AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz, Youtube’da gazeteci Hadi Özışık’ın canlı yayınına katılarak gazetede kendisi hakkında yazılan yazılar ile ilgili açıklamalarda bulundu. 

Adapazarı Akşam Haberleri Gazetesinde tam sayfa olarak yer alan Ali İhsan Yavuz, kasıtlı haber yapıldığına dair suç duyurusunda bulunacağını bildirdi. 

Yavuz ayrıca, gazetenin imtiyaz sahibinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Partili aktörler ile ilgili ağza alınmayacak hakaretlerde bulunan biri olduğunu ve 2 aydır kendisinin telefonlarını açmadığını söyledi. Yavuz, “Bu arkadaşlarımız aklınca ironi yapıyorlar. Mizahi bir dille yapıyorlar. Ama içeriğe baktığınızda tam bir itibar suikasti var” dedi. Yavuz ayrıca, “Biz siyasetimizi yapacağız siz gazeteciliğinizi yapacaksınız. Her türlü eleştiriyi yapma hakkınız var. Ama kimsenin kimseye hakaret etme ve itibari suikasti, cellatlığında bulunma hakkı yok” diye konuştu.

 İŞTE YAVUZ’UN O CANLI YAYININDAKİ TÜM KONUŞMALARI

“SİYASETE YÖN VERMEYE ÇALIŞIYOR”

“Aslında anladım ki bugün o gazetenin o içeriğini çok fark etmiş değiliz. Bunu hazırlayanlar çok anlaşılsın istemedi. Ama bir yandan da bir takım yerlere çok güzel asistler yapalım diye uğraş verdiler. Bunu da gerçekleştirdiklerini düşünüyorum. Akşam Haberleri Gazetesinin bir sahibi var. Karasu’da ilçe ölçeğinde gazete işi ile uğraşırken birkaç yıl önce bu gazeteyi satın alarak bu işi yapmaya başlıyor. Ama , biz onu anlayıp tanıdıkça gazeteciliğin ötesinde çok maharetli ama bu maharetli derken ünlem işareti koymak istiyorum çünkü piyasada tanındıkça önümüze gelmeye başladı. Sayın Cumhurbaşkanımıza, partimizin genel başkanına, bakanlarına ve aktörlerine ağza alınmayacak hakaretlerle sosyal medyada beğeniler ve paylaşımlar yapmış. İlk etapta ilişkilerimiz iyiydi ama ben bunu anlayınca kendimi bir parça geri çektim çünkü, ben hiç kimseye hakaret etmedim. Hiç kimseye ağır konuşmadım. Bir kişi hariç o da CHP’den bir kişi o kadar yalan söyledi ve liderimize hakaret etti ki ben orada aynı ile karşılık vermeyi görev ad ettim. Ama beni tanıyanlar çok iyi bilirler hakaret, sövme itham, dedikodu ve ağır cümleler yoktur. Eleştirilerde bulunulabilir bizimle ilgili bu gerçekten hakaret sınırlarına varmayacak şekilde olmalıdır. Dolayısıyla ben bu kişinin ben böyle olduğunu bilince kendimi geri çektim. Baktım biraz da siyasete yön vermeye çalışıyor. Telefonlarını bile açmamaya başladım. Bunu ilk kez söyledim. Kendisi bilir. Ben bazı şeylere üzüldüğüm için hem bu hakaretvari yaklaşımlar hem kurgusal işleri sebebiyle telefonlarını açmamaya başladım. Bir takım haberlerle oynayarak haberleri takla attırarak başlık uydur kurgulayarak insanları canını acıtmakta çok maharetli bir arkadaşımız. Bizim böyle bir gazetecilik anlayışı ile yapabileceğimiz hiçbir şey yok.”

 
“ELEŞTİRİYE TAHAMMÜL EDEMEYEN İNSANLAR DEĞİLİZ”

“Siyasi görüşü farklı olan ama yüreğine insafınıza güvendiğimiz her gün bizi eleştiren gazeteciler var. Ve bizim onlarla sorunumuz yok. Eleştiri olmalıdır. Biz o eleştirilerden kendimize pay biçmemiz gerekir. Bunu da yapıyoruz. O açıdan eleştiriye tahammül edemediğimiz insanlar olmadığımızı altını çizmek isterim. Bu arkadaşlara biz CHP’li İYİ Partili olmasınlar demiyoruz. Onlar ne CHP ve İYİ Partilidir ama bu arkadaşlar can yakmak istediklerinde CHP ve İYİ Parti unsurlarını da sokarak benim üzerime oynadıkları gibi can yakmayı beceriyorlar. Mesela bana şu anda atılan bir iddianame var. Açılan dava var. Bu davanın sonucunu bilmiyorum. Cumhurbaşkanımızın avukatlarına aktarılan meseleler de var ben henüz onu konuşmadım. Birkaç aydır bu arkadaşın yaklaşımı sebebiyle kulak kabarttım ve elime bir sürü şey geçti. Ve ben bunu ilgili yerlerle yeri geldiği zaman paylaşacağım. Bu yaklaşımlar hoşuma gitmediği için 2 aydır bu kişinin telefonunu açmıyorum. Çünkü hem benimle ilgili hem de partimizin liderine yaptıklarını gördüm”

“İÇERİĞE BAKTIĞINIZDA TAM BİR İTİBAR SUİKASTİ VAR”

“Beni önceki akşam bir canlı yayın için bir gazeteci arkadaşımız davet etti. Orada ben Ahmet Hamdi Nayır Valimizi yolcu etmek için gittiğimde kendisine ‘Çok güzel zaman geçirdik. Sakarya’ya geldiniz gidiyorsunuz. Sakarya ile ilgili paylaşmak istediğiniz özel bir şey var mı’ dedim. 
Valimiz de ‘Ben Sakarya’yı çok güzel buldum. Ama hal böyleyken Sakarya’da güzellikler hiç paylaşılmıyor bunu görüyorum. Başta basın olmak üzere güzelliklerin paylaşılmadığı bir yer olarak gördüm’ dedi. 
Bende katıldığım o canlı yayında bunu naklettim. 

Dedim ki ‘Arkadaşlar eleştirin zorlayın ama bazı güzellikleri de ortaya koyun. Hayata dâhil ne kadar güzel şeyler oluyor ki bazen ben kimin paylaştığına bile bakmadan sosyal medyamda RT’liyorum. Güzellikleri paylaşmamızda fayda var’. Bunun üzerine de dedim ki, ‘Aynı zamanda bazı arkadaşları tenzih ediyorum ama bir arkadaşımız mesela böyle takla attırmaları seviyor. Geçen benimle ilgili de yaptı. Bir kurgusal tarzı var. Bu da hoş değil. Bu arkadaşlarımızın da bunu yapmaması lazım’ dedim canlı yayında. Bunu dediğimde tahrik oldular. Ve benimle ilgili kocaman sayfa yaptılar. O sayfada benim dışımda kimse yok. Ve yine spor kısmında da yarım sayfa benim dışımda kimse yok. Bu arkadaşlarımız aklınca ironi yapıyorlar. Mizahi bir dille yapıyorlar. Ama içeriğe baktığınızda tam bir itibar suikasti var. Ben bugün hukukçu arkadaşlarıma da incelettim ve Sakarya’da gazeteci arkadaşlarım birçoğu aradı, bizim partili olan ve olmayan arkadaşlarımıza kadar hepsi Sakarya Sakarya olalı böyle bir gazetecilik örneği görmedi diyorlar.”

 
“BU ARKADAŞIMIZ BUNU ÖNCEDEN PLANLAMIŞ”

“Güzelleme yapılırken kasıt çok önemlidir. Hukukta kasıt önemlidir. Sizin kastınıza göre ceza belirler. Burada kasıt bizi. Orada öyle tabirler var ki. Onu iyi okuyanlar anlar ki orada bize iftira var, bize hakaret var, bizim itibarımızı sarsma var. Ben sosyal medya hesabımda biz yine daha müspet yaklaşım sergileyelim ve şöyle diyelim açıkçası gazetemizin bana gösterdiği bu ilgiye teşekkür ederim ama, sanki biraz fazla “ben” olmuş. Muhtemelen yılın gazetecilik ödülüne de talipler diye bir tweet attım. Bu gazete işin doğrusu şu. Gazetecilik anlamında çok iyi olduklarını düşünüyorlar ve Sakarya’da canını yakamayacakları kimsenin olmadığı gibi bir anlayışları var bu arkadaşların. Bunu bütün Sakarya biliyor. Bu sefer de benzer bir örnek ortaya koyarak rüştlerini ispat etmeye çalıştılar burada da ünlem koyma ihtiyacı hissediyorum. Bakınız saat 01.00’de İsmail Saymaz tweet atıyor. Bir yerel gazetenin haberini gece saat 01.00’de İsmail Saymaz twitini alıntılayarak atacak normal mi? Yeniçağ ve Cumhuriyet gibi gazeteler anında haberleştiriyorlar. İYİ Parti ve CHP unsurları özel hazırlanmış gibi anında harekete geçti. Bu arkadaşımız bunu önceden planlamış bir takım yerleri bilgilendirmiş. CHP ve İYİ Parti ve ona yakın yerleri harekete geçirmeye çalışmış ve böylece, ‘Sen misin bizim telefonlarımızı açmayan. Sen misin bazı yerlerde bu Mustafa Sarı’ya dikkat etmemiz lazım gelir diyen. Sen misin Bizim Cumhurbaşkanımıza hakaret eden bir adamın bizim indimizde yeri olmamalıdır diyen. Senin canını öyle bir yakarız ki…’ diyerek hazırladıkları bir sayfa var ortada. Ama bu sayfa benim canımı yakmadı. Ben çok mutlu oldum. Şundan dolayı. Zira bu arkadaşın bu hali ortaya çıkmalıydı. En çarpıcı şekilde çıkmasına vesile olmuşum anlaşılan. Bu anlamda üzülmedim hatta mutlu oldum.”

Özışık canlı yayında Yavuz’a, “Bu manşet Yerel gazetelerin siyasi baskı isyanı yayılıyor diye yansıdı” sorusunu sordu. Yavuz ise şöyle cevapladı:

“Bu işte onların ortaya çıkardığı kurgu. Haberi yapan kişi İsmail Erken. Kendisi Cüneyt Özdemir’e bağlanmış. Bu soruyu sormuşlar. Ben bu haberi ilk gördüğümde ve içeriğini okuduğumda canları sağ olsun dedim. Şimdi soruyorum baskı nasıl olabilir? Bana örnek verebilir misiniz? Benim telefonumu 2 ay açmamam baskı ise eyvallah ama baskı sanırım bu değil. Mustafa Sarı’nın Sayın Cumhurbaşkanımızın üzerine hakaret içeren paylaşımlar var. AK Partili aktörlerle ilgili bir takım şeyler var. Bir kısmı bugün elime geçti. Tüylerim diken diken oldu. Bakınız dilime yakışmayan paylaşımlar var. Ben hayâ ediyorum. Hakaretin ötesinde çok çirkin ve basit diller kullanılmış. Ben onları kullanmak istemiyorum. Mesela bir metin okuyayım. Bu arkadaş bunları sosyal medyada paylaşmış. Diyor ki, “Biz bir siyasal sistem değişikliğine değil koca bir ülkenin tapusunun kumar masasına sürülmesine hayır diyoruz. Bugün o kumar masasına oturup evet deme cüreti gösterenler oyunda dağıtılan kartları gördüklerinde şanslarına küsüp rest demesi seçenekleri olamayacak. Dahası masadaki başkan babalarının kağıt her defasında full as gelecek. Zira bu bir kumar ve bir mafya babası sizi donunuza kadar soyana kadar o masadan kalmayacak. Ben en ılımlısını okudum. Diğerlerini hayâm müsaade etmedi. İlgili avukat arkadaşlarıma ve Cumhurbaşkanımızın avukatları ile de paylaşacağım.

“CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIM”

Bu yayın ile ilgili dava dilekçesini avukatım hazırladı bende ilave ettim. Yarın Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunacağım. Yazıyı iyi okuyun. Ben yine özelden benimle paylaşılan gazetecilerin adını saklayarak Sakarya’daki gazetecilerin yazmış oldukları mesajları size atayım. Bütün mesele insanların ne algıladığı ne anladığı. Ceza hukuku açısından da takdir edecek olan mahkemedir. Takdir etmeyebilir ama arkasından bir tazminat davasını da inşallah açacağım. Biz açalım hukuki yolu deneyelim. Mahkemeler ret edebilir kabul edebilir o yargının işidir. Ben epey zamandır karar verdim bu ve benzeri konularda görüyorsak suç unsuru mahkeme açalım istiyoruz. Bu hakkımız arama girişimidir. Bugün gazeteci arkadaşlar diyor ki Sakarya tarihinde çok şey yaşanmıştır ama böyle bir gazetecilik örneği yaşanmamıştır. Bakınız haber de yorum olmaz derler. Haberin güncel olması gerekir. 2010’lu yılların atıflarında ve imalarında bulunmuşlar ve oradan sanki bana iftira atan ve hakaret eden üslup içinde yazıyı hazırlamışlar. Bu yazıyı İsmail Erken tertemiz bir genç kardeşimiz. Mustafa Sarı’yı ayırıyorum. O gazetede çalışan güzel insanlar var. Mustafa Sarı’yı şöyle dahil ediyorum. Güzel kardeşim biz siyasetimizi yapacağız siz gazeteciliğinizi yapacaksınız. Her türlü eleştiriyi yapma hakkınız var. Ama kimsenin kimseye hakaret etme ve itibari suikasti, cellatlığında bulunma hakkı yok. Ben dolayısıyla bu kardeşlerimi bu yönü ile bir kez daha uyarmak istedim