CHP Sakarya Milletvekili Ayça Taşkent, TBMM Genel Kurulu’nda görüşülen 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı’na ilişkin yaptığı konuşmada, bütçe rakamlarının iktidarın enflasyonla mücadelede, mali disiplinde ve gelir adaletinde başarısızlığını tüm açıklığıyla ortaya koyduğunu söyledi. Taşkent, “Bu kesin hesap, artan yoksulluğun ve borçla çevrilen bir ekonominin belgesidir” dedi.
“Kesin hesap, iktidarın gerçek performansını gösterir”
TBMM Genel Kurulu’nda söz alan CHP Sakarya Milletvekili Ayça Taşkent, kesin hesap görüşmelerinin iktidarların niyetlerini değil, gerçek performansını ortaya koyduğunu vurguladı. Bütçe görüşmeleri sırasında verilen vaatlerin ve Orta Vadeli Programlarda çizilen iyimser tabloların yıl sonunda geçerliliğini yitirdiğini belirten Taşkent, “Kesin hesap, devletin kasasına gerçekte ne girdiğini ve bu paranın kimler için harcandığını bütün çıplaklığıyla gösterir” dedi.
2024 yılı kesin hesabının, Türkiye’nin bu iktidar döneminde derin bir yönetim ve ekonomik krizin içine sürüklendiğini açık biçimde ortaya koyduğunu ifade eden Taşkent, yıl başında yapılan enflasyon, bütçe açığı ve mali disiplin vaatlerinin tamamının boşa çıktığını söyledi.
“Enflasyon hedefleri tutmadı, hayat pahalılığı katlandı”
Ayça Taşkent, ekonomi yönetiminin 2024 yılı için enflasyon hedefini önce yüzde 36 olarak açıkladığını, yıl içinde bu hedefin yüzde 44’e çıkarıldığını hatırlatarak, revize edilen bu hedeflerin dahi tutturulamadığını belirtti. Toplumun yaşadığı hayat pahalılığının açıklanan rakamların çok ötesine geçtiğini vurgulayan Taşkent, bunun artık teknik bir hata değil, bilinçli olarak düşük hedef koyma ve toplumu yanıltma pratiği hâline geldiğini ifade etti.
Bütçe açığı 2 trilyon lirayı aştı
2024 yılı kesin hesap rakamlarına dikkat çeken Taşkent, merkezi yönetim bütçe giderlerinin yaklaşık 10,8 trilyon liraya, bütçe gelirlerinin ise 8,7 trilyon liraya ulaştığını söyledi. Aradaki 2 trilyon lirayı aşan bütçe açığının, iktidarın yıllardır dile getirdiği mali disiplin söyleminin içinin ne kadar boş olduğunu gösterdiğini belirtti.
Bu açığın üretim artışıyla ya da adil bir vergi sistemiyle değil, doğrudan borçlanma yoluyla finanse edildiğini ifade eden Taşkent, kamu borç stokunun 2025’e girerken tarihî yüksek seviyelere ulaştığını kaydetti.
“Borç arttı, üretim artmadı”
Borçlanmanın sanayiye, tarıma, teknolojiye ve istihdama yönelmediğini vurgulayan Taşkent, kamu kaynaklarının büyük ölçüde faiz ödemelerine ve verimsiz harcamalara aktarıldığını söyledi. “Borç artıyor ama ülkenin üretim kapasitesi artmıyor” diyen Taşkent, bu durumun ekonomik krizi daha da derinleştirdiğini ifade etti.
Yedek ödeneklerde keyfîlik eleştirisi
Ayça Taşkent, kesin hesapta dikkat çeken bir diğer temel sorunun yedek ödenek kullanımındaki keyfîlik olduğunu belirtti. 2024 yılında yedek ödeneklerden çok yüksek tutarlarda kaynağın, hatta Merkez Bankası kaynaklarının dahi Meclis denetimi dışında farklı kurumlara aktarıldığını söyleyen Taşkent, Sayıştay raporlarının bile bu aktarımların hangi ölçütlere göre yapıldığını net biçimde ortaya koyamadığını vurguladı.
Bu durumun bütçe hakkının fiilen Meclis’ten alınarak yürütmenin tasarrufuna bırakıldığını ifade eden Taşkent, yedek ödeneğin bir mali esneklik aracı olmaktan çıkıp siyasal bir dağıtım mekanizmasına dönüştüğünü söyledi.
Kadınlar ve çocuklar bütçede geri planda
CHP’li Taşkent, 2024 bütçesinin kadınları ve çocukları açık biçimde öncelik dışı bıraktığını belirtti. Kadınların iş gücüne katılımı düşük seviyelerde seyrederken, kadın istihdamını artırmaya ve bakım yükünü kamusal olarak üstlenmeye yönelik harcamaların yetersiz kaldığını ifade etti.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinin nominal olarak artmasına rağmen, enflasyon karşısında reel bir iyileşme sağlanamadığını söyleyen Taşkent, sığınmaevleri ve koruyucu-önleyici hizmetlerin artan ihtiyaca yanıt veremediğini vurguladı.
Çocuklar açısından da benzer bir tablo olduğunu belirten Taşkent, çocuk yoksulluğu yaygınlaşırken çocuklara yönelik sosyal harcamaların ihtiyacın oldukça gerisinde kaldığını ifade etti.
Deprem harcamaları kısa vadeye sıkıştı
6 Şubat depremlerinin ardından geçen zamana rağmen bütçede kalıcı ve önleyici bir yaklaşımın hâkim olmadığını söyleyen Taşkent, 2024 yılında deprem gerekçesiyle merkezi bütçeden 1 trilyon lirayı aşan kaynak kullanıldığını, buna karşın aynı yıl faiz giderlerinin 1,3 trilyon lirayı aştığını belirtti.
Bu karşılaştırmanın bütçede önceliğin afet riskini azaltmak değil, borçlanma maliyetlerini çevirmek olduğunu açıkça ortaya koyduğunu ifade eden Taşkent, 2026 bütçe gerekçesinin de bu yaklaşımın süreceğini gösterdiğini söyledi.
“Bu tablo kader değil, siyasi tercihtir”
Ayça Taşkent, halkın alım gücünün hızla düştüğü, asgari ücretin açlık sınırının altında kaldığı, emeklilerin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hâle geldiği bir dönemde bütçede yoksulluğu azaltacak kalıcı adımların atılmadığını vurguladı.
İktidarın geçmişte verdiği “ilk 10 ekonomi”, “25 bin dolar kişi başına gelir” ve “500 milyar dolar ihracat” vaatlerini hatırlatan Taşkent, 2024 kesin hesabının bu hedeflerin gerçekleşmediğini ve başarısızlığın yapısal olduğunu teyit ettiğini söyledi.
CHP’den ret oyu
Konuşmasının sonunda CHP Sakarya Milletvekili Ayça Taşkent, 2024 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesabı’nın; artan yoksulluğun, derinleşen gelir adaletsizliğinin ve borçla çevrilen bir ekonominin belgesi olduğunu belirterek, Cumhuriyet Halk Partisi’nin halkın çıkarlarına hizmet etmeyen bu kesin hesaba ret oyu verdiğini açıkladı.