Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)’da düzenlenen protokol imza törenine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bakan yardımcısı İsmail Çataklı, AFAD Başkanı Hamza Taşdelen, TZOB Genel Sekreteri ve bakanlık bürokratları katıldı.

Soylu, törende yaptığı konuşmada Türkiye’nin bir afet bölgesi olduğunu, bir taraftan deprem, sel, çığ düşmesi, kaya düşmesi, hortum ve en nihayetinde bir yılı aşkın koronavirüs dahil olmak üzere bir çok meseleyle uğraştıklarını belirterek, şunları söyledi:

“2019-2020 arasında depremin sayısal artışı yüzde 43’tür. Hakikaten riskimizin de çok yükseldiği bir zaman dilimini yaşıyoruz. Ben öncelikle TZOB’a teşekkür etmek istiyorum. Gerek şahsınız gerek Türkiye’de bütün ziraat odalarınız, tüm ziraat odası başkanlarınız hem vatandaşımızla birlikte oldunuz, çiftçilerimizin yaralarının sarılmasına da önemli bir gayret ortaya koydunuz.

Ama sadece çiftçimiz değil, tüm Türkiye’deki vatandaşlarımızın, depremzedelerimizin afetzedelerimizin sıkıntılarına dertlerine deva olabilmek için çare olabilmek elimizi taşın altına koyduk.

99 depremi bu ülke için bir milat olmuştur. Devletimiz, sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hükümetimiz gerek AFAD kurumu olsun gerek kentsel dönüşüm olsun, gerek afet sonrası iyileştirme çalışmaları, yapılan evler, deprem konutları, AFAD konutları olsun bu konuda vatandaşımızı yalnız bırakmadık.

Başkanım benden çok daha iyi biliyorsunuz. Hem tecrübeniz ve bilginiz hem yaşanmışlıklarınız çerçevesinde karşı karşıya kaldığımız tek cümle şuydu: “Nerede bu devlet?” Bu bir çaresizliğin aslında işaretiydi. Şimdi yaşadığımız Van depreminden itibaren yaşadığımız tüm depremlerde biz bu cümleyi bir daha duymadık. Mesleki kuruluşlar, milletimiz, vatandaşlarımız, STK’larımız topyekün bu yaraların sarılması için hem sistematik bir yapıyı ortaya koyuyorlar, hem de büyük bir dayanışmanın örneğini veriyorlar.

Birlikte bu protokolü imzalayacağımız 2021 yılını ‘Afet Eğitim Yılı’ ilan ettik. 51 milyon vatandaşımıza inşallah ulaşacağız. Şu ana kadar 3 milyon 691 bin 457 vatandaşımıza yılbaşından bu yana yüz yüze afet eğitimi verdik. Bu önemli bir rakam.

81 ilimizde il risk azaltma planları yapıyoruz. Önceliklerimizi oraya koyuyoruz. Deprem anında neler yapabiliriz. Bunu deprem öncesi çözmemiz lazım. Afet eğitim yılının da en temel dayanağı burasıdır. Telefonlarımıza pratik uygulama geliştirdik. AFAD uygulaması geliştirdik. Deprem öncesi bize aynı zamanda bir eğitim verecek. Deprem olduğu an toplanma alanına navigasyonla götürecek. Daha birçok imkân var.”

“Tarım sektörü pandemi döneminde çok önemli görevler üstlendi”
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, konuşmasında, Pandemi sürecinde üreticilerimizin Cumartesi, Pazar, 65 yaş üstü ve 25 yaş altı yasaklarını kaldırma yönünde üretimde kalabilmeleri için verdiği destekten dolayı Bakan Soylu’ya teşekkür etti. Bayraktar şunları söyledi:

“Tarım sektörü çok önemli bir sektör. Sektör pandemi döneminde çok önemli görevler üstlendi. İnsanlarımız karantinadayken, onların gıda güvencesini sağlayamasaydık bu ülke daha büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalabilirdi. Yani onların tarlada kalması, üretmesi gerekirdi.

Çiftçilerimiz üretti. Bu ülkede yaşayan insanların gıda güvencesini sağladı. Bir de önemli bir şey daha yaptı. 2020 çeyrek büyüme rakamlarına baktığımızda tek büyüyen sektörün tarım sektörü olduğunu görüyoruz. Böylece makro ekonomiye de katkı sağlamış olduk. Bu manada İçişleri Bakanı’mıza bir kez daha teşekkür ediyorum.”

“Afet eğitimi bizim için çok önemli”
İmzalayacağımız eğitim protokolünü 4,5 milyonun üzerindeki çiftçi üyemiz, Türkiye’nin her tarafında faaliyette bulunan, çiftçilerimize hizmet veren 763 ziraat odamız ve 3 binin üzerinde personelimiz ve eğitmenimiz adına imzalamaktan da büyük bir gurur duyuyoruz. Bu protokol çok önemli. Bunu afetlerden de görüyoruz. Teknoloji ilerlemiş olabilir, her türlü teknolojiyi kullanmış, alet ve ekipmanlar olabilir, yetişmiş insan gücüne sahip olabilirsiniz, kurum ve kuruluşlar çok sayıda afetlere hazır olabilir. Ama siz topluma bilgi ulaştıramamışsanız, afet konusunda bilgi eksikliği varsa, toplumu bilgilendirmemişseniz, ne yaparsanız yapın, hedefe ulaşamamışsınız demektir. Yani bilgi ile toplumu bir şekilde buluşturmanız gerekmektedir.

Bunu 1999 depreminde hatta İzmir depremin de de gördük. İnsanlar bir anda araçlarına biniyor, trafiği tıkadılar. Müdahale ekipleri müdahale edemedi. Telefonlara herkes bir anda yüklendi, telefonlar kilitlendi. Dolayısıyla bu noktada insanımızın gerçekten eğitime ihtiyacı var. Bunu kabul etmemiz lazım yani depremi deprem bilincini bir şekilde yerleştirmemiz lazım. Bu protokoller, bu sorunun çözümünde büyük bir katkı sağlayacaktır.

“Türkiye doğal afet bölgesi”
Türkiye Akdeniz havzasında olduğunu belirten Bayraktar, Türkiye’nin kuraklık yaşadığını ve yaşamaya da devam edeceğini vurguladı. Bayraktar, bu kuraklığın zaman zaman aşırı yağışlar, sel felaketleri, hortum, don ve dolu zararı gibi felaketlere neden olduğunun, ülkemiz insanını da tarım sektörüne ciddi manada zarar verdiğinin ve vermeye de devam edeceğinin altını çizerek, bunun için gerekli tedbirleri almak gerektiğini ifade etti. Bayraktar şöyle devam etti:

“Türkiye deprem kuşağı içindedir ve 2020 deprem açısından pek olumlu geçmedi. Hatta meteorolojik olaylara baktığımızda 2020 yılında 984 meteorolojik olay yaşadık. 2019 yılında bu sayı 924 idi. Bu durum artarak devam ediyor. Olay sayısı 10 yıl önce 400 civarındaydı. Geçen yıl yaşanan deprem sayısı çok fazla. Demek ki bunlara karşı tedbir almamız gerekiyor.”

“Doğal afetlerde, özellikle depremlerde koordinasyon önemli”
1999 depreminde günlerde en büyük eksikliğinin koordinasyon olduğunu bildiren Bayraktar, “O zaman teknoloji gelişmiş değildi, alet ekipman ve gelişmiş insan gücü vardı ama büyük bir koordinasyon eksikliği vardı” dedi. Bayraktar şöyle devam etti:

Elazığ ve Malatya depremleri olunca, Bölge oda başkanlarıyla birlikte Elazığ ve Malatya’yı ziyaret ettik, Elazığ’da halkın arasına girdik, çadırları dolaştık. Şunu gördüm. Kimse ‘Devlet nerede?’ diye sormuyordu. Bu önemliydi. İçişleri bakanımızın orada büyük bir gayreti vardı. Kamu kurumları, ilgili bakanlıklar, meslek kuruluşları ve sivil toplum örgütleri bir bütünlük içerisinde büyük bir koordinasyon içinde çalışıyorlardı. Bu vatandaşa yansımış, vatandaşa dokunmuştu. Koordinasyon herkesin acil ihtiyaçlarını sağlamış. Sonra Malatya’ya geçtik. Malatya’da aynı durumu gördük. Bu manada, İçişleri bakanımıza, diğer kurumlara çok teşekkür ediyoruz.”

“1999 depremini bizzat yaşadım”
Bayraktar,1999 depremini bizzat yaşadığını ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“O akşam babamlarda misafirdik. Evimiz sağlamdı. Dışarıda şöyle bir dolaştığımızda, acı tabloyu gördük. Elektrikler kesik, telefonlar kilitli, jeneratör yok, herkes aracıyla bir yerlere gitmeye çalışıyor. Yani Allah’a sığınmaktan başka ne yapılacak bu durumda.”

TZOB’un afetlerle ilgili faaliyetleri
“Ziraat Odaları ve Birliği olarak depremlerde elimizden geleni yapmaya çalıştık. Allah o günleri göstermesin. Büyük mesafeler aldık ama daha alacağımız mesafeler var. Daha büyük yönetilmesi güç depremlerle karşılaştığımızda, özellikle toplumun bilinçlenmesi konusunda mesafe almamız lazım. Bu manada bu protokoller çerçevesinde bize düşen büyük görevler vardır.

Tarım ve Orman Bakanımız Bekir Pakdemirli Bey’le yaptığımız protokolle, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün tüm bilgilerini 4,5 milyonun üzerindeki üyemizle paylaşıyoruz. Yani meteorolojinin tahminlerini, öngörülerini biz çiftçilerimize SMS olarak gönderiyoruz. Bunun dışında Meteoroloji ile birlikte yüz yüze eğitimler veriyoruz. Buna benzer bir çalışmayı AFAD ile yapabiliriz.

Sayın bakanım böyle bir eğitim programına bizleri dahil etmeniz bizi fevkalade memnun etti. Size ve emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bu protokolün tüm insanlarımıza ve çiftçilerimize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.”