yapılmıyor” diye konuştu.

ARICILAR BİR AY SONRA NEREYE DÖNECEK?

Meselenin nokta artırmak olmayıp, mevcut durumun belirlenerek arıcıya bir çözüm önerilmesi gerektiğini belirten Beştoy şunları söyledi:

“Kovanlarını Anadolu'ya çiçek balı için götüren arıcılar Ağustos sonunda Marmaris ve Datça bölgesinde kovanlarını nereye koyacak? Her yer yandı.

Muğla'da şu anda sadece Yerkesik ve Kıran bölgesi kaldı ama zaten oraların kendi kapasiteleri dolu. Çamdaki eski verim kalmadı.

Eskiden 100 arıcı koyduğun yer belki 50 arıcıyı bile kaldırmayacak durumda.

Kovan sayıları, yer sayıları, kapasiteler bütün bunlar hesap edilerek bir çözüm önerilmesi gerekiyor. Biz bunu kaç senedir söylüyoruz ama geçen seneki yangınlarda da bunu belirlemediler.

Böyle giderse arıcının yarısı bırakacak, yarısı götürdüğü yerde kalacak ama hangi sorunlarla karşılaşacağını bilmiyor ki. Pasta iyice bölüneceği için başka bölgeden gelen arıcılarla yerliler arasında çatışma başlayacak.”

‘ÖNEMLİ OLAN TEDBİR ALMAK’

Sistem uygulayıcılarına gereken uyarıların yapıldığını da belirten Beştoy, şöyle devam etti:

“Akademisyenler, STK'lar, sahadaki üreticiler, birlikler önceden uyarıp, ‘Büyük sıkıntı geliyor, siz geleni anlayın ona göre tedbir alın' dediler.

Mesela Marmaris'te benim 1,5-2 kilometrede bir ağacım var. Her sene derneğimizin bir projesi olarak 5 yıldır bu ağaçları dolaşıp Basra'nın yavrulama, yumurtlama ve bal akışı durumunu tespit edip, fotoğraflarını derneğimize ulaştırıyorum.

İklim krizinden bu yana verimin düştüğünü sürekli yazdık. Aşırı sıcak nedeniyle toprak istediği suyu alamıyor.

Çam istediği suyu alamadığı için kendini sıcağa adapte ederek özsuyunu kısarak büyümesini yavaşlatıyor. Senede halkası 1,5 santim olacağı yerde bunu yarım santime düşürerek kendini koruyor.”

‘BÖCEK ÖZSUYU ALAMAYINCA BAKIN NELER OLUYOR’

Ağacın özsuyu ile beslenen böcek yeteri kadar özsuyu alamayınca sıcaktan yanıp zamanla öldüğünü de sözlerine ekleyen Beştoy, her seneki gözlemlerine göre böceğin kendi tedbirini alarak 50 kilometre kuzeye kaydığını ve 50-100 metre yükseğe çıktığını söyledi.

Muğla'daki bölgelerin düşük rakım ve çok sıcak olduğu için en fazla etkilenen yer olduğunu da sözlerine ekleyen dernek başkanı, “Devlet bunu bildiği halde yangınlardan önce bunun bile tedbirini almadı. Arıcılığı gerçekten geçim kaynağı yapmayanların sayısı sınırlanmalı. Kovan sayısının artması değil verimin artması yönünde eğitimler verilmeli. Maliyet ve geçim arasındaki dengeyi tutup ucuza alım ve sahte bal üretimini engellenmeli” taleplerinde bulundu.

“Bazı büyük marketler 20 TL'den bal satıyor. Bunun maliyeti bile çok çok yukarıda” diyen Beştoy, “Şeker maliyeti bile değil. Glikoz şurubu bu. Şekerden bal bile yapsan 20 TL'ye satamazsın. Bal dışınca dışında arıcılık ürünlerinin yetiştirilmesi teşvik edilmeli, ürününe taban fiyata verilmeli ve alım garantisi olmalıydı” dedi.

BADEM, ELMA VE KİRAZ ÜRETİMİ DE ARIYA BAĞLI

Orman köylüsünün genelde arıcı olduğunu söyleyen Şamil Beştoy şu ifadeleri kullandı:

“Yüzde 50'si iflas etti diyelim. Onlarla birlikte ürün aldığı insanlar da iflas edecek. Arılarını bıraktıklarında bitkiler döllenmeyecek ve tarımsal üretim düşecek.

Şu anda badem üretimi yüzde 85, elma üretimi yüzde 65, kiraz üretimi yüzde 75 arıya bağlı. Arı olmazda, badem, elma ve kiraz döllenmez. Döllenmezse ağaç meyve vermeyecek. Otlar döllenmeyince hayvanın yiyeceği ot çıkmayacak. Zaten su azaldı doğru dürüst sulama yapılamıyor. Devletin madeni ettiği kadar tarımı da regüle etmesi gerekiyor.

Geçen yıl yangından sonra tüm bilim adamları çok şey anlattı. O anlatılanlara göre bu sene bir gram yerin yanmaması gerekiyordu ama sonuç ne oldu?”

YANGINDAN ÖNCE ZATEN VERİM DÜŞMÜŞTÜ

Dededen toruna balcılık yapan, Marmarisli bal üreticisi Mehmet Yücel, verimin yıllar önce düşmeye başladığını belirterek, “Yangınlar işin tuzu biberi oldu. Geçen yıl bizim Osmaniye bölgesi tamamen yandı. Tamam, yangında perişan olduk ama yangınlardan önce verim çok düşmüştü” dedi.

“2020 ve 2021 yılları da yangınlarla dolu yıllardı. 2020 yılında Datça ve Orhaniye Turgut hariç Muğla'nın hiçbir yerinde kimse bal alamadı” diyen Yücel, “Şimdi kovan koyacak yerimiz yok. Marmaris Turgut, Orhaniye ve Hisarönü'ndeki çamlar yanmadı ve kendi arıcılarına yeter. Peki ya diğerleri ne yapacak” diye konuştu.

YAN ÜRÜNLERE YÖNELEN YOK

Bal üreticilerinin hiçbir şekilde desteklenmediğini de sözlerine ekleyen Yücel, “Propoli, polen, arı sütü ve arı zehri gibi yan ürünlerin eğitimi verilerek alet edevatları da desteklenerek arıcıların yan ürünlere de teşvik edilmesi gerekir” dedi.

“Polen almayan arıcılar hala var. Yangın bölgesindeki bütün arıcıların polenlerinin alım garantisi olmalı” diyen Yücel, şöyle devam etti:

“Çin'den polen ithal ediliyor. O zaman biz polen satamıyoruz. Geçen yıl polenin kilosu 29, bu sene 55 TL'den alınacak dendi. Polen ile şeker fiyatlarını karşılaştırdığımızda ortada devasa uçurum var.

Bu yıl şeker 1200, polen 50 TL. Arıcı polen alabilmek için arısını beslemek zorunda. Arıyı besleyemezse polen alamaz.

Burada bir arkadaşımız arı zehri üretmeye başladı. Biraz üretti. Biz Konya'ya kovanları götürdüğümüzde malzeme satan bir arkadaş 50 kovan alıp zehir üretmeye başlamış. Arkadaş zaten sen malzeme satarak para kazanıyorsun. Bırak bu işi arıcı yapsın. Sektör böyle olmaz. Bu iş böyle giderse balın kilosunu 400 liraya çıkar ve artık lükse girer.”