Sakarya Eski Vaizi, Emekli Din Görevlisi Hasan Karagüzel, kurban konusunda yanlış bilinenleri kaleme aldı.

İşte Karagüzel'in o yazısı:

KURBAN HAKKINDA YANLIŞ OLAN EZBERLERİMİZ

Bir önceki yazımda Kurbanlık Hakkında Doğru Zannedilen Yanlışlardan bahsederek:

1-Kesenin kadın-erkek olmasının fark etmediği,

2-Ailede bir kişinin kesmesinin yeterli olabileceği,

3-Hayvanın kusurlu olması, genellikle piyasa değerinin düşmesiyle ölçüleceği,

4-Kusursuz alınan hayvanın sonradan kusurlanmasının kurban olmasına mani olmayacağı,

5-İyi şartlarda bakılan bir hayvanın iki yaşında olmasa bile yavruluktan çıkmasıyla kurban olabileceği hususlarında bilgiler aktarmıştım.

Kurbanlık konusunda bu önemli meseleye bu yazımda da devam etmek istiyorum.

KURBAN’DA ORTAKLIK AZAMİ YEDİ KİŞİ İLE SINIRLANMIŞ MIDIR?

Fakihler, koyun ve keçinin bir kişi için, deve veya sığırın yedi kişi için kurban edilebilirliğini söylemişlerdir.

Hanbelilerle Malikiler ise kişinin koç, inek veya deveyi kendi ev halkı adına kurban edebileceğine hüküm vermişlerdir.

Malikiler, ev halkı yedi kişiden fazla olsa da hüküm değişmeyeceğini yani bir ev halkı yedi kişiden fazla olsa da bir kurbanlık hayvana ortak olabileceklerini, bunun caiz olduğunu söylemişlerdir. Bu, bizler için bir kolaylık teşkil etmektedir.

Müslimin Hz. Aişeden yaptığı bir rivayete göre ”Hz. Peygamber bir koçu kendisi ile ailesi adına, bir koçuda ümmeti adına kesmiştir’’. (ed-Dürrülmuhtar V.222, eş-Şerhulkebir II, 119, el-Muğni III 169, vd.)

Bir hayvanın bütün aile fertleri adına kurban edilip edilemeyeceğini ileri sürenlerin delillerine baktığımızda:

Bir koyunun, sayıları ne kadar çok olursa olsun ailesi için geçerli olacağına dair olan cumhurun görüşü daha tercihe layıktır. Çünkü onların delilleri daha kuvvetli, dayanakları daha tutarlıdır.

Hanefilerin görüş ve iddialarını ret için deniyor ki: Efendimiz zamanında sığır ve deve ortak kesildiğine dair rivayet sabittir. Aynen onun gibi yine yüce Resul zamanında bir koyun da ortak olarak kesilip kurban edilmekteydi. Ancak sığır ve devedeki ortaklık ayrı aileler arasında olurken, koyundaki ortaklık ve iştirak aynı aile fertleri arasında yapılmaktaydı. Koyunda ortak olmak kıyasa aykırı sözü bir nas ve delile dayanmamakta olup batıl bir görüştür.

ŞOKLAYARAK KESMEK:

Sağdan-soldan, bilenden-bilmeyenden duyduğunuz her söze inanmayın.

Öyle hayvanlar var ki cüssesinin iri ve kuvvetli olması yanında huysuzdurlar da. Böyle hayvanları yatırıp kesmek pek kolay olmamaktadır. Hatta yaralanmalar, can, mal gibi pek çok tehlikeleri de beraberinde getirmektedir.

Hayvanı uyuşturmak, kesme işlemlerindendir. Şoklanan hayvan, şoklama neticesinde ölmemektedir. Yani canlıdır, kesilmeye muhtaçtır.

Hayvana acı vermemek için önce şoka sokmak (bayıltmak) sonra kesmek caizdir.

HAYVANI KESERKEN BESMELE MESELESİ:

Âlimlerin çoğunluğuna göre (cumhur) besmele çekilmesi şarttır. Besmele kasten terk edilirse helal olmaz derlerse de bu doğru değildir zira:

Şafiîler ile bir kısım Malikîlere göre: Besmele çekmek sünnettir. Vacip değildir. Terk edilmesi mekruhtur. Şayet kasten veya unutarak besmeleyi terk edecek olursa onu yemek helal olur.

Çünkü Allah:

…إِلاَّ مَا ذَكَّيْتُمْ…

“kestikleriniz müstesna (haram değildir)” (Maide 3) diyerek kesilen hayvanı mubah kılmış ve burada ayrıca besmele çekmekten söz etmemiştir.

Yüce Allah’ın kitap ehlinin kestiklerini mubah kılmış, kestiklerini temizden (tayyibat) saymıştır.

الْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ وَطَعَامُ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ حِلٌّ لَّكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلُّ لَّهُمْ

“Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir…”(5/Maide 5) buyurmuştur. Onlar ise çoğunlukla besmele çekmezler. İşte bu, besmele çekmenin vacip olmadığının delilidir.

Son sürelerden olup 112. sırada inen Maide süresin 3. Âyetinde

…حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالْدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللّهِ بِهِ

“Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlanan, size haram kılındı…” (5/ Maide 3).

Enam süresinde Allahın adının anılmamış olması fısk olarak açıklanır:

…وَلاَ تَأْكُلُواْ مِمَّا لَمْ يُذْكَرِ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ وَإِنَّهُ لَفِسْقٌ

”Üzerlerine Allah’ın adının anılmamış olanları yemeyin. şüphesiz bu fısktır (günahtır) (6/Enam 121).

İniş sırası 55 olan Enam süresindeki bu ayette geçen fısk’ın ne olduğu aynı sürenin 145. Ayetinde şöyle açıklanır:

قُل لاَّ أَجِدُ فِي مَا أُوْحِيَ إِلَيَّ مُحَرَّمًا عَلَى طَاعِمٍ يَطْعَمُهُ إِلاَّ أَن يَكُونَ مَيْتَةً أَوْ دَمًا مَّسْفُوحًا أَوْ لَحْمَ خِنزِيرٍ فَإِنَّهُ رِجْسٌ أَوْ فِسْقًا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللّهِ بِهِ

“De ki: Bana vahyolunanda, leş veya akıtılmış kan yahut domuz eti -ki pisliğin kendisidir- ya da fısk olarak ( günah işlenerek) Allah'tan başkası adına kesilmiş bir hayvandan başka, yiyecek kimseye haram kılınmış birşey bulamıyorum…” (6/ Enam 145).

Bundan açıkça şunu anlıyoruz ki FISK, Allahtan başkası anılarak kesmek işlemidir. Ayette Allahtan başkası adına kesilenden yenmeyeceği söylenirken besmeleden bahsedilmiyor.

Sonuç: Fısk olan Allahtan başkası adına kesimdir. Besmele çekmemek fısk değildir ve besmele, kesimde şart değildir.

Çünkü Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

فَكُلُواْ مِمَّا ذُكِرَ اسْمُ اللّهِ عَلَيْهِ إِن كُنتُمْ بِآيَاتِهِ مُؤْمِنِينَ

”Üzerinde Allahın adı anılanlardan yiyin’’ (Enam.118). Şayet kasten veya unutarak besmeleyi terk edecek olursa onu yemek helal olur. Çünkü Yüce Allah:

”…Kestikleriniz müstesna” (haram değildir..) (Maide, 3) emrinde kesilen hayvanı mubah kılmış ve burada ayrıca besmeleden söz etmemiştir. Diğer taraftan Yüce Allah,kitap ehlinin kestiklerini mubah kılmıştır. Onlar ise çoğunlukla besmele çekmezler. İşte bu besmelenin vacip olmadığının delilidir.(el-Mühezzeb, I, 252, Muğnilmuhtaç VI, 292)

Besmele kasten terk edilirse o hayvan helal olmaz diyen yalnız Hanefi yorumudur.

Hatta derler ki, kesim esnasında hayvanın üzerine elini koyanların hepsi besmele çekmek zorundadır. İçlerinden biri kasten besmeleyi terk etse haram olur.

Bu hüküm, yukarıda izaha çalıştığım ayetlere ters düşmekte olup işi zorlaştırmaktan öteye gitmemektedir, doğru değildir.

Değerli okurlarım, her konuda olduğuy gibi yanlış ezberimiz olan bu konuya önemine binaen gelecek hafta devam edeceğiz inşa Allah. 12.09.2014

-------------------------------------------------------------

ADAK KURBANINDAN SAHİBİ YİYEMEZ SÖZÜ NE DERECE DOĞRUDUR?

Adak kurbanından yemek yalnız Hanefilere göre haramdır. Diğer mezheplere göre bir mahzuru yoktur.

Malikilerle Hanbelilere göre, adanmış kurbandan yemek nafile kurbanda olduğu gibi caizdir. Müstehap olan, herhangi bir kurban kesenin bu kurbanlardan hem kesenin yemesi, hem de tasattukta bulunması ve hediye vermeyi bir arada yapmasıdır.

Hanbeliler:

فَكُلُوا مِنْهَا وَأَطْعِمُوا الْبَائِسَ الْفَقِيرَ…

”…Onlardan yiyiniz ve ondan eli dar olan fakirlere yedirin” (22/Hacc, 28),

…وَأَطْعِمُوا الْقَانِعَ وَالْمُعْتَرَّ…

”…Etinden yiyin ve ondan dilenen dilenmeyen fakirlere yedirin….” (Hacc,36) ayetlerini delil göstererek başkalarına kurban etinden yedirmeyi vacip kabul etmişlerdir.

Kurbanlık hayvanın kesim öncesinde sütünden ve yününden yararlanmak hoş görülmemiştir. Yararlanılırsa haram değildir. Yararlandığı kadar bedelinin sadaka olarak fakirlere verilmesi (mecbur olmamakla birlikte) uygundur.

KURBAN KESMENİN VAKTİ: YALNIZ ÜÇÜNCÜ GÜNÜN AKŞAMINA KADAR MIDIR?

Fakihler zamanın genişliği konusunda ihtilaflı oldukları halde, kurban kesmenin eftal vaktinin kurban bayramının birinci gününün öğlen den önce olduğu üzerinde ittifak etmişlerdir. Bu da kurban etlerinden yararlanacakların biran önce yararlanması ve yapılacak iyiliklerin biran önce yapılması içindir.

Hanefilere göre: Kurban kesme vakti kurbanın birinci günü tan yerinin ağarması ile girer, üçüncü günü güneşin batmasına kadar devam eder.

İnsanlar bayram gününün tayınında yanılsalar ve namaz kılıp kurbanlarını kestikten sonra o günün arefe olduğunu anlasalar(hacda vakfede olduğu gibi) kıldıkları namaz ve kestikleri kurban sahihtir. Geceleri kurban kesmeyi caiz görmeyenler veya mekruh görenler karanlığın yol açacağı muhtemel tehlike, hata ve zorlukları göz önünde bulundurmuş olmalarındandır. Bu sakıncaların olmadığı zaman ve yerlerde gece kurban kesmenin hiçbir mahsuru yoktur. Malikiler ile Hanbeliler, kurban kesme günleri hususunda Hanefiler gibi düşünmektedirler.

Şafiilere göre: Kurban kesme vakti kurban bayramının birinci günü güneşin doğuşu ile başlar bayramın dördüncü günü akşamına kadar devam eder, yani toplam dört gündür. Böyle olunca şu hüküm ortaya çıkar: Hanefi, Maliki veya Hanbeli mezheplerinden birine mensup olan bir kişi çeşitli nedenlerle bayramın üçüncü günü akşamına kadar kurbanını kesememiş ise dördüncü günü kesmesi caizdir, geçerlidir. Hiçbir kişi kurbanın dördüncü günü kurban kesilemez vaya caiz değildir diyemez, diyenler İslamı doğru dürüst anlamayanlardır. Onlara kulak vermeyin.

KESİM VE SONRASI DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR:

Müslüman barış adamı olmak zorundadır. Bu barış ve sükun bütün canlılara uygulanmalıdır. İstisnai durum bile olsa kötü niyetli bir takım insanların sanki bütün kurban kesimleri vurarak, yaralayarak, yaralanıp kovalayarak yapılıyormuş gibi takdim etmelerine ve dışarıya karşı bizleri böyle göstermelerine fırsat verilmemelidir. Kesime götürürken ite kaka, döverek, söverek götürmek Müslümanlık bir yana insanlığa yakışmaz. Kesim sonunda çevre temizliğinin iyice yapılması gerekmektedir. Kurbana ve insanlara saygının gereği budur. Kurban kesme ecrini, çevre kirliliği meydana getirerek ve müslümanların imajını olumsuz etkilemek suretiyle azaltmamak gerekir.

Kurban etini müslüman olanla olmayan, namaz kılanla kılmayan ayrımı yapmadan taksim edin ki müslüman olmayan İslamın güzelliklerinin farkına varsın.

Yıllardır devam eden kurban derilerine el koyma ayıbı bu yıl hükümetin aldığı isabetli kararla sona ermiştir.

Hayvanın parasını veren ben, kesen ben, kalkacak hiç ilgisi olmayanlar kurbanımın derisini zorla elimden alacak, olacak şey değil.

Bunları geçmiş yıllarda da yazılarımda anlatmıştım.

Hamd olsun bu haksızlık ve zulüm bu yıl sona erdirilmiştir.

Çok önemli olan bu konuda halkın hissiyatına tercüman olan ve bu zulmü sona erdirecek kararı alan iktidarı kutluyorum.

Bayramı doya doya yaşayın, ziyaret yapmayı, mesaj çekmeyi unutmayın. Bayramınız kutlu olsun. Her gününüz bayram olsun sayın okuyucularım.Hasan Karagüzel/ 21 Tem.2020

(İ.Y.13.9.2014