Etkinliğin açılışında konuşan Edirne Valisi Ekrem Canalp, Türkiye'de yaşayanların önemli bir bölümünün Balkan coğrafyasından göçerek gelenler olduğunu söyledi. Bu insanların 600 yıl önce de aynı şekilde Anadolu coğrafyasından Balkanlar'a göçtüğünü belirten Canalp, "Anadolu, Rumeli ve Balkanlar, aslında aynı bütünün bir parçaları. Coğrafi olarak da insani olarak da aynı bütünün parçaları. İnsan olarak bütünlüğü sağlayan şey bizim millet olma şuurumuz, bizi bir araya getiren, bizi bizi yapan müşterek değerlerdir. Aslında bizi biz yapan şey bin yılların mirasıdır." diye konuştu.

Canalp, soydaşlarla kurulan diyaloğun, bin yılların ve ayrı coğrafyaların araya hiçbir mesafe koyamadığını net bir şekilde gösterdiğini dile getirerek, "Kesintisiz çok rahat bir diyalog kuruyor olabilmemiz bize şunu gösteriyor ki biz millet olarak nerede yaşıyorsak yaşayalım özümüzü muhafaza edebildiğimiz sürece varlığımızı devam ettireceğiz." dedi.

BRTK Genel Başkanı Mutlu, burada yaptığı konuşmada, Balkanlarda yaşayan soydaşların sorunlarını dile getirdiklerini belirterek "Balkan ülkelerinde en büyük sorun, ana dil sorunudur. Birçok ülkede Türkçe okunmadığı, okutulmadığı ya da gelişigüzel okutulduğu sorunları ön planda." dedi. Makedonya, Yunanistan ve Bulgaristan'daki okullarda Türkçe eğitimiyle ilgili kitap ve müfredat problemi yaşandığının altını çizen Mutlu, şöyle devam etti:"Balkanlardaki insanlarımız öncelikle Türkçeyi, ana dilini iyi bilmesi gerekiyor. Türkçeyi iyi bilen Bulgarca ve İngilizceyi de iyi öğrenebiliyor. O yüzden önceliğimiz ana dilimizdir. Gagauz Yeri'ndekiler de aynı sorundan muzdarip. Yunanistan'dan gelen arkadaşımız, Yunanistan'da birçok Türk okulunun kapandığını, 500 Türk okulundan 123'nün kaldığını ve bu sayının yeterli olmadığını dile getirdi."

Mutlu, Balkan ülkelerinde ekonomik sıkıntıların yaşandığını, yeni yatırımlarla buradan Avrupa'ya göçün önüne geçilebileceğini dile getirdi. Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği Başkanı Aydın Ahmet de Yunanistan'ın Türkiye'deki üniversitelerin eğitim fakültelerinden mezun olan gençlere okullarda çalışma izni vermediğini anlattı.

Eğitimin anaokulunda başladığını vurgulayan Ahmet, şunları kaydetti: "Azınlık anaokullarımız bugün itibarıyla mevcut değil. 2006 yılına kadar Yunanistan'da anaokulu kavramı yoktu, 2006'da yasalaştı ve hayata geçti. Ama bu anaokulu azınlık için 2012'de başladı. 2012'de bu süreçte ilkokullarımızda olduğu gibi iki dilli, Türkçenin ve Yunancanın eşit olarak kullanılabileceği anaokulları talebimiz var. Bu talebimize Yunanistan'dan olumlu yanıt alamadık."

Edirne Balkan Türkleri Federasyonu Genel Başkanı Erhan Pekkan ise buluşmanın amacının, Balkan ülkelerinde ana dili Türkçe olan topluluklar tarafından kurulan sivil toplum kuruluşları arasındaki iş birliğini artırmak ve ortak projelerle kaynaşmalarını sağlamak olduğunu belirtti. Konuşmaların ardından Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu Genel Başkanı Mutlu, Vali Canalp'e şilt takdim etti. Buluşmaya katılan derneklere de katılım belgesi verildi. Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Kosova ve Gagauz Özerk Yeri ile yurt içindeki sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı buluşma sonrasında hazırlanan sonuç raporu açıklandı. İşte orapor

BALKAN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI EDİRNE BULUŞMASI

ÇALIŞTAYI SONUÇ BİLDİRİSİ (21-22 ŞUBAT 2020)

Balkan Rumeli Türkleri Konfederasyonu ve Edirne Valiliği desteği ile Balkanlar'da faaliyet gösteren Sivil Toplum Kuruluşları bir araya gelmiştir. Balkan ülkelerinden gelen Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri ile yapılan Çalıştay sonucunda aşağıdaki konular görüşülmüş olup ortaya çıkan sonuç bildirgesi aşağıda belirtilmiştir.

1. Balkanlar'da yaşayan Türklerin anadil olarak Türkçe'nin korunması ve yaşatılması için temel bir stratejinin tespit edilmesi ve bunlarla ilgili olarak Konfederasyonumuz bünyesinde projelerin gerçekleştirilmesi hususu katılımcı sivil toplum örgütlerince benimsenmiştir.

2. Balkanlar'dan davetli olan sivil toplum örgütlerinin Türkçe'nin durumuyla ilgili belirttiği hususlar Balkanlar'da anadili olarak Türkçe'ye dair acil eylemlerde bulunulmasını gerektirmektedir.

3. Bulgaristan'da Türkçe'nin okullarda anadil eğitimi ile ilgili olarak 2020 yılı itibarıyla, vahim bir noktaya ulaştığı görülmektedir. Anadil olarak Türkçe ders alan öğrenci sayısı olarak 5.000 seviyesine düşmüş olması Bulgaristan Türklerinin geleceğine dair olumsuz bir durum işaret etmektedir. Türkçe ile ilgili etkinliklerin arttırılması, Türkçe öğretmenlere yönelik hizmet içi eğitim programlarının düzenlenmesi ve öğrencilere yönelik projelerin yapılması öncelik arz etmektedir. Batı Trakya (Yunanistan)'da azınlık okullarından Yunan okullarına yönelik ortaya çıkan gönüllü olmayan ama zaruri hale gelmeye başlayan geçişin öntenmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, Batı Trakya'da azınlık okullarında görev yapan öğretmenlerin Türkiye'de hizmet içi eğitim almalarına müsaade edilmesi gerekmekte olup, Türkiye'deki üniversitelerden mezun olmuş azınlık öğretmenlerine Türk azınlık okullarında görev yapma hakkı tanınmalıdır. Batı Trakya Türk azınlığının 10 yılı aşkın süredir talep ettiği iki dilli eğitim (Türkçe-Yunanca) verecek anaokullarının açılmasına müsaade edilmesi önemli bir konudur. 

4. Müslüman Türk azınlığın "Türk" kimliğinin resmi makamlarca tanınması ve etnik kimliğinin inkâr edilmemesi olmazsa olmaz bir zarurettir.

5. Kuzey Makedonya’da okullarda kullanılan ders kitaplarındaki Türklerle ilgili olumsuz ifadelerin çıkarılması öncelik arz etmektedir. Bununla birlikte, Türkçe neşriyatın arttırılması için ortaya çıkan talep doğrultusunda çalışmaların artırılması zaruri olmaktadır.

6. Kosova'da 2001 yılından itibaren Türkçe'nin statüsündeki meydana gelen olumsuzluk kronikleşmiş ve Türkçe, yerel yönetimler düzeyinde kullanılabilir bir dil haline gelmiştir. Türkçe'nin tekrar ulusal düzeyde kullanım sahasına sahip olması gerekmektedir.

7. Romanya'da anadilde eğitimle ilgili olarak yasal anlamda herhangi bir sorun görünmese de özellikle tarih ders kitaplarında bulunan Türklerle ilgili olumsuz ifadelerin kaldırılması gerekir.

8.Mevcut eğitim kurumlarının soydaşlarımızın yaşadığı bölgelere yaygınlaştırılması bir diğer öncelik alanıdır. Gagavuz aileler arasında anadil Gagavuzca'nın (Tükçe) yaygınlaştırılması için desteklenmesi önemlidir. Bu anlamda, Gagavuzca'nın (Türkçe) özellikle çocuklar arasında öğretimi konusunda gerekli çalışmaların yapılması gerekir.