Diken... Kocaali, Karasu, Kaynarca, Ferizli, Söğütlü’yü yazdık. Peki ne yazıyoruz! 31 Mart Yerel seçimlerinden 11 ay geçti. Önümüzde ay sonu belediye başkanları bulunduğu makamlarda 1. yılını dolduracak. Biz de 17 belediye başkanı yıldönümü öncesinde ne yaptı, ne yapmadığını kaleme alıyoruz. Sapanca’yı geçen yazımızda elimize aldık ama yarım kaldı. Şimdi devam edelim.

***

Geçen yazımızdan çok kısa özet geçersek yeşili, doğası, gölü, yaylaları, otobanı, tren yolu, coğrafyası, D-100 Karayolu’na bir adım olması gibi bir çok güzellik ve özelliği barındıran ilçenin hak etmediği yere gelemediğini, Arapların Sapanca dağlarına yerleştiğini, dağlarda yellendiğini, Sapanca gölüne su taşıyan dereleri besleyen su kaynaklarının dağlardaki yerleşimler nedeniyle katledildiğini yazdık.  Ve bütün bunlar olurken iktidar partisinin rüzgarını arkasına alan eski Belediye Başkanı İbrahim Uslu’nun beklentiden çok uzak başkanlık yaptığını yazdık...

***

Şimdi devam edelim. Eski Başkan İbrahim Uslu bana göre ilçeye bir şey vermedi. Peki arkasından gelen Doç. Dr. Aydın Yılmazer ilçeye ne verdi! O da ilçeye katma değer katacak işlere imza atamadı. Rutini yaptı. İlçenin bakımını yaptı. Hatta Sapanca Gölü kıyı şeridinin gezilecek yerlerini eski Başkan İbrahim Uslu’ya daha güzel yaptı. İlçe merkezinde bakım, onarım ve yenileme işleri de yaptı. Ama mevzu bunlar değil. Mevzu rutin değil. Peki mevzu ne!

***

Bütün ilçe belediye başkanlarına yazdığım gibi mevzu ilçeyi kalkındıracak ve ilçeye katma değer katacak işlere imza atmak. Bu noktada Aydın hoca da eski başkan İbrahim Uslu gibi rutini geçemedi. Zaten ikisi de rutini geçemediği için AK Parti tarafından aday gösterilmedi. Şimdi gel Sapanca Belediye Başkanı Özcan Özen’in ne yaptığı, ne yapmadığına...

***

Başkan Özen’in “ne yapmadığını” yazmaya kalkarsak epey zaman alır. Onun için yaptıklarına bakalım. Ne yaptı peki! Sapanca Belediye Başkanı seçildi de ilçede ne yaptı! Rutin dışında hiçbir şey yapmadı. Yani! Yanisi şu, Sapanca’nın kaderi böyle imiş. Gelen de aynı, giden de aynı. Hepsi rutin işlere imza atıyor. Ama rutinci iki başkanın dışında Başkan Özen’in bir hatası daha var. Eski başkan Doç. Dr. Aydın Yılmazer’in başlattığı teleftik krizini doğru yönetmemesi...

***

Başkan Özcan Özen seçildiği zaman Sapanca Kırkpınar’daki teleferik ihalesi yapılmıştı. Buraya kadar Özen’in bir hatası yok. Ancak ne zaman ki Kırkpınar halkı ‘Teleferik bu alana yapılmasın’ eylemine başladı. Ne zaman ki Kırkpınar sakinleri ‘Deprem toplanma alanına bunu istemiyoruz’ diye çadır kurdu. İşte o zaman Başkan Özen’in hatası başladı. Peki bana göre hata ne! Krizi yönetemedi. Orada bir kriz var ve başkan bunu yönetemedi!

***

Başkan Özen bir iki kere Kırkpınar Mahalle sakinleri ve ileri gelenleriyle görüştü. Dertlerini dinledi ama çözüm bulamadı. Bunu yapmadığı gibi halkın çadır kurduğu yere gitmedi. Halk ile devlet orada karşı karşıya geldi ama Başkan Özen oraya gelmedi. O gün ben oradaydım. Yaşlı insanların nasıl ayladığını, bayıldığını, fenalık geçirdiğini gördüm. Yine polisin mümkün olduğu kadar halka kibar davrandığını da gördüm. Gözü yaşlı ninelerin, annelerin, kadınların feryatlarını da gördüm. Ama Başkan Özen’i o gün göremedim...

***

İşte o gün, devlet ile millet karşı karşıya geldiği gün oraya gelmeyen Başkan Özen, sonradan o çadıra geldi. Oldu mu! Bana göre olmadı. Neden olmadı! O gün gelecektin. Halk ile polis birbirine girmeden önce “Ben bu ilçenin belediye başkanıyım. Polis ile halkı karşı karşıya getirmem” deyip gereğini yapacaktı. İşte o zaman rutin işlere imza atsa bile ben bugün “Rutinci ama tam bir halk adamı, tam bir belediye başkanı” diye yazacaktım.

***

Uzun lafın kısası Başkan Özcan Özen’in başkan olmasından bu yana 11 ay geçti. O da İbrahim Uslu, Doç. Dr. Aydın Yılmazer gibi rutini aşamadı. İnşallah geri kalan 4 yılda ilçeyi kalkındıran projelere imza atarda bizde kendisini bir daha kaleme alırken “Sezar’ın hakkı Sezar’a” diye yazarız...