Hendek’te 3 Temmuz’da havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamada 7 kişi hayatını kaybetti, 100’den fazla kişi yaralandı. Ardından imha edilmek üzere götürülen havai fişeklerin, Adapazarı ilçesi Taşkısığı mahallesinde bir taş ocağında patlaması sonucunda da 3 jandarma şehit oldu. Hendek'te havai fişek fabrikasındaki patlamanın davası sürerken, işçilerin avukatı Saadet Gülerek, “İşçiler maddenin ısınıp şiştiğini söylemiş ve patlama olmaması için uyarmıştı” dedi.

İlk patlama sonrası Hendek Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma devam ediyor. Bu süreçte açıklamalarda bulunan havai fişek fabrikasının Avukatı Mehmet Mangıroğlu, patlamayı küçük bir hata sonucu yaşanan basit bir olay gibi anlatıp fabrika sahibini korudu.

Ancak işçilerin Avukatı Saadet Gülerek olayın ufak bir insanoğlu hatası olmadığını işçilerin uyarılarına rağmen üretim hırsından gerçekleşen bir patlama olduğunu anlattı. Daha önce de birçok kez fabrikada işçilerin yandığı, yaralandığı patlamalar yaşandığını söyleyen Avukat Saadet Gülerek, “ Fabrikadaki patlama kesinlikle insan hatası değil. Muska denilen malzemenin tamamen üretim hırsıyla patlaması. İşçilerin ifadelerinden yola çıkarak söylüyorum bu muska denilen malzeme daha önce fabrikada üretilmiyormuş yeni üretilmeye başlanmış. İşçilerin anlattığına göre bu malzemede 4 gündür ısınma varmış. İşçiler yetkililere bu maddenin patlayacağı ile ilgili uyarıda bulunmuş. Bu uyarılar dinlenmediği için patlama olmuş” ifadelerini kullandı.

4 GÜNDÜR UYARILIYORDU
Avukat Saadet Gülerek, 15 yıla yakın süredir fabrikada ustabaşı olan kadınla konuşmasını şöyle anlatıyor: “Uyarılar 4 gündür devam ediyormuş ancak tedbir alınmamış. İşçilere sevkıyatı yetiştirmeleri için daha çok mesai bile yazılmış. Bu dönemde ustabaşı izne çıkıyor hatta patlamanın yaşandığı gün fabrikada değil. Biz daha sonra konuştuğumuzda da bana, ‘Saadet Hanım biz zaten biliyorduk bunun böyle olacağını bu malzeme ısınmaya başlamıştı ve şişme yaptı’ şeklinde konuşuyor.”

SEVKIYAT YETİŞMELİ BAHANESİ
Sevkıyatı yetiştirmek için işçilere baskı yapıldığını söyleyen Gülerek, “Çinli olarak bahsedilen kişi gerçekten işçilerin eline çok fazla malzeme verilmesine izin vermiyor. Belli miktarlarda malzemeyi sevk ediyor. Ama Hasan Ali Velioğlu isimli ustabaşının emirleriyle yurtdışına tek gemide sevkıyat yapabilmek adına işçilerin üzerinde daha fazla baskı kuruluyor. Bir kadın işçi diyor ki, ‘öğlen yemeğe çıkmamıza bile izin verilmiyordu 15 dakika yemeğimizi yiyip geri çalışmaya dönüyorduk. Cumartesi günleri bile çalışıyorduk’ Korona olmasına rağmen işçilerin çalışma şartları ağırlaşıyor” ifadelerini kullandı.

PATLAMA 3 AŞAMA ŞEKLİNDE GERÇEKLEŞTİ
Patlamanın 3 aşama şeklinde gerçekleştiğini anlatan Gülerek, “Malzemenin iyice şişip, ısınması sonucunda dışarı kurutmaya çıkarıyorlar. Bu malzemeyi ve kadınların çalıştığı o masaları dışarı çıkarıyorlar ve malzemeleri kutularından çıkarıyorlar. Daha sonra malzemeyi tekrardan paketliyorlar. İlk patlama aslında bu paketleme yaptıkları yerde gerçekleşiyor. Sonrasında depoyu patlatıyor. Arkadaki deponun patlamasının etkisiyle hammaddenin bulunduğu büyük patlama o ‘Çin Mahallesi’ olarak bilinen yer patlıyor. Yani Çin Mahallesi’ne kadar giden süreç kademeli şekilde ilerliyor. Kısacası bu insani hatayla değil tamamen iş verenin daha fazla üretim yapma isteği ve tek seferde sevk edebilme hırsından gerçekleşen bir olay ”ifadelerini kullandı. (BirGün Gazetesi)