Gerçek Gazetecilik

Abone Ol

"Gerçek Gazetecilik Yalnızca Gözle Görülene, Belgeye ve Vicdana Dayanır"
Gazetecilik, duyulanı yazmak değil; araştırmak, belgelemek, yaşamak ve gördüğünü halkla paylaşmaktır. Bu meslek, dedikodunun, önyargının ve çarpıtmanın değil; gerçeğin ve vicdanın üzerine inşa edilmelidir. Ama ne yazık ki Sakarya’da habercilik, ahlaki sınırları aşan bir zeminde, mide bulandıran söylemlerle, kişisel husumetlerin ve dedikoduların gölgesinde yapılır hale geldi.
Habercilik kimseyi aşağılamak, şantaj kokan söylemler üretmek, sosyal medyada mafya vari montajlarla algı yaratmak değildir. Gazetecilik bir kamu görevidir. Hele ki insanların kişilik haklarını hedef alan, onur ve haysiyetini zedeleyen sözde haberlerin arkasına saklanarak “basın özgürlüğü” demek; bu kutsal mesleğe ihanettir.
Ben 50 yıldır bu mesleği alnımın akıyla sürdürüyorum. Hiçbir zaman dayak yemedim. Aynı yıl mesleğe başladığım bir kaç kişi mesleği sürdüremedi gazetecilik mesleğini yapamadılar. Başkalarının boyundurluğu altına girip kalemlerini teslim ettiler. Neden mi? Çünkü belgeye değil dedikoduya dayandı. Gazeteciliği tetikçilik sananlar, halkın haber alma hakkını kendi intikam araçlarına dönüştürenler, dönüp dolaşıp kendilerine çarpar o karanlık duvarlara.
Sosyal medya, ne yazık ki kelime hazinesi zayıf, araştırmadan sallayan, doğruluğu şüpheli içeriklerle insanların itibarını linç etmeye çalışan bir kalabalığa alan sağladı. Ama en tehlikelisi; halkın gözünde “gazeteci” sanılmaları.
Gazetecilik cesaret ister, evet. Ama bu cesaretin kaynağı belge ve gerçek olmalı. Gazeteci, sırf biri gönderdi diye bir içeriği araştırmadan servis edemez. Kaynağını sorgulamadığı, doğruluğunu teyit etmediği her bilgi, ona değil, mesleğe zarar verir.
Unutmayalım, basın özgürlüğü; ancak adaletli, dengeli ve sorumlu bir yayıncılıkla anlam kazanır. Aksi halde, bu meslek insanların linç edildiği, hayatlarının karartıldığı bir mecra haline gelir ki, işte o zaman gazetecilik değil, bir halk sağlığı sorunu olur.
Sakarya’da gazetecilik mesleğini hakkınla yapanlara sözüm yok, ancak elinde telefonla tuhaf tuhaf hareketler yapan ne konuştuğunu bilmeyenlerle dolu, gazeteci davet edilmeyen yere gitmez. Davet edilen kişinin peşine takılıp gidilmez.
Bir gazetecinin bir yerden kovulmasınana kadar ortam sağlayacak ne yapmış olabilir . Kendini gazeteci zannedip insanları karalamaya çalışan ve daha sonra bana reklam vereceksin, yoksa sosyal medyadan veya gazetemden gereğini yaparım edasına kapılıp küçük düşüyorlar.
Hele hele kendini Duayen gazeteci gibi gören bir kaç tane asalak var evlere şenlik , halkın gözünde bir kuruşluk itibarları olmaması daha da üzücü bir olaydır. Asıl bunu araştırmak lazım son zamanlarda ilimizde kendini gazeteci diye ortalara salan bazıları var ki bu tiplerin haklarınla emeklerinle çalışan diğer gazeteci arkadaşlarımın itibarları zedeleniyor.
Bunları aramıza sokmayalım ve uzak duralım . Kimlerin kayığına bindiyseniz biran önce inan sonra can yelek takacak vaktinizde olmayacaktır.

Esen kalın,

{ "vars": { "account": "UA-158639220-1" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }