Çok para, güzel bir aşk, yediğinin içtiğinin önünde olması huzurlu ve mutlu bir hayat sürmek için yeterli değildir. Bir insanın mutlu olabilmesi fark etmekle başlar. Aşık olduğumuzda fazlasıyla mutlu olmamızın nedeni de fark etmektir. Aşk da bir kişiyi fark etmekle başlar çünkü…

Karşımızdaki kişi kötü biri de olabilir iyi biride, zengin de olabilir fakirde, imkansız da olabilir güzelde, çirkinde… Mühim olan karşınızdaki insanın size cazip gelen, sizi mutlu eden yanlarına odaklanıp ondaki güzellikleri fark ediyor oluşunuz, bunlarla mutlu olup kötü olan şeyleri tolere ediyor oluşunuzdur.

İnsanlar artık gösteriş için aşk yaşamak, görsünler diye düğün yapmak, şaşalı evlenme teklifi almak, bir şeyleri ispatlamak için devamlı partneriyle fotoğraf paylaşmak, parayı dahi zengin desinler diye kazanmak için çabalar oldular. Çoğu insanın artık amacı mutlu olmak değil doyuma ulaşmak, insanlardan övgü almak, özgüvenlerini güçlü tutabilmek adına etraftan takdir görmek…

Peki, soruyorum size? Mutlu olmak mı yoksa sahip olmak mı? İnsanlar genelde güzel şeylere sahip olduklarında mutlu olacakları sanrısına kapılırlar. Oysaki yanılırlar. Elindeki güzelliklerin farkında olmayan insan çok şeye de sahip olsa mutlu olamaz. Dahasını ister. Daha fazla ilgi, daha fazla para, daha fazla gezmek, daha fazla gösteriş, daha fazla övgü, daha fazla olan birçok şey…

Böyle insanların çoğu, keyfi yerinde olup fakat bir şeyler eksikmiş gibide mutsuzluğa kapılırlar. Amaçları; onu görsünler, fark etsinler, övsünler, takdir etsinler, ona heves etsinlerdir. Bununla beslenirler. Kendileri mutlu olup bulundukları anın farkına vararak tadını çıkarmak yerine başkalarının gözünde bir yerlere gelebilmek adına çabalarlar; başkalarının mutlu olduğu şeyleri yaparak, başka insanların yaşamak istediği şeyleri yaşayarak kendi hayatlarına yön verirler. Fotoğraf kadrajına sığan bir mutlulukla yaşamlarını sürdürürler işin kısacası… Sadece mutlulukları verdikleri poz kadardır. Kendileri gibi olan kişiler ise böylelerinin takipçisi olup ondan daha iyisini yapmak, ondan daha iyi olabilmek, bir üste çıkmak için didinip dururlar maalesef ki… Anlayacağınız, çarkı bu şekilde döndürür, hayatlarını bu tarzla idame ettirirler birbirlerini iteleyerek. Amaçları yalnızca iyi yerde olabilmektir; mutlu olabilmek değil.

Ne yazık ki böyle insanların çimenlerde oturmasının zevki bile sadece fotoğraflayana kadardır, simit yemesinin tadı tek bir poz alana kadar... Sonrası da birkaç övgü, sosyal medyada paylaşılan gönderiye yüzlerce beğeni, birde içine yer etmeyen havada asılı kalan bir mutluluk… Mutluluklarını sorarsanız aldıkları beğeni kadar...

Sevgilerimle…

Mail: [email protected]