Gündüz kuşağı denilen programları hiç seyredeniniz var mı... Alanlar, kaçanlar, kananlar, kandıranlar, aldatanlar, aldananlar...vb... Bunlar bir senaryodur diyenlere söylenecek cevap ise, bu ülkede ne çok senaryocu varmış, ne çok senarist varmış da bizim haberimiz yokmuş meğer cevabıdır... Hayır, hayır... Bu Esralar, Mügeler, toplumsal yapımızın ne kadar girift ve bir o kadar da karmaşık yapısını gözler önüne sererken, senaryodan değil de, sanki bir gerçeklikten besleniyorlar diye düşünüyorum artık... Yoksa bu kadar figüran, esas oğlan, esas kız, yardımcı karakterler, oyun metinleri, haftanın 5 günü durmaksızın yazılamaz... İzlerken ne kadar zorlansak da, ibret nazarıyla anlatılanlara bakıldığında, bazen o kadar şaşırıyoruz ki...: Yufkacıya kaçan eltiler mi yok, koca koca amcaları kandıran dolandırıcı çeteleri mi, nerdeyse çocuğu yaştaki kızlara musallat olan serseri sapıklar mı, 5 çocuğu ve Hanımının üstüne kuma getiren mi yok... Peki 5 çocuk üstüne güle oynaya giden kumaya ne demeli, nasıl bir isim vermeli, tabi o apayrı bir muamma... Neyse devam edelim... Karnındaki çocuk başka bir adamdan olduğu ispat edilince ekranda nerdeyse göbek atacak kadına ne demeli... Evet biliyorum... Siz bu satırları okurken bile zorlanıyorsunuz ve yüreğiniz kaldırmıyor... Ama bu anlattıklarımın hepsi gerçek ve TV' lerde hafta içi her gün hız kesmeden yayınlanıyor... Çözüm Esra Apla ile Müge Apla' nın yayınlarını durdurmak mı... Esra gider, Belma gelir, Müge gelir, Güme gider... Sonuç değişmez... Maalesef TV' lerde, ne idüğü belirsiz ne kadar olay varsa hepsi var... Yok yok durumu yani... Var oğlu var... Bunun bir adı var o da tek kelimeyle 'Yozlaşmışlık...'

Sanat toplumun aynasıdır ve toplumda ne varsa, sanatçı ancak onu eserlerine yansıtır düsturundan yola çıkarsak eğer... Başımızı önümüze eğip şöyle uzun uzadıya bir düşünmeliyiz... Şapkamızı avuçlarımız arasına alıp, hıçkıra hıçkıra ağlayarak ne hale geldiğimizi sorgulamalıyız... Çözüm üretmeliyiz...

Toplumu korumak istiyorsak, önce aileyi; aileyi korumak istiyorsak, önce anneyi, maddi ve manevi yönden desteklemeliyiz... Ailenin büyük yükü annelerimizin omuzlarında ve artık bu yük, onlara ağır gelmeye başlamış anlaşılan... Kız çocukları güzel yetiştirilmezse, bir medeniyetin kültür halkaları arasındaki bağ kopacak demektir...

Erkek yeni ufuklar açan, yeni alanlar bulan, yeni medeniyetler kuran ve bir kadın tarafından yetiştirilen güçlü bir varlıktır... Kadın ise açılan yeni ufuklarda, kurulan yeni medeniyetlerde geçmişi muhafaza eden, gelecek nesillere kültürümüzü aktarabilen, sevgi, şefkat ve merhametiyle insanlığa umut aşılayan harikulade bir varlıktır... 

Zor durumda olan kadınlarımızın bir an önce; uğradıkları zorbalıklardan, çaresizlik hislerinden, taşıdıkları ağır yüklerden, bu devirde dahi halen eğitimsiz kalışlarından, geri bırakılmışlıklarından, itilip kakılmışlıklarından bir an önce kurtarılması lazım gelir...

Bu gün değil ise ne zaman...?