Bahsedeceğim konu güncel ancak bu konudaki rahatsızlığım epey eski. 
Yıkanmayan ve ambalajsız gıdalarla ilgili birkaç sözüm var. Daha doğrusu bunları bize sunanlarla/satanlarla…  Bu kategoride unlu mamulden başka bir yiyecek var mı, bilmiyorum. 
Diyeceğim o ki söz konusu yiyecekleri eldivenle tutup müşteriye uzatmanız takdire şayan. Ama ya sonrası?

Tezgâhtaki her şeyi ve en önemlisi de parayı yine aynı eldivenli elinizle tutmanız?.. O zaman ben şunu anlıyorum: Eldivenle süslenen sözde hijyen müşteri için değil, eliniz yani kendiniz için. Oldu mu şimdi? Ol-ma-dı.


Sağlığımıza ortak olan kim varsa buna özen göstermek zorundadır. Çünkü aldığımız hizmetin bedelini ödüyoruz. 


Bir de maşa kullananlar var. Kesinlikle daha mantıklı çünkü maşa ile parayı tutamazlar. ( Yok, yok, tutamazlar.)


Sağlığın kıymetini bir kez daha anladık diye düşünüyorum. Özellikle de hijyen, hijyen diye bağırdığımız şu günlerde hepimizin biraz daha dikkatli ve özenli olması gerekir. Hem kendimizi hem de çevremizi korumak için yapmalıyız bunu. 


Temizliği bir bütün olarak düşünmek lazım. Ruh ve beden temizliği birlikte olursa sonuç verir. Vicdan, helal kazanç, kul hakkı, empati gibi kavramlar ruh temizliği ile doğru orantılıdır mesela. Bencil hareket etmemek lazım çünkü toplu hâlde yaşıyoruz. Kendimizi korurken çevremizi de korumuş oluyoruz veya çevremizi korurken aslında kendimizi de… 


Velhasıl hiçbir koyun kendi bacağından asılmıyor. O yılan bin yaşarsa mutlaka bir gün bize de dokunur. Geniş düşünmek zorundayız. Herkes üzerine düşeni hakkıyla yerine getirirse sorunların üstesinden gelmemiz daha kolay olacaktır. Sorumlulukları paylaşmanın ortaya çıkaracağı sinerjinin, hayatı daha yaşanır kılması gibi… 


Bizler zaten toplum olarak temizliği imanın yarısı olarak gören, gelenek ve göreneklerine bağlı, kalabalık ailelerde yaşamakta mahir insanlarız. 


Özümüzden kopmayalım, yeter. 


Sağlıcakla…