Temel kuralımız bilgisizlik ve belirsizliğin kaygıyı artırır. Çocukların gelişim düzeyleri ve yaşlarına uygun süreç hakkında bilgi vermek.  Bilgi verirken öncelikle çocukların bu konu hakkında ne bildiği ve ne öğrenmek istediğidir. Çocuklara çok fazla detay vermek kaygı düzeylerini artırabilmektedir. Bu yüzden kısa ve net cümleler kurarak bilgi aktarımı sağlanmalıdır. 

Olayları abartmak, mantıktıksızlaştırmak yada küçümsemek görmezden gelmek çocukların endişelerini artıtabilmektedir. 

Bu süreçte çocuklar sürekli olarak soru sorabilirler. Sorduğu sorulara cevaplamak onların kaygı düzeylerini azaltıcaktır. Ancak çocuk daha önce kaygı bozukluğu tanısı almışsa sürekli olarak soru sorması onun kaygı düzeyini artırabilir. Takıntılı çocuklara verebilicek cevap” seninle daha önce bu konuyu konuşmuştuk. Hadi gel şimdi seninle oyun oynayalım “ gibi bir konuşma yapılabilir. 

Okul dönemi çocukları için okul etkinliklerine katılım kaygı düzeylerini azaltabilmektedir. Arkadaşlarıyla çevrim içi etkinliklerine izin verilmeki vakit geçirmeleri sağlanmalıdır. 

Ergenlik döneminde hem yaşının gereği hemde gelişimin gereği çocuk bu durumu umursamayacaktır. Onunla süreç hakkında bilimsel verileri konuşmak, tartışmak ve durumu değerlendirmek onunla yapılabilecek en güzel aktivitedir. 
Günlük rutinleri korumak kaygılarını azaltmaktadır. Çocukların yatma, kalkma , yeme saatleri ve teknolojik aletler kullanım saatlerini rutine oturtmalıdır. 

Anksiyeteye tahammül etmeyi öğretmek. Şuan zor bir süreç geçiyoruz ama birlikte mutlu olucağınız şeyler yapmanıza engel değildir. Birlikte oyun oynayabilir, resim çizebilirsiniz.

Kas gevşeme ve nefes egzersizleri  kaygıyı azaltmaktadır. Derin bir nefes alıp kademeli olarak dışarıya vermektir. Kas gevşeme ellerinizin avuç içlerini birbirinize doğru itebilirsiniz. Bunları oyun haline getirebilirsiniz. 
 Mizah ve hayal kurmak öfke de  oldugu gibi kaygida da etkili bir yöntemdir.