Çetin, yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:

"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı vizyonu yeni nesillere bırakacağımız en büyük mirasımız olacak diyerek günlerdir reklamı yapılan “Türkiye Yüzyılı” ile Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına dair yeni vizyonunu ortaya koydu. Günümüz siyaset jargonunun diliyle “yaptıklarımız yapacaklarımızın kanıtıdır” dediği “Türkiye Yüzyılı vizyonu” emekçiler ve yoksul halk kitleleri açısından eskiyen yüzyılda yaşadıkları, yeni yüzyılın habercisidir. 
AKP Genel Başkanı Erdoğan, eğitimde üniversite sayısındaki artışı anlatıyor ama, mezun olan gençlerin iş, aş ve gelecek umuduyla yurtdışına akın akın göç ettiklerini ve atanamayan öğretmenleri konuşmuyor. Giden yüzyılda yüksek öğretimde yurt kapasitesini 850 bine çıkardığını, eğitimde artan derslik sayısını okuyor ama yeni yüzyılda 3,4 milyon yüksek öğrenim öğrencisinden 2,5 milyonunun nerede kalacağını, okullarda hala 40-50 kişilik sınıflarda eğitim yapan öğrencilerin alamadıkları eğitimden bahsetmiyor. Şehir hastanelerini ve yatak sayılarını anlatıyor ama haftalarca hatta aylarca sıra randevusu alamayan hastaların feryadını duymuyor. “Gerçek manada diplomasi nedir bilmiyorlar, Türkiye yüzyılı barışın yüzyılıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni yüzyıla bütün komşularla kavgalı girdiğimizi unutuyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan “İnancından dolayı dışlanan Müslümanın, dilinden dolayı ayrımcılığa uğrayan Kürdün, meşrebinden ötürü baskı gören Alevinin, haksızlığa maruz kalan bu toprakların evladı Hristiyan ve Yahudi’nin. Kısaca bu ülkede vesayetin gadrine uğrayan kim varsa herkesin yanında olduk, mücadelesine destek verdik, kayıplarını telafi ettik” diyor. Fakat “Kılıçdaroğlu sen kendin Alevi olabilirsin” diyerek ülkeyi din istismarcılığı üzerinden yönetmektedir. Kürdün AKP’lisinin makbul olduğu giden yüzyılda, muhalif olanının her şartta baskı ve şiddet üzerini örtmektedir. Giden yüzyılda Alevileri, Kültür bakanlığına bağlama hesabı yapan AKP genel Başkanı Erdoğan Aleviliği meşrebe indirgeyerek yeni yüzyılda davranış ve huy derecesine kadar hapsetmeyi hesaplamaktadır. “Affedersiniz Ermeni” diyerek ayrımcılığın zirvesine çıkan AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın gadre uğrayan Hristiyan’ın, Yahudi’nin yanında olduğunu söylemesi gök kubbe altında ancak hoş ve boş bir sedadır.  
Kadın cinayetlerinin arttığı giden yüzyılda, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkarak kadınlara yaşam tarzı dayatmasını bir adım ileri taşıyan AKP iktidarı ikinci yüzyılda da nafakayı kaldırmayı, kadınların diğer bir dayanağı olan 6284 sayılı yasayı silmeyi hedeflenmektedir.

Giden yüzyılda havuz medyasında beslenen iliştirilmiş gazetecilik faaliyetinin, ikinci yüzyılda başta Barolar, TTB, TMMOB gibi oda ve meslek örgütlerinin yasa düzenlemelerini değiştirerek iktidarın aparatı haline getirilmesi istenmektedir. Böylece “savaş bir halk sağlığı sorunudur” demeyecek iliştirilmiş bir Tabip Odası, “talana ve tahribata hayır” demeyecek bir Mimar Mühendis Odaları ve yaptığı hukuksuzluklara ses çıkarmayacak bir Barolar Birliği hedeflenmektedir.

Giden yüzyılda, hukuk üstünlüğü ve demokrasi endeksinde 100’den fazla ülkenin gerisine düşen Türkiye, tek adam ve tek parti rejiminin tipik örneğidir. AKP’nin ikinci yüzyıla bıraktığı miras budur. Tutuklanan gazeteciler, kapatılan gazete ve televizyonlar ve çıkartılan sansür yasası bu yüzyılda düşünmeyi konuşmayı yasaklayan Erdoğan iktidarının yeni yüzyılda da yapacaklarının göstergesidir. Belediyelere atanan kayyumlar ve tutuklanan siyasetçiler nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzındaki demokrasi ve özgürlük kavramları yeni yüzyılda anlamını yitirişinin en bariz örneğidir.

AKP’nin Türkiye yüzyılın da sadece 20 yıllık dönemin de 18 grev yasaklandı. Türkiye yüzyılı diye pazarlanan ikinci yüz yıl işsizlerin, yoksulların, emekçi halk kitlelerinin kazanılmış haklarının azalıp küçüldüğü yüzyıl olacaktır.

Köyünde buğdayı ekip ekmek yapanların büyükşehirlerde halk ekmek büfeleri önünde ucuz ekmek kuyruğuna giren ucuz işçiler haline geldiğini ve alınmayan iş güvenliği önlemleri nedeniyle iş cinayetlerinde öldüğünü gördük.

Ülke vergi gelirinin %13’ünü bordro mahkûmu emekçiler öderken milyarları kasasına indiren, servetine servet katan şirketlerin sadece %8’ni ödediğini halkın sırtındaki vergi yükünün uçmadığımız havaalanın, geçmediğimiz köprü ve otoyolun, yatmadığımız hastanenin paralarını ödedik. Vergiyi veren biz ama aç, açıkta kalan yine biz olduk. Vergi indirimi, vergi borcu silme ve teşvik uygulamalarıyla servetine servet katarak zenginleşen patronlar oldu.

Söylemi millet, siyasi pratiği sermayeye hizmet olan AKP’nin ve Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın halka vadedeceği bir şey kalmamıştır. Türkiye yüzyılı adı altında pazarlanan bir seraptır, hayaldir. Umut tacirliğidir.

CHP işçileri, emekçileri, ezilen halk kitlelerini, samimiyetle inancını yaşayan halkımızı, gençleri, kadınları, üretici köylüleri hayal pazarlayan AKP iktidarı karşısında birleşmeye çağırmaktadır. Kimsenin gündüzleri işsiz gezmediği, geceleri yatağa aç girmediği, özgür demokratik bağımsız bir Türkiye için kuruluşun ve kurtuluşun partisi CUMHURİYET HALK Partisin de birleşelim, mücadele edelim"