Bizler için Dünyada en önemli ve sevimli varlıklarımız çocuklarımızdır. Onlar bizlerin geleceğidir, Onlar bizim yaşam kaynaklarımızdır. Bizler ebeveynler olarak çocuklarımızın geleceğini düşünmek zorundayız. ‘Ben annemden babamdan görmedim ben nasıl büyüdüysem o da büyür’ demek tamamen yanlış bir düşüncedir. İşte bu yüzden bizlerin üzerine büyük bir sorumluluk düşmektedir. Çocukların gelecekleri anne ve babaların elindedir.

Ancak Ülkemizde bu konuda birçok alan da geri kaldığımızı gözlemliyoruz.

Çocuklarımıza sahip çıkalım onları başıboş bırakmayalım. Birçok çocuğun sokaklarda yaşadıklarını ve olaylara karıştıklarını görüyoruz. Bu yüzden çocuklarımızı başıboş bırakmayalım. Onlarla her daim iletişim içersinde olalım. Sıkıntıları var ise çözmeye çalışalım, eğer onlarla ilgilenmez ve sorunlarını çözemezsek bu sefer çocuklarımız, birçok şeyi dışarıda aramaya başlarlar. Sokaklarda çocuklarımızı çok büyük tehlikeler beklemektedir.

Çocuk dünyaya getirmek marifet değildir. Çocuklarımızı terbiyeli, düzenli ve ahlaklı yetiştirmek bizlerin vazifesidir.

Öte yandan sosyal medya yüzünden akıllı ve zeki çocuklarımızın zihinleri bir virüs gibi kemiriyor. Daha önce bilgisayar, bilgisayar oyunları, bilgisayarlarda kötü uygulamalara erişme ve oyunlar yüzenden çocuklarımızda gözle görünür derece de olumsuz alışkanlıklar görülmektedir. Son 20 yıl içerisinde hayatımız da bir yer kaplamaya başlayan akıllı telefon ve tabletler yüzünden çocuklarda psikolojik ve diğer sağlık sorunları ortaya çıkmaktadır. 10-11 yaşlarında eline akıllı tablet alan çocuklarımız bu tehlikeli cihaz ile yatıp kalkıyorlar ve belli bir süre sonra çok kötü derecede bağımlı kalıyorlar. Lütfen çocuklarımıza sahip çıkalım, onları başıboş bırakmayalım, zihinlerine zarar verecek alışkanlıklardan ve tehlikeli çevrelerden uzak tutalım. Çünkü onlar bizim geleceğimizdir, tehlikeye atmayalım. Çocuklarımızın yeri okul, medrese, ilim ve bilim yerleridir. Lütfen çocuklarımıza sahip çıkalım.

Bir Gazeteci olarak yakından takip ettiğim Akademisyen Üstün DÖKMEN'in geçenlerde bir yazısını okudum ve sizlerle paylaşmak istedim

***************************************

Bunu mu istiyorsunuz?

• Çocuğunuz;

– Varsın, bir çivi bile çakamasın…ama, dersleri iyi olsun.

– Varsın, omuzlarda cenaze taşıyanlara bön bön baksın…ama, matematiği düzgün olsun.

– Varsın, evin çalan telefonuna cevap veremesin…ama, notları yüksek olsun.

– Varsın, eve gelen misafirlerinizle üç kelime konuşamasın…ama, fen lisesine gitmiş olsun.

– Varsın, ağlayan bir çocuk görünce ona gülsün…ama, sınıfın birincisi olsun.

– Varsın,kendisinin fazladan harçlığı olduğu halde; kantinden simit alamayan çocuklarla alay etsin…ama, öğretmenlerinin gözdesi olsun.

– Varsın, başını okşayıp hatırını soran bir yetişkine dönüp; “ Ya siz nasılsınız efendim…” diyemesin…ama, yabancı dili mükemmel olsun.

– Varsın, oyun arkadaşları olmasın…ama, sınavlarda “on” çeksin.

– Varsın;

– Taziye nedir,bilmesin,

– Başın sağ olsun ne demek, anlamasın,

– Geçmiş olsun kime denir,niçin denir, haberi olmasın,

– Uğurlar olsun, ne anlama gelir farkında olmasın,

– Ama… karneleri süper olsun.

– Evet…varsın, tek dostu olmasın…ama, iyi gelir getiren bir mesleği olsun…öyle mi…

Bu çocuğu bu hale nasıl mı getirdiniz:

– Bandı üç ay geriye sararak, çocuğunuzla “nelerden ibaret” olan iletişiminizi dinlemek ister misiniz;

– “Oğlum, çıkar üstünü-başını…doğru derslerinin başına…

– Kızım, öğrenemedin gitti şu işi…hafta içi sokak-mokak yasak…

– Ne gezmesi…sen önce ödevlerini bitir.

– Oyun mu…gelmeyeyim yanına…

– Geçen dönemin berbat karnesini unuttuğumu sanma…

– Birazdan tek tek bakacağım ödevlerine…

– Yavrum, bıktım ama her akşam ders çalış demekten…

– Şu odanın hali ne küçük bey…

– Hayır efendim…siz de ana-baba olunca her akşam bol bol televizyon izlersiniz…

– Haftaya veli toplantısı var biliyorsun değil mi küçük hanım…

– Çocuklar…kesin şamatayı da elime sopa almayayım…

• Çocuğunuzla bilmem ama,bu tarzınızla kimseyle iletişim kuramazsınız.

• Mesela, çocuğunuz hakkında şunları hiç merak ettiniz mi:

– Elinin neye yatkın olduğunu,

– Gönlünün neler arzuladığını,

– Dilinin neye uyumlu olduğunu,

– Gözlerinin zevkini,

– Hangi oyunlardan hoşlandığını,

– Neleri “merak” ettiğini,

– Arkadaşları ile en çok hangi oyunları oynadıklarını,

– Hangi oyunlarda başarılı olduğunu,

– Futbolla ilgisini, basketle arasını, satrançla havasını…hiç merak ettiniz mi acaba.

– Bisiklet sürmeyi öğrenip öğrenmediğini,

– Resim dersiyle ilgisini,

– Müzikle arasını…hiç mi sormadınız…

• Öyleyse çocuğunuzla:

– Ayağı yere basan bir iletişim kuramazsınız.

– Her sözünüze tepkili olması,

– Lafı ağzınıza tıkaması,

– Bazen de sizi terslemesi,

– Hayallerinizin suya düşmesi…hep bundandır…canım kardeşim............

ÜSTÜN DÖKMEN

**

Günün sözü
Kişi kendini tanıtırken mesleğini öne çıkarıyorsa demek istiyordur ki: Ben karakter olarak MALIM ama ne hikmetse MEVKİ sahibi oldum.