Adabilim Okulları Genel Müdürü Ahmet Özen yeni eğitim modeli ile ilgili şu açıklamalarda bulundu: Adabilim ailesi olarak “hayat boyu öğrenme” anlayışıyla hareket ediyoruz. Bu anlayıştan yola çıkarak pandemi sürecinde uzaktan eğitim modelindeki sorunları tespit ettik. Bu sorunlardan payımıza düşen dersleri aldık. Pandemi sürecinin ne kadar devam edeceği hususunda hiçbirimizin net bir fikri yok. Dolayısıyla yeni eğitim modelini kurgularken her iki olasılığı da göz önüne alarak hareket etmemiz gerekiyordu. Biz de tam olarak bunu yaptık. Eğitim, yeni dönem için uzaktan olursa ne yapmamız gerekiyor? Yüz yüze devam ederse yaşanan aksaklıklar ve sorunları nasıl telafi etmemiz gerekiyor? Sorularına çözümler aradık.

ÖĞRENCİ MERKEZLİ EĞİTİM

Ahmet Özen: “Eğitim modelimizin temelini de çatısını da inşasını da öğrenciler oluşturuyor. Yeni eğitim modelimizin kurgusunu oluştururken önemsediğimiz ve en çok dikkat ettiğimiz husus; süreç içerisinde öğrencinin sorunları ve görüşleri oldu. Farklı yaş gruplarından öğrencilerimize sıcak bir ortamda ‘öğretmen-öğrenci ilişkisinden uzak, arkadaş ortamı içerisindeymiş gibi ve sohbet ediyormuş havasında süreçle ilgili kilit sorular yönelttik. Tabi çok farklı cevaplarla karşılaştık. Ancak sorulardan bir tanesine öğrenciler tarafından verilen cevap aynıydı ve bu durum aslında bizim yeni eğitim modelimizi hazırlarken ne yapmamız gerektiği sorusunun da yanıtı olmuş oldu. Soru şuydu; ‘uzaktan eğitim sürecinde öğrenmenize etki eden en önemli unsur sizce neydi?’ Cevaplar ise hep aynıydı. Uzaktan eğitimde sınıf ortamındaki gibi öğrenemiyoruz, öğrendiklerimiz de kalıcı olmuyor hemen unutuyoruz. Sürekli dikkatimiz dağılıyor ve odaklanamıyoruz.”

PANDEMİ SÜRECİNDE BAMBAŞKA BİR EĞİTİM MODELİ

Ne yapacağımızı biliyorduk diyen Özen: “Eğitimi, okul sıralarına yahut ekran başına hapsedip sınırlamak doğru bir yaklaşım değil. Başında da belirttiğim gibi öğrenme, herkes için hayat boyu devam eder. Bilginin sınırı yoktur. Bu süreçte dolayısı ile hem öğrenciler hem de öğretmenler olarak bizler payımıza düşen sorumlulukları almalıyız. “Ofis Eğitim Sistemi” sloganı ile telaffuz ettiğimiz eğitim modelimizin yapısını belirlerken her iki yöntemin (uzaktan eğitim ve yüz yüze eğitim) de olumlu ve olumsuz yönlerini tartarak karma bir sistem belirledik. Biraz daha açmak gerekirse eğitim modelimizin temel yapısı şu; uzaktan eğitim olması halinde öğrencilerimiz belirlenen periyotlar ile teorik derslerini uzaktan yapacaklar. Ancak yetenek becerilerine göre uygulama alması gereken öğrenciler öğretmeninin seviye belirlemesi sayesinde atölye derslerini yüz yüze veya uzaktan eğitim olacak şekilde gruplar halinde alabilecekler. Böylelikle kazandığımız sadece zaman olmayacak. Ofis sistemi sayesinde öğrencilerin öğretmenleri ile etkileşimi sınıf ortamından bile daha verimli olacak. Konuyu anlamayan bir öğrenci yüzünden bir sonraki ders öğretmen sürekli eski konuları tekrar etmek zorunda kalmayacak. Öğrencilerin seviyeleri aynı olduğu için öğrenme süreçleri de hızlı olacak. Bu sayede öğrenciler kendilerine kalan zamanlarında akademik çalışmaları veya tercihen yetenek beceri alanları için daha fazla zaman ayırabilecek. Eğitimin yüz yüze olması halinde bu sistem işlevini artıracak. “Ofis” sisteminde çok farklı bir değişim söz konusu olmayacak sadece uzaktan eğitim olmayacağı için öğrenciler alanlarına ve seviyelerine göre öğretmenleri tarafından gruplandırılarak uzaktan eğitimde alacağı dersleri öğretmeninin belirlediği zaman dilimleri içerisinde yüz yüze alacaklar. Bu modelin her iki olasılıkta da ciddi bir iş gücü ve planlama gerektirdiğinin farkındayız. Ancak her ne olursa olsun bu modelin iyi planlama ve iyi bir iş takibi sonucu çok verimli olacağının sinyallerini alabiliyoruz” dedi.