Başkan Çetin, yaptğı açıklamada şu ifadelere yer verdi;

"TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda, geçen hafta çarşamba günü tali komisyon olarak 40 maddeden oluşan “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” kabul edilmişti. Teklif ‘dezenformasyon yasası’ olarak lanse edilsede, birçok kanunda değişiklik öngörmesi nedeniyle bir torba kanundur.

Teklif ‘oldu biti’ yöntemi ile seçimler öncesi hayata geçirilmeye amaçlanmıştır:

Teklifin hazırlanış sürecinde sivil toplumun, meslek örgütlerinin görüşlerine başvurulmadığı gibi muhalefet de bu sürecin dışında tutulmuş, konunun asıl muhatabı olan Dijital Mecralar Komisyonu dahi sürece dahil edilmemiştir…Teklifin komisyona sevk edilmesinden yalnızca 4 gün sonra komisyonun toplantıya çağrılması da iktidarın dışlayıcı tutumunun açık bir göstergesidir. Bu kadar kapsamlı ve teknik bir teklifin değerlendirilmesi için yeterli süre verilmemiştir. Hatta bu durum komisyona katılan sivil toplum kuruluşları tarafından da dile getirilmiştir.

Komisyon görüşmeleri sırasında teklifin daha detaylı olarak incelenmesi, ilgili kurum ve kuruluşların, sivil toplumun, üniversitelerin görüşlerinin alınması için alt komisyon kurulmasına ilişkin önergelerin kabul edilmemiştir.Oysa bir alt komisyonun varlığı teklifin daha nitelikli ve sağlıklı bir yasama süreci ile olgunlaştırılmasına olanak sağlayacak önemli bir süreçtir.

Teklifin bu haliyle yasalaşmasının kabul edilemez düzenleme bu haliyle ‘toplumsal muhalefeti bastırma yasası’ ya da ‘sansür yasası’dır.

Teklif, sansür ve oto sansüre yol açacak, ifade ve basın özgürlüğünü daha da daraltacak düzenlemeler barındırmaktadır. Dezenformasyonla mücadele ettiği iddia edilen teklifte doğrudan ve dolaylı olarak bir dezenformasyon tanımı yapılmamaktadır. Teklifte fazlasıyla geniş tanımlanmış bir suç tiplemesi mevcuttur. Hangi bilginin ne düzeyde halkı yanıltıcı bilgi olarak değerlendirileceği büyük bir belirsizlik taşımaktadır. AKP iktidarının gerek kendi gücünü korumak gerekse rakiplerini baskı altına almak için yargıyı siyasi bir baskı aparatına dönüştürdüğü bir ortamda; iktidarın mevcut pratikleri de göz önüne alındığında bu teklifi ‘toplumsal muhalefeti bastırma yasası’ ya da ‘sansür yasası’ olarak adlandırmak daha tutarlı olacaktır.

Ülkemizde dezenformasyonun tüm kesimlerin ortaklaştığı bir sorun olduğu açıktır. Ancak bu konunun düzenlenmesinde, ifade ve haber alma özgürlüklerinin zedelenmemesi öncelikli hedeflerden biri olmalıdır

Yapılacak olan düzenlemenin çağdaş demokrasi ilkeleri çerçevesinde, tüm paydaşların sürece dahil olduğu, konunun tüm boyutları ile uzun uzadıya tartışılıp olgunlaştırılabildiği, çoğulcu bir bakış açısı ışığında, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini, basın özgürlüğünü güvence altına alacak bir şekilde yapılmasıdır. Teklif bu hali ile olması gerekenden çok uzaktır.

40 maddelik bu düzenlemenin her bir maddesi ayrı bir yasa, ayrı bir sansürdür. Doğru olmayan kamu düzenini, barışını bozan haber ve bilgi paylaşanlara hapis cezası verilecek. Doğru bilgi demek AKP’nin işine gelen bilgidir. Kamu düzeni demek AKP’nin rant düzenidir. Kamu düzenini tesis etmek için sansür getiriyorlar, yasak getiriyorlar.

Ülkenin kurtuluşu, sansürle değil bir seçim ile mümkündür. Derhal sandığı getir, Türkiye rahatlasın. Sende geldiğin gibi git. Türkiye’yi mafya bozuntularına, çetelere teslim etmeyeceğiz."