Demokrat Parti'nin Ankara Büyükşehir Belediye Eski Başkanı İ.Melih Gökçek ve Belediye Meclis üyeleri hakkında “Yargı kararlarını yerine getirmemek suretiyle kamu görevini kötüye kullanmak” suçlamasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış oldukları suç duyurusunun ardından; Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Teşkilat Başkanı Ertan Küçükay Adliye binası önünde basın açıklaması yaptı. 

Ertan Küçükay'ın açıklaması şöyle;

“Saygı değer basın mensupları, aziz milletimiz.

Bundan 74 yıl önce “sözü millete vermek için” yola çıkmış olan Demokrat Parti;

2008 yılından bu yana bizzat Ankara Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Melih Gökçek ve onun organizasyonu, telkin ve çabaları ile AKP’li Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeleri tarafından, hiçbir talebimiz olmamasına rağmen, görevlerini kötüye kullanarak aldıkları meclis kararları ile mülkiyeti Demokrat Parti’ye ait olan Genel Merkez binası ve Kampüs alanı haksız ve hukuksuz bir şekilde gasp edilmeye, elimizden alınmaya çalışılmıştır.

İlk olarak 2008 yılında bahse konu parsel sit alanı ilan edilmiş, Ankara İdare Mahkemesi’nin 2009/1222E. Sayılı dosyası ile bu haksız ve yersiz karar iptal edilmiştir.

2014 yerel seçimleri öncesinde şu an mevcut Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş’ın Demokrat Parti’den belediye başkan adayı olması gündeme gelmiş, bunun üzerine Melih Gökçek ve AKP’li Meclis Üyeleri 13.12.2013 tarihinde “gece yarısı yeniden” haksız ve mesnetsiz bir karar alarak Genel Merkezimizin imarı ile oynamış, genel merkezimiz “sosyal kültürel kullanım alanı” ilan edilmiştir.

Büyükşehir Belediyesi nezdinde ilgili yasa ve yönetmeliklerden doğan itirazlarımızı yapmamıza rağmen haksızlık giderilmemiştir.

Yargıya giderek Ankara 8. İdare Mahkemesinde açtığımız 2014/850E. Sayılı dosya ile Gökçek ve büyükşehir belediye meclisinin aldığı haksız, hukuksuz, dayanaksız karar iptal edilmiştir ve karar Danıştay denetiminden de geçerek talebimiz lehinde kesinleşmiştir.

Mahkeme kararının uygulanması için, yasal süreler içerisinde yaptığımız itiraz yok sayılarak, adeta kanunun arkasından dolanarak, Belediye Meclisince keyfi ve haksız bir karar daha tesis edilerek Genel Merkezimizin imar durumu “Sosyal ve İdari Alan” olarak tescillenmiştir.

Tarafımızdan Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne yaptığımız itirazlar, göz önüne alınmamış, karar düzeltilmemiştir.

Bir kere daha yargı yoluna başvurmak durumunda kalarak, Ankara 9. İdare Mahkemesi’nde açtığımız 2016/2870E. Sayılı dosya ile mahkeme 2018/408K. , 01.03.2018 tarihinde bizim haklılığımızı tescil etmiş ve Belediye Meclisi kararını iptal etmiştir.

Sürecin sonunda 31 Mart 2019 Yerel Seçimleri ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na Sayın Mansur YAVAŞ seçilmiştir.

Sayın Mansur Yavaş görevine başlar başlamaz Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin 2018/408K. Kararını uygulamak üzere, konuyu Büyükşehir Belediye Meclisi’ne taşımış ve mecliste bir alt komisyon olan İmar Komisyonu’na havale etmiştir.

Ankara Büyükşehir Meclisi AKP çoğunluğuna dayanmaktadır, aynı şekilde İmar Komisyonu 9 üyeden müteşekkildir, bunların ise 5’i Ak Parti’ye aittir.

‘Siyasi ve hukuki olarak ahlaksızlığın zirvesi, büyük bir hukuksuzluk’

İmar Komisyonu, Melih Gökçek dönemi kararlarına rahmet okutacak bir biçimde, akıllara ziyan bir karar vererek, Genel Merkezimizin imarını “Sanayi Depolama Alanı” olarak teklif etmiştir.

Sayın Mansur Yavaş bu kararı yetkisini kullanarak veto etmiş yeniden görüşülmek üzere İmar Komisyonu’na göndermiştir. İmar Komisyonu AKP’li üyelerinin çoğunluğu ile kararında ısrar etmiş ve Büyükşehir Belediye Meclisi AKP’li meclis grubunun oyları ile Genel Merkezimizin imarını bu defa da “Sanayi Depolama Alanı” olarak düzenlenmiştir.

Ankara’da uygulanan Nazım Planları ile “Sanayi Depolama Alanları” şehrin dışına çıkarılmıştır. Kanuna ve hukuka aykırı bir biçimde, kötü niyete dayanan bu karar, yoklukla maluldür, suçtur ve ceza gerektirir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. Maddesi, devlet düzenimizin “demokratik hukuk devleti” olduğunu vaaz ediyor. Biz de Demokrat Parti olarak bu düzeni savunuyoruz.

Kendinden olmayanı düşman belleyerek, kaba güçle, haksız ve kötü niyetle davranarak rakibine çelme takmak, demokrasiye uymadığı gibi demokratik hukuk devleti ilkesine de aykırıdır.

Anayasa ve kanunları küçük düşürecek mahiyetteki tahrip edici her davranış, her girişim ceza gerektirir.

Yaptıklarının yanlarına kâr kalmadığını göstermek, hakkımızı aramak ve sorumluların cezalandırılmasını talep etmek için bugün buradayız.

12 yıldır durmaksızın şüpheli Melih Gökçek ve şüpheli AKP’li eski ve yeni Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyelerinin yasalara, hukuka uygun olmayan, dayanaktan yoksun kararları ile Demokrat Parti Genel Merkezi gasp edilmeye çalışılmaktadır.

Söz konusu tüm yargı kararları incelendiğinde Büyükşehir Belediyesi’nin yapmış olduğu eylemlerden, belediyenin bu kararları alan organları şahsen sorumlu olmalıdır diye düşünüyoruz.

Melih Gökçek ve şüphelilerin yargı kararlarını yerine getirmemek suretiyle, kamu görevini kötüye kullanmak, kanuna aykırı olduğunu bile bile, kötü niyetle idari kararlar almak, hukuk düzenimizce cezalandırılması öngörülen bir durum iştigal ettiğinden, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına ilgili kararları alanlar ve bu işlemin tesisi üzerinden menfaat elde etmeye çalışanlar hakkında şikâyetimizi gerçekleştirmiş bulunmaktayız.

Hukuku defalarca çiğnemiş, mahkeme kararlarını uygulamamış Ankara Büyükşehir belediye başkan ve Meclis üyelerine uğradığımız maddi ve manevi zararların rücu edilmek üzere bu suç duyurumuzun akabinde tazminat talebinde de bulunacağımızı belirtmek isterim.

Şikayetimizin neticesinde ilgililer hakkında idari yönden de şikâyet hakkımızı kullanacağız.

Herkes bilsin ki; her isteyen kendi arşınına göre bez alamaz.

74 yıldır çoğulcu demokrasinin, hakkın, hukukun, adaletin, kalkınmanın mücadelesini yapmış; Başbakanını ve bakanlarını şehit vermiş; 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül’e muhatap olmuş Demokrat Parti, üç beş şehir eşkıyası ve rant çetelerinden korkup sinecek, haklı davasından vazgeçecek değildir.

Demokrat Parti, bedeli darağacının altında canlarla ödenmiş millet davasının adıdır.

Buradan bir sözümüz de; 25 yıldır Ankara parsel parsel satılırken, biz bütün bu kanunsuzluklarla uğraşırken, her feryadımızda mütemadiyen “talimat yukarıdan” diyen ve bu haksızlık, adaletsizlik karşısında “görmezden, duymazdan gelen, sükût eden” her kademedeki iktidar sahiplerinedir.

İşine geldiğinde Menderes diyen, Demokrat Parti diyen AKP’nin hiç de samimi olmadığı açık seçik ortadadır.

Yassıada’da, Hamzakoy’da, Zincirbozan’da hep “hak” dedik, “hukuk” dedik, “adalet” dedik, “meşruiyet” dedik, “demokrasi” dedik, “kalkınma” dedik, “millet” dedik. Dünya durdukça da bunları demeye devam edeceğiz.

Şehir eşkıyasına, vurguncuya, talancıya, parsel parsel satanlara son sözümüz şudur;

Ankara’da hâkimler var

Hadi kanunlardan korkmuyorsunuz...!

Allah var, Allah! Ondan da mı korkmuyorsunuz? Haydi, hodri meydan!