Türkiye İşçi Partisi Sakarya İl Başkanlığının basın açıklaması;

"Selam olsun Türkiye işçi sınıfına,

Bugün 1 Mayıs, bugün işçi sınıfının uluslararası birlik mücadele ve dayanışma günü. 1856 yılında Avustralya taş işçileri yürüyüşünden, 1886’da Chicago’daki kanlarıyla bedel ödeyen işçilerin direnişine, 1963 Kavel Direnişi’nden, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişine, Kanlı 1 Mayıs 1977’den günümüze işçiler mücadele etmeye devam ediyor. Ve bugün de mücadelenin bitmeyeceğini haykırıyorlar.

Biz işçi sınıfını temsil etme iddiasındaki bir parti olarak isterdik ki bu dayanışma ve mücadele gününü sokaklarda, alanlarda kutlayalım, sesimiz kısılıncaya kadar işçilerin taleplerini haykıralım. Ne yazık ki içinden geçtiğimiz günler, yaşadığımız halk sağlığı problemi işçilerin 1 Mayıs’ı sokaklarda coşkuyla kutlayabilmesini olanaksız kılıyor. Ama keşke işçilerin salgın günlerinde yaşadığı tek sorun 1 Mayıs’ı sokakta kutlayamamak olsaydı.

Bugün salgının ülkemizde görüldüğü tarihten itibaren neredeyse iki ay geçti. Yetkililer, televizyonlar insanlara ‘evde kal’ çağrıları yaparken, işçiler riskli koşullarda çalışmaya devam ediyor. Binlerce işçi sokağa çıkma yasaklarında bile özel izinlerle fabrikalarda, atölyelerde çalıştırılıyor. İşçiler işleri ile sağlıkları arasında tercih yapmak zorunda bırakılıyor.

Özellikle marketlerde, kargo şirketlerinde çalışan işçiler virüs tehlikesi altında uzun saatler çalışmaya devam ediyor. İtiraz ettiklerinde ya daha uzak bir şubeye sürülüyor ya da tazminatlarını yakıp işi bırakmak zorunda kalıyorlar.

İşten çıkarmayı yasakladık diyenler yasak adı altında patronlara işçiyi ücretsiz izne çıkarma hakkı veriyor. Ücretsiz izne çıkan işçinin payına düşen ise günde 39 tl. İşçilerin maaşından yıllarca kesilen primlerle oluşmuş işsizlik fonu, en zor zamanlarında işini kaybeden işçi için değil, patronlara teşvik için kullanılıyor.

İktidar sadece patronla işçiyi ayırmakla da kalmıyor. Bugün yaşanan salgına karşı en önde hep birlikte mücadele eden sağlık çalışanları iktidar tarafından ayrımcılığa tabi tutuluyor. Çok daha fazlasını hak ettikleri ek ücretler sağlık personelinin bir kısmına uygun görülürken bir kısmı kapsam dışında bırakılıyor. Aynı ayrımcılık kişisel koruyucu ekipman dağıtılırken de devam ediyor. Alkışlar sağlık emekçilerinin şartlarını iyileştirmiyor, sorunlarını çözmüyor.

Her ne kadar virüs işçi-patron , zengin-fakir ayırmıyor dense de rakamlar öyle söylemiyor. Araştırmalara göre işçilerin Covid-19’a yakalanma oranı normalin 3,2 katı ve salgın işçiler arasında çok daha hızlı yayılıyor. Hal böyle iken iktidar salgını yönetmeye değil algıyı yönetmeye odaklanmış. Vatandaşlar maske bulamamaktan şikayet ederken iktidar başka ülkelere tıbbi malzeme yardımı göndermekle, o ülkelerden ambulans uçakla hasta getirmekle övünüyor.

Ama biliyoruz ki;

Hala, asgari ücretle emekçi yurttaşlarımız geçinememekte ve işçilerin birçoğu asgari ücret bile alamamaktadır.

Hala, birçok işçi fabrikalarda, atölyelerde, tarlaya çalışmaya giderken köy yollarında ölmekte, iş cinayetlerine kurban gitmektedir.

Hala, binlerce çocuk işçi çalıştırılmaktadır.

Hala işçilerin sendikalaşma hakları yasadışı yöntemlerle patronlarca engellenmektedir

Hala, emekliler aldıkları maaşla geçinememekte ve bayram ikramiyeleriyle kandırılmaktadır.

Hala, primleri tamamlanmasına rağmen işçiler emeklilikte yaşa takılmaktadır ve emeklilik hakları gasp edilmektedir.

Ve tüm bunlar salgın bahanesiyle unutturulmaya çalışılmaktadır.

Bu sebeple biz Türkiye İşçi Partisi olarak diyoruz ki;

- Her işsize insanca yaşam ödeneği verilmelidir,

- Salgında işten çıkartmalar gerçekten yasaklanmalıdır,

- İşsizlik fonu işçiler için kullanılmalı, patronlara gasp ettirilmemelidir,

- Sağlık emekçilerinin koşulları iyileştirilmeli, barınma sorunları çözülmeli ve salgınla mücadele dirençlerini kıracak açıklama ve uygulamalara son verilmelidir. Covid-19’a yakalanan sağlık çalışanlara meslek hastalığı tanısı koyulmalı, tazminat süreçleri işletilmelidir.

- Salgın ile ilgili süreç şeffaf yürütülmeli, Türk Tabipler Birliği sürecin yönetim aşamasına dahil edilmeli veriler kamuoyu ile daha detaylı olarak paylaşılmalıdır.

- Market, kargo, fabrika ve atölye işçilerinin şartları iyileştirilmeli, haftalık çalışma saatleri aldıkları risk düşünülerek sınırlandırılmalı, market şirketleri geçirdikleri bu kazançlı günlerde istihdam sağlamaya zorlanmalıdır.

- İşsiz kalanların ve gelir kaybına uğrayanların elektrik, su, doğalgaz, iletişim temel ihtiyaçlarına ilişkin faturaları ile kredi borçları ertelenmelidir.

-Hayati işler, çalışanlar dışında tüm işçiler ücretli izine çıkarılmalıdır.

Biz işçiler, emekçiler, işsizler, yoksullar, gençler, kadınlar olarak,

Biz Türkiye işçi sınıfı olarak,

Haykırdık, haykırıyoruz, haykıracağız:

Bu düzen sömürü ve açlık düzenidir !

Bu düzen işçinin alın teriyle sefahat süren yüzde 1’in düzenidir !

Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin hakim olduğu bir ülkeyi, işçi sınıfımız yaratacaktır !

Yaşasın 1 Mayıs !

Yaşasın İşçilerin Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü !

Yaşamak İçin Sosyalizm !"