Geçen günlerde “Oda başkanı Coşkun Bilir ve Saksafon” diyerek başladık. İlk 2 yazımı merak edenler geriye dönük yazıları okuyabilirler. Şimdi devam edelim. Pandemi dönemiyle birlikte esnaf dar boğaza girdi, esnaf kepenk kapattı, esnaf ailesine, eve ekmek götüremez hale geldi...

*

Esnafın içinde bulunduğu bu tabloyu TV264 ekranlarında konuştuk. Canlı yayında esnafın içinde bulunduğu bu durumla ilgili olarak, “Esnaf kepenk kapatırken, evine ekmek götüremez iken esnafların bağlı olduğu oda başkanları yeteri kadar esnaf için mücadele ediyor mu! Esnafın sorunları için Ankara düzeyinde girişimlerde bulunuyor mu!” diye sordum...

*

Bizden bir akşam sonra yine TV264 ekranlarında canlı yayına Sakarya Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği (SESOB) Başkanı Hasan Alişan ile Sakarya Kitap, Kırtasiye, Büfe, Gazete Bayileri, Tekel Maddeleri Satıcıları, Kantinciler Esnaf Odası Başkanı Coşkun Bilir katıldı.  
O programda esnafın Sakarya’daki başı olan Alişan, “Sakarya’da Pandemiden etkilenen 11 bin 442 esnaftan 9 bin 469’unun kepenk kapattı” dedi. 

*

Mart ayında başlayan pandemi sürecinden (Ekim ayı başı itibariyle) 7 ay geçti. Bu geçen 7 ayda 11 bin 442 esnaf koronavirüsten etkilendi ve 9 bin 469 esnaf kepenk kapattı. Toplam 9 bin 469 esnaf kepenk kapattı ise 7 aylık zaman diliminde günde 135 esnaf kepenk kapatmış oluyor...

*

Başkan Hasan Alişan’dan sonra benim ‘oda başkanları esnaf için yeteri kadar mücadele ediyor mu” çıkışımla ilgili oda başkanı Coşkun Bilir, “O iyi saksafon çalar, Saksafonla karşıma gelsin” dedi. Ardından Coşkun Bilir bana saksafonla ilgili bir de köşe yazdı...

*

Coşkun Bilir oda başkanı olmadan önce 27 Ekim 2014 tarihinde “Oda Başkanları Aidat Toplamaktan Başka Ne İş Yapar?” diye köşe yazdığını dün kaleme aldım. Bir zamanlar oda başkanları için “Oda Başkanları Aidat Toplamaktan Başka Ne İş Yapar?” diye yazan Coşkun Bilir’in oda başkanı olduktan sonra oda başkanlarını, özellikle kendisini oda başkanı yapan SESOB Başkanı Hasan Alişan’ı nasıl savunduğunu kaleme aldım...

*

Ve bugün Coşkun Bilir bana cevap vermiş. Ben kendisine bir zamanlar “Oda Başkanları Aidat Toplamaktan Başka Ne İş Yapar?” diyerek köşe yazdığını, şimdi ise oda başkanlarına toz kondurmadığından örnek verdim. Peki Coşkun Bilir ne yaptı! Tam 6 yıl önce Katlı Pazaryeri’nin sorunlarını yazdığını örnek gösterip bana hakaret etti...

*

Bu kentte her gün, dikkat edin her gün 135 esnafın işyeri kapattığını söyleyip ‘oda başkanları esnaf için yeteri kadar mücadele ediyor mu” sorum üzerine bana cevap olarak “o saksafon çalsın” diyen Coşkun Bilir bugün yine bana hakaret etti. Köşesine “Cüssesi iri beyni küçük muhabir” diyerek başladı. 

*

Her köşeye sıkıştığında önüne gelene sosyal medya hesapları dahil hakaret eden, imalı sözlerle insanları zan altında bırakan, kendisini başkan yapan ağabeyine başkan olduktan sonra methiyeler düzen Coşkun Bilir, istediği kadar bana hakaret etsin. Ben kendisine hakaret etmeden yine şunu soruyorum...

*

SESOB Başkanı Hasan Alişan’ın bizzat canlı yayında verdiği rakamlarla bu kentte her gün 135 esnaf kepenk kapatıp, çoluk çocuğuna ekmek götüremediği Sakarya’da oda başkanları esnaf için yeteri kadar mücadele ediyor mu! Oda başkanları Sakarya esnafı için Başkent dahil ne yapıyor!

*

Bir soru daha soralım. 27 Ekim 2014 yılında ‘’ Oda Başkanları aidat toplamaktan başka ne işe yarar’’ diye yazan o Coşkun Bilir’e ne oldu! Şimdi sakın ‘O yazıda Katlı Pazaryeri ile ilgili sorunu yazdım’ deme, sakın bana “Katlı Pazaryeri’nin yerine yenisi yapılsa iyi olmaz mı” da deme, Sakarya’da herkes Katlı Pazaryeri’nin yıkılıp yenisi yapılması ister. O başka mesele...

*

Sen bana “Oda Başkanları Aidat Toplamaktan Başka Ne İş Yapar?” kısmını anlat. Ama anlatamazsın. Çünkü şu anda sende o pozisyondasın. Çünkü sende oda başkanı oldun ve o bazıları gibi kervana katıldın. Sende sallayıp duruyorsun. Esiyorsun ama boşuna esiyorsun. Görüntü var ses yok...

*

Bir zamanlar köşe yazısı yazan Coşkun Bilir ile oda başkanı olarak kalem oynatan Coşkun Bilir arasındaki R farkını dün yazdım. Şimdi şöyle maziye bir bak. Yazılarına bir bak. Nasıl R yaptığını belki kendin de anlarsın. Ve benden sana bir kardeş tavsiyesi, sen kalem satmana bak. Sat kalemini, al paranı, geçenlerde yaptığın gibi hırçın denizlerde yat kullan, esnaf ekmek derdinde iken sen tatilini yap...

*

Bırak bu “köşe yazarım, sert yazarım, ben yazdım mı gündemi sallarım, kimseye minnet etmem” rüzgarını da kırtasiye dükkanında kalem satmana bak. Bu arada bana sürekli hakaret ediyorsun yaa...

*

Eğer ak düşmüş saçlarından, ailenden, çevrenden, dostlarından, her gün selam verdiğin komşularından, bir oda başkanı olarak üyelerinden utanmıyorsan, biz sana yine edebimizle abi demeye devam ederiz...

*

Dip not: Coşkun abi mümkün ise köşe yazılarını gündüz yazmaya gayret et...