MMO Sakarya İl Temsilciliği Yürütme Kurulu Başkanı Salim Aydın, iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan önlemlerin yetersiz olduğunu söyledi. Ekim ayında 165 işçinin iş kazasına kurban gittiğini anımsatan Aydın, "İş sağlığı ve işçi güvenliği konusunda acilen önlemler alınmalıdır" dedi.

MMO Sakarya İl Temsilciliği Yürütme Kurulu Başkanı Salim Aydın, yaptığı yazılı açıklamasında şunları kaydetti:

"Basında yer alan haberlere göre Hendek 2. OSB’de bir fabrikada çalışan meslektaşımız ve üyemiz makine mühendisi Cüneyt Çetinkaya 12 Kasım akşam saatlerinde meydana gelen kazada makinede parça değişimi yaptığı esnada kafası taşıyıcı robotun arasına sıkışarak ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmış ve yoğun bakımda 9 gündür verdiği yaşam mücadelesinin sonucunda hayatını kaybetmiştir. Elim bir olay sonucu hayatını kaybeden meslektaşımızın yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı ve sabır dileriz.Bu elim olay bizlere bir kez daha ülkemizde iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan önlemlerin yetersiz olduğunu göstermektedir.

Ekim ayında 165 iş cinayeti! İSİG MECLİSİ Ekim ayı iş cinayetleri raporuna göre EKİM ayında en az 165 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2021 yılının ilk on ayında iş cinayetlerinde en az 1853 işçi hayatını kaybetti. Sakarya’da ekim ayında 5 işçi hayatını kaybetti.

Makina mühendisleri odası olarak uyarıyoruz!

İş Sağlığı ve İşçi Güvenliği konusunda acilen önlemler alınmalıdır!

İşyerlerinde işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanmasının işveren yükümlülüğü olduğu, İSİG profesyonellerinin işyerlerine verdiği İSİG hizmetlerinin sadece rehberlik ve danışmanlık hizmeti olduğu hatırlanmalı, aksine değerlendirmelerin olduğu yargı kararları da göz önünde bulundurularak, bu kararlara dayanak gösterilen mevzuat hükümleri, iş güvenliği uzmanı ve işyeri hekimlerinin rehberlik ve danışmanlık hizmeti verdiği gerçeğinin net olarak anlaşıldığı şekilde düzenlenmelidir.

Çalışan temsilcileri, sendika temsilcileri ve sendikaların işyerlerinde gerçek anlamda işçi sağlığı iş güvenliği denetimi yapabilmelerinin yasal zemini oluşturulmalıdır. Sendikalar örgütlü olmadıkları işyerlerinde de İSİG denetimi yapabilmelidir.

İşyerlerinin devlet tarafından İSİG yönünden denetimi sayı olarak artırılmalı, güvensiz işyerlerine ertelemesiz ve afsız, idari yaptırım ve para cezası uygulanmalıdır.

Sigortasız ve sendikasız çalıştırma önlenmeli, sendikalaşmanın önündeki engeller kaldırılmalıdır.

Ülkemizde, asgari ücret ortalama ücret olmuştur. Asgari ücret insanca yaşanacak seviyeye çıkarılmalı ve vergi dışı bırakılmalıdır.

Çalışanların sosyal ve ekonomik koşulları iyileştirilmelidir. Tüm aileler için temel geçim desteği uygulamasına geçilmelidir.

Kayıt dışı ekonomi kayıt altına alınmalıdır.

Elektrik, su, doğalgaz ve temel gıda maddelerinden KDV alınmamalıdır.

Köprü, tünel, otoyol, havaalanı, şehir hastanesi vb. yerler için verilmiş olan yolcu, araç, hasta garanti ödemeleri durdurulmalı; bu kaynaklar, işsiz kalan, işyerlerini kapatmak zorunda kalanlara destek olarak verilmelidir.

Pandemi çalışanların sağlık hakkının yok sayıldığını ispat etmiştir.

Sağlıklı yaşam hakkı, sağlıklı koşullarda çalışma, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetine ulaşabilmenin öncelikli temel insan haklarından olduğu hatırlanmalı, düzenlemeler, uygulamalar bu gerçeklik üzerine yeniden kurgulanmalıdır.

Kadınlar sadece pandemi döneminde değil öncesinde de çalışma yaşamında ayrımcı politikalarla karşı karşıya kalmışlardır. Pandemi dönemi ve sonrası için de çalışma hayatındaki toplumsal cinsiyet ayrımcılığına karşı iş ve aile hayatı ile barışık, bütüncül bir dönüşüm politikası hayata geçirilmelidir.

Pandemi süreci, işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmasının bir ekip işi olduğunu ve iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekiminin işbirliği gerekliliğini kanıtlamıştır.

COVID-19 başta sağlık çalışanları olmak üzere, meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir.

Sağlık çalışanlarının salgın döneminde bedenen ve ruhen çok yorulduğu bilinmektedir, bu nedenle Sağlık Bakanlığı’na bağlı birimlere hekim, hemşire, yardımcı sağlık personeli alınmalıdır.

Kronik hastalıkları olan çalışanlar, COVID-19 toplum bağışıklığı kazanılıncaya kadar kamu-özel sektör çalışanı ayrımı olmaksızın ücretli izine ayrılmalı, ücretleri, bütçeden karşılanmalıdır.

COVID-19 hastalığının ilk günlerinden beri uygulanmakta olan maske-mesafe-hijyen-kapalı alanların % 100 temiz hava ile havalandırılması vb. uygulamaların sürdürülmesinin yanında, geliştirilen aşıların etkinliği gözle görülmektedir. Ancak ülkemizde halen aşılanma toplum bağışıklığını sağlayacak seviyede değildir.

Sağlık Bakanlığı’nın verileri ayrıntılı paylaşması, aşı yaptırma kararsızlığının ortadan kaldırılmasında önemli rol oynayacaktır.

Pandemi aşısızların pandemisi olmuştur. Aşı, bağışıklığı sağlayan bir koruyucu önlemdir. Aşı yaptırmayanlar, hem kendi yaşamlarını hem de diğer vatandaşların yaşamını tehlikeye atmaktadır.

PCR testleri ile salgın önlenemez, sadece boyutu tespit edilebilir. En azından toplumsal bağışıklığı sağlayacak ölçüde aşı yapılması ile salgının önlenebileceği bilinerek, kamusal yönetimle, şeffaf, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, sendikalar ve özel sektörün koordineli çalıştığı aşılanmaya çağrı kampanyaları yürütülmelidir.

Ülkemiz mevzuatına göre siyasi iradenin aşıyı zorunlu tutma yetkisi vardır-yoktur tartışmalarına girmeden, aşı yaptırma; yaşam hakkı, vücut dokunulmazlığı ilkelerini gözeten çerçevede erişilebilir, öngörülebilir, kesinlik ölçütleri içeren yasal düzenleme ile çözülmelidir.

Salgın ülkelerin tek tek alacağı önlemlerle engellenemeyecektir, aşıda patentin kaldırılması, uluslararası yardım dahil, yoksul ülkelerin aşıya ulaşmadaki sıkıntıları çözülmelidir.

Toplum bağışıklığı sağlanmadığı sürece gelişecek yeni varyantlar da göz önünde bulundurularak, maske, mesafe, hijyen, havalandırma gibi önlemler sürdürülmelidir.

Odamız, yukarıda sıralanan sorunların köklü bir tarzda aşılması ve insanca bir yaşanabilir Türkiye için; eşitlikçi, özgürlükçü, barış içinde, demokratik, laik, sanayileşmiş, kalkınmış, tam bağımsız bir Türkiye için mücadeleye kararlılıkla devam edecektir."