Sel bölgesinden kahreden haberler gelmeye devam ediyor. 3 ilde toplam can kaybı sayısı 57’ye yükseldi. Selde şimdiye kadar Kastamonu'da 48, Sinop'ta 8 ve Bartın'da da 1 kişi hayatını kaybetti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kastamonu’da son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu. Kayıp ihbarlarına değinen Soylu, şu ifadeleri kullandı;

“BUGÜNE GÖRDÜĞÜM EN AĞIR TABLODUR”

*Kastamonu'nun Bozkurt ve diğer ilçeleri, Sinop, Bartın'da meydana gelen sel felaketi sonrasında Cumhurbaşkanımızın talimatı ile çalışmalarımıza devam ediyoruz. Karşı karşıya kaldığımız sel felaketi, mevsim normalleri, görülmeyen bir yoğunlukta yaşandı.

*Biz çok tartışılan, hatırlarsınız Artvin'e gittiğimizde, orada da gündeme getirilen HES'in biraz üzerinde ağaçların kökleri ile beraber yağmurun şiddeti sebebi ile kopartılıp, dağın tepesinde büyük bir çıplaklık açıldığın gördük. Normal olmayan bir manzara ile karşılaştık. Kastamonu Bozkurt ile ilgili söyleyebilirim, Sinop Ayancık ve selin vurduğu köyleri de ziyaret ettik. Orada da aynı tablo var. Yaşadığımız sel bugüne kadar gördüğüm en ağır tablodur. Sadece Bozkurttaki tablo, 5 değerinin üzerindedir.

*Esnaf açısından, kayıplarımız açısından ağır bir tablo var, altyapı açısından ve insan kaybı açısından ağır bir tablo var. Burada zannediyorum uzun erimli ve hummalı bir çalışma gerçekleştireceğiz.

“BİZİ ÜZMEKTEDİR”

*Şunu ifade etmem gerekir, vatandaşlarımızın bilmesi gerekir; Biz Arhavi'den geldik, Muğla ve Antalya'dan geldik. Bundan önce Elazığ vardı. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ve yönetiminde afet sonrası vatandaşımıza karşı en ufak bir mahcubiyet yaşamadık. Kimse ‘nerede bu devlet?' demedi.

*Devlet tüm kurumları ile tablo ne kadar ağır olursa olsun, büyük bir çaba ortaya koymaktadır, koymaya da devam edecektir. Üzüldüğümüz noktalar var. Bu ülke hepimizin, bu millet hepimizin. Burada insanların yaralarını sarmak için çaba sarf ederken, ‘nasıl bir dedikodu oluşturayım, buna nasıl zarar vereyim' düşüncesi içinde olanlar var.

*Biz işimize bakıyoruz. Cevap vermeye kendimizi sevk edersek işimizden alı koyulacağımız bir endişe içimizde var. Ama sahada gördüğümüz sahada tablo bizi üzmektedir.

“YOK ÖYLE ÜÇ KURUŞA BEŞ KÖFTE”

Sel bölgesindeki hummalı çalışmalara değinen Soylu, “Bin jandarma, binin üzerinde AFAD personeliyle, bini aşkın kamyon, vidanjör ve bütün temizlik yapacak araçlar ile birlikte gıda dağıtılıyor, elektriğini veremediğimiz köylere enerji vermek için helikopter ile jeneratör gönderiyoruz. Sadece helikopterle dün ve bugün 20 ton gıda dağıttık. Cenazelerden insanların nakillerine karşı her şeyi gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Vatandaşımızın bütün sorunlarına cevap vermeye çalışıyoruz. Hasar ve zarar tesitleri yapılıyor ve vatandaşlarımızın morali ayakta tutulmaya çalışıyor. Bu travma öyle kolay değil, birinci kattan dördüncü kata kaçanlar, saatlerce çatılarda kalanlar, çatılardan alınanlar, çatılardan alınırken ‘ben ne yapacağım?' diye düşünenler çocukları ile başka yerde olanlar var. Biz hepsini yaşadık. Ankara'da durup siyaset yapacaksınız, buraya gelip tezvirat yapacaksınız. Yok öyle üç kuruşa beş köfte. Siyaseti gidin başka yerde yapın. Buranın insanı üzerinden siyaset yapmak ayıptır, insanlık dışıdır. Buranın üzerinden siyaset yapmak şeytanla işbirliğidir. Ayıptır. Bırakın bizi çalışalım”

“DOĞRU SÖYLEMEZSEK BİZ BEDELİNİ ÖDEMEYE HAZIRIZ”

“‘Hep sağduyu davet ediyorum ama anlamıyorlar' diyen Bakan Süleyman Soylu, “ ‘HES patlamış' diyorlar, gidin görün. Sizin elinizde böyle bir bilgi olsa bugüne kadar durur muydunuz? Bu borulu bir HES, barajlı bir HES değil ki nasıl patlasın. Milletin kafasını karıştıracaklar, ‘bu sizin yüzünüzde oldu, bu şöyle oldu, böyle oldu' diyecekler ve bir siyaset üretecekler. Bu yalan makinalarına milletimizin itibar etmemesini bu ülkenin evladı olarak söylüyorum. Bir yalan daha. Koskoca adamlar bunlar. Üzülüyorum. ‘500 kişi-100 kişi öldü' deniliyor, Kimden duydun? ‘oradan biri söyledi' diyorlar. Bir kişinin kaynak vermeden ‘500 kişi-100 kişi öldü' bilgisini vermesi kadar büyük bir sorumsuzluk var mı? Sonra biz söyleyince kötü oluyoruz. Bizim işimiz vatandaşı doğru bilgilendirmek. Doğru söylemezsek biz bedelini ödemeye hazırız” ifadelerini kullandı.

“GRİ BAKIŞI BİR UMUDA, BİR GELECEĞE DÖNDÜRMEK BİZİM GÖREVİMİZ”

Vatandaşlar için çalıştıklarını kaydeden Soylu, “Çünkü sorumluluk mevkiinde insanlarız. Ama siyaset yapan insanlar, tencerenin arkasını çalmak isteyenler, batıdakiler, sosyal medyadakiler durmuyorlar zaten. Ama burada işini yapmaya çalışanların ve vatandaşların gözündeki gri bakışı bir umuda, bir geleceğe döndürmek bizim görevimiz. Bu çocuklar okuyacak. 1 yaşındaki, 3 yaşındaki çocuklar bu tramvayı yaşadı. Belki ömürlerinde yağmurdan korkacaklar. ‘Hükümete kara çalayım da ne çalarsam çalayım' düşüncesi olmaz” dedi.

“15'NİN KİMLİĞİ HENÜZ BELLİ DEĞİL”

Kastamonu, Sinop ve Bartın'da yaşanan sel felaketlerinde toplam 58 kişinin hayatını kaybettiğini vurgulayan Bakan Soylu, şöyle konuştu:

“Kastamonu'da 48, Sinop'ta 9, Bartın'da da 1 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden 58 vatandaşımızın 15'nin kimliği henüz belli değil. Kimliklendirme çalışması yapılıyor. Bakanlığımız Adli Tıp Kurumu bu konuda çalışmaları gerçekleştiriyor. Bizim 112 sistemimiz var, koordinasyon merkezi kurduk, istihbaratımızla bunları çalıştırıyoruz. Koordinasyon merkezimizde 26 grup çalışıyor. Elektriğinden suyuna kadar, beslenmesinden çadırına kadar her birini koordine ettiğimiz bir organizasyon şemamız var. Biz bunu devam ettiriyoruz”.”

“77 KAYIP VAR”

Kayıp rakamlarını da açıklayan Süleyman Soylu, “Kayıplar 143 civarında. Daha sonra kayıplar arttı, bizim ulaştıklarımız oldu, yaşadıklarını gördüğümüz oldu. Bugün kayıp diye arıyoruz, cenaze var ama eşi yaşıyor. Bunları da düşerek 62 burada kayıp ihbarı, yaklaşık 14-15'te Sinop'ta kayıp ihbarı var. ‘Bu 77'nin hepsi kayıptır' diye bir şey söylemiyoruz. Bunlar kayıp ihbarı ve bunların üzerinden yürüyoruz. Bütün bölgede 58 kaybımız var”

Bu ülkenin vatandaşı olarak, bazı konulara üzüldüğünü anlatan Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:
*Ben, ‘acaba aynı okullarda mı okuduk? Aynı vatan sevgisini mi aldık? Acaba aynı sağduyu ile mi yetiştirildik?' diye düşünüyorum. Bence muhalefet bu olmaması gerekiyor. Burada il, ilçe başkanları açıklama yapıyorlar. Siyaset böyle olmaz, biz de bu görevleri yaptık.

*Ayağınıza fırsat geldi, ‘nasıl olsa kameralar buraya dönük, söylediğimiz söz Türkiye gündemine taşınacaksa ben bu sözü söyleyeyim' Bu memlekette Cumhurbaşkanımızın talimatı ile Muğla'daki tüm hasarları ödeyerek geldik. Muğla daha 14 gün önce oldu. Tarım hasarları, incelemesi devam ediyor ama ev eşyasından tutun ticaret, araç hasarına kadar ödeyerek geldik.

*Bu akşam arkadaşlarımız teyit ettiler. Antalya'da da bu hasarların büyük bir kısmı ödendi. Vatandaşlarımızın en çok ihtiyaç duyduğu anda ödendi. Şimdi, bunu biz Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın kaynak ve destekleri, AFAD'ın kaynakları, Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın kaynakları ile bir araya getiriyoruz. ‘Selde araç hasarı 10 yıl önce, 15 yıl önce ödendi' diye bir şey yoktur.

“ŞU ANA KADAR, 47 MİLYON 600 BİN LİRA YARDIM YAPILDI”

*Zaten milletimiz yeteri kadar üzüldü. Biraz empati kurun. Bunu bilen vatandaşlarımız, ‘siz bir yardım kampanyası başlatın' dediler. Ben 31 gündür Ankara'nın dışındayım. Diğer bakan arkadaşlarımda öyle. İki günden beri AFAD merkezine ‘biz nasıl yardımda bulunuruz?' diye talepte bulundular. Biz bütün bunlarla alakalı Cumhurbaşkanımızın AFAD'a verdiği onayla birlikte, bir çalışmaya başladık.

*Yarın itibari ile kampanyamızı başlatacağız. Şu ana kadar, 47 milyon 600 bin lira yardım yapıldı. 60 milyon da taahhüt var. Pazartesi günü itibari ile zannediyorum onlar da yatıracaklar. Biz devlet olarak yaraları sarıyoruz ama vatandaşlarımız gönüllü şekilde katkı sağlamak istiyorlar, ‘biz de bu işin içinde olmak istiyoruz' diyorlar. Aynısı Arhavi'de, Rize'de de oldu, yardımcı oldular. ‘Bize bir hesap açın, yardımcı olmak istiyoruz' dediler.

*Biz bu şekilde vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin büyük bir kısmını karşılamaya çalışıyoruz. Elimizdeki bütün imkanları kullanmaya çalışıyoruz. Vatandaşlarımız da mesaj atabilirler. İkinci el eşya ne olursunuz göndermeyiz. Biz bunun birincisini alabilme kabiliyetine sahibiz. Onu da istismar etmek istiyorlar.

“50 BİN LİRAYA KADAR KİRA VE EŞYA YARDIMI VERECEĞİZ”

Yapılacak yardımlarla ilgili konuşan Soylu, “Evini tahliye ettiğimiz tüm vatandaşlara, hasar olsun olmasın 3 bin lira vereceğiz. Evinde hasar olan vatandaşlara, Cumhurbaşkanımız da belirtmişti, 50 bin liraya kadar kira ve eşya yardımı vereceğiz. Herhangi bir tespit yapmadan yarın 10 bin lira ile başlayacağız.

Hasar ve zarar tespit çalışmaları ile esnaflarımız, araçlarımız, tarım hasarlarının hepsi yapılıyor. Bütün vatandaşlarımızın mağduriyetlerini en üst seviyede gidermek için elimizden geleni yapacağız. ‘Ankara Büyükşehir Belediyesini sokmadılar' diyorlar.

Biz böyle bir ayrım yapmıyoruz. Sel de de yapmadık, yangında da yapmadık. Ama tezviratı çok iyi beceriyorlar ki başka bir şey becermiyorlar. Burada bütün kardeşlerimizle beraber çalışıyoruz. Bu duyguyu yaşamıyorlar. İnsan kurtarmanın sorumluluğunu, yardım etmenin sorumluluğunu yaşamıyorlar.

Böyle bir sorumluluk içinde değiller. Hepimize maddi olarak bakıyorlar, bütün olaylara ‘biz buradan nasıl bir siyasi rant elde edebiliriz' diye bakıyorlar. Bizi öldürün ama bu milleti öldürmeyin. Bir kere pozitif bir siyaset anlayışı içinde olun” ifadelerine yer verdi.

“KÖY YOLLARININ YARIN AKŞAM İTİBARİYLE YÜZDE 90'NUNU BİTİRMİŞ OLURUZ”

Köy yollarının yapılması için büyük bir çaba sar edildiğini ifade eden Bakan Soylu, “Köy yollarının yarın akşam itibariyle yüzde 90'nunu bitirmiş oluruz. Sayın bakanlarımızla, arkadaşlarımızla oturduk. Buraya 7 vali arkadaşımızı çektik. Sivas, Kütahya, Afyon, Çorum, Kırıkkale, Tokat valilerimizi çektik ve 'bütün il özel idaremiz ile gelin ve bize 48 saat içinde köy yollarını teslim edin' dedik. Onlar da bütün özverileri ile çalıyorlar”

“TÜRKİYE'Yİ DIŞARIDAN TAHRİK ETTİRMEK İSTEYENLER BUNU YAPTIRIYORLAR”

Son olarak Pendik'teki cem evine saldırı ile ilgili açıklamalarda bulunan Soylu,

*Ben 5 yıldır İçişleri Bakanlığı yapıyorum. Burnum koku almasını biliyor. Nasıl ekonomik olarak bizi sıkıştırmak isteyenler Türkiye'nin üzerine oyun kurmak istemişler ise batının ve başka yerlerin bir takım istihbarat örgütleri ciddi bir provokasyon içindedir. Buradan milletimize seslenmek istiyorum. Bakın, bugün Pendik'te bir cem evi ile ilgili hiçbirimizin tasvip etmeyeceği saldırı söz konusu oldu.

*Bu saldırıları ilk kez görüyor değilim. Bunların faillerinin ya ikisi ya üçü bulunmamıştır. Bunların failleri bulunmuştur. Türkiye'de bir Sünni-Alevi meselesi var mı? Bunu söyleyen çarpılır. Ama bir mesele var, ‘hangi fay hattını tetikleriz, Kürt-Türk meselesini tetikleriz, Türkiye'ye gelen sığınan insanlarla milletimiz arasında bir nifak tohumu sağlayabiliriz' her daim, bu bir istihbarat çalışmasıdır. Bugünkü olaylarda failler de hemen yakalandı. İstanbul Valiliğimiz, emniyetimiz hemen yakalandı. Benimde az çok tecrübem var.

*Bu saldırganların Sünni, Alevi olması önemli mi? Bence önemli değil. Türkiye'yi dışarıdan tahrik ettirmek isteyenler bunu yaptırıyorlar. Kimlere yaptırıyorlar, ellerindeki elemanlara yaptırıyorlar. Kim yapıyorsa cezasını çekmelidir. Bu hem bir ahlaksızlık ve suçtur.

*Bugünküler, yapanlar alevi. Biz aynısını Tunceli'de yaşadık. Niye bunu yaptın dediğimizde, ‘Ben Almanya'ya irtica etmek istiyordum. Bir siyasi sığınma talebi için bunu yaptım' diyor. Biz bunlarla çok karşılaşıyoruz. B,r Sünni de gelip bunu yapabilir.

*Hangi vakıfların kimlere para verip, Türkiye'nin nasıl içini karıştırmak istiyorlar bunları hepsini biliyoruz. Devletimize, milletimize güveniyoruz. Ankara'da Altındağ'da Suriyeli de olsa Afrikalı da olsa, birinin birini katletmesini kabul etmemiz mümkün mü? Biz Türkrüz, Müslümanız.

*Etnik köken üzerinden bir katliamı başka noktaya çekmek bize yakışır mı? Sayın Kılıçdaroğlu'nun tuzu kuru. Srebrenitsa'yı biz coğrafyamızda yaşamadık mı? İnsanları katletmediler mi? Irkçılık batının karakteridir ve bu coğrafyaya ihale edilmeye çalışılmaktadır. Biz bunu kabul etmiyoruz. Kim ortaya koyarsa koysun, biz bunu reddediyoruz. Toplandın, gittin, Suriyelilerin mahallesini bastın, eline ne geçti. Sen devlet misin? Biz Mevlana, Yunus'un çocuklarıyız.