Başkan Çırıka açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

Sanat Emekçileri Dikkat !…Neden mi?

"1)Müzik, sinema ve tiyatro sanatçılarının çok büyük bir çoğunluğu yıllardır ilgili tüm kurum ve kuruluşlar nezdinde yapılan girişimlere karşın kayıt dışı (sigortasız) çalıştırılmaktadırlar.

2)Bunun doğal sonucu olarak başta sosyal güvenlik, işsizlik sigortası ve kısmi çalışma ödeneği gibi temel yasal haklarından yoksun kalmaktadırlar.

3)Covid19 salgının başlamasıyla ülkemizde başta müzikli eğlence yerleri ile, düğün salonları, konserler, diğer müzikli etkinlikleri yasaklanmış ve bu şekilde müzik ve müzisyenler adeta salgının temel sorumluları arasında gösterilmiştir.

4)Devlet toplum sağlığını korumak amacıyla bu yasaklamaları uygun görürmüş ise, kendisi de müzik çalışanlarının temel yaşam ihtiyaçlarını gidermekle yükümlü olmalıdır.

5)Ancak ilgili meslek kuruluşları başta Cumhurbaşkanlığı makamı olmak üzere; Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler, Kültür ve Turizm, Hazine ve Maliye Bakanlıkları ile (SGK) Sosyal Güvenlik Kurumu, Türkiye İş Kurumu ve ilgili diğer kurum ve kuruluşlar nezdinde yapılan girişimler sonuçsuz kalmış anılan sanatçılara gerekli destek sağlanmamıştır.

Örnek bir anlatımla sanatçılar konusunda adeta “saldım çayıra mevlam kayıra” uygulaması sergilenmiştir.

Aşağıdaki açıklamam siyasilerimiz ile ilgili ve yetkililerimizin sanat ve sanatçıya bakış açılarını göstermekte olup, tek başına bu örnek dahi sanatçılarımızın devletten hiçbir beklentiye girmemelerini somut olarak göstermektedir.

(UNESCO) Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu, 27 Ekim 1980 tarihinde üye devletlerin katılımıyla ve ülkemizin de taraf olduğu “Sanatçının Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı” alır.

Unesco’nun söz konusu kararında, özetle, kültür ve sanat emekçilerinin çalışma, sosyal güvenlik, vergilendirme, sanat yapma özgürlüğü, seyahat özgürlüğü sağlanması gibi bir çok konuda sanatçılara ve ailelerine önemli haklar tanınması öngörülmüştür.

İlginçtir ki, 12 Eylül 1980 döneminin darbeci askeri yönetimi, Unesco Kararı doğrultusunda önceki Anayasalarımızda yer almayan “Sanatın ve Sanatçının Korunması” başlıklı düzenlemeye 64.madde olarak 1982 Anayasası’nda yer verir.

Sanatçılar lehine yapılan bu düzenlemelerin sanata ve sanatçılarımıza ne gibi katkılar sağladığı ayrıca bir değerlendirme konusu olmakla birlikte, bu paylaşımda “Neden mi ?” sorumun yanıtını vermeye çalışacağım.

TBMM’ inde temsil edilen iktidar ,muhalefet ,sivil demokrat (!) partilerimizin katılımıyla 2011 yılında yapılan anayasa değişikliği çalışmaları sürecinde, kabul edilen ilk 80 madde arasında, sanatın ve sanatçının korunmasına ilişkin 64.maddeye yer verilmemiş ve ele geçen ilk fırsatta bu madde Anayasadan çıkarılmak istenmiştir.

Komisyon anayasa değişiklik teklifinin sonraki maddelerinde oluşan uyuşmazlıklar nedeniyle çalışmasını tamamlayamamış ve anayasa değişikliği çalışmaları sonuçlandırılamamıştır.

Şayet değişiklik gerçekleşseydi, bugün Anayasada “Sanatın ve Sanatçının Korunması” maddesi yer almayacaktı.

Sık sık sanat ve sanatçıya övgüler düzen nasıl sanatçı olunması gerektiği konusunda sanatçılarımıza akıl veren, yol gösteren siyasilerimizin, gerçek amaçlarının sanat ve sanatçıya katkı sağlamak değil, sade ve sadece onları kendi siyasi çıkarları doğrultusunda kullanmak olduğunu düşünmek istemiyorum (!)"

25.09.2020

Mehmet ÇIRIKA

(Müzik-Sen)