Sevgili okurlarım; Bir küçücük balıktı koskoca okyanusta!

Okyanusun her yeri onundu rahat bir şekilde her yere gidebilirdi.

Bir gün kıyıyı merak etti.

Kıyıya haddinden fazla yaklaşmış, sınırı aşmıştı.

Hemen büyük bir dalga kabarıp, onu kıyıya atıverdi.

Çırpındıkça çırpındı küçük balık feryadı figan etti küçük balık.

Canı sökülüyordu bunun farkındaydı.

Tek şansı büyük bir dalganın kıyıyı vurmasıydı.

Çırpınmayı bıraktı, kalan gücünü dalgaya saklıyordu.

Sayılı dakikaları saymaya başlamıştı ki; tam o anda bir gölge belirdi üstünde.

Birisi ellerini ona doğru uzatıyordu.

Çırpındı, canlandı bir anda o ellerin arasına girmek istemiyordu.

Elini uzatan da yorulmuştu bir türlü yakalayamamıştı küçük balığı:

- Ey küçük balıkçık! Neden güvenmezsin bana.

Kendini bırak bana, gerçekten seni suya atmaktan başka bir niyetim yok.

- Sana nasıl güvenebilirim?

O kuvvetli ellerin arasına girdiğimde bir anda canımı çıkarmayacağını nerden bilebilirim?

- Bana güvenmelisin küçük balık.

Hiç olmazsa şansını denemelisin!

Zaten başka bir seçeneğin mi var ki?

- Tabii ki var ey bana sahip olmaya çalışan kişi. Bir kuvvetli dalga bekliyorum.

Bütün gücümü ona sakladım.

Niyetin iyiyse beni daha fazla yorma!

Dalgaya sakladığım gücümü de harcatıp, akıbetimi kötü yapma.

- Bana güven, sen ilk değilsin.

Ben senin gibi çok balığı suya attım!

Amacım işkence çekmeni önlemek sadece.

Küçük balık bir an düşündü.

Denemeliydi hayatının pahasına olsa da güvenmeliydi.

Bıraktı kendini sonra o ellere.

Suya atıldığı andaki keyfi müthişti.

Kavrulmuş bedeni eziyet çekmekten kurtulmuştu.

Kolay değildi ölümden dönmüştü.

Hızla okyanusun derinliklerine doğru gidiyordu artık bir daha kıyıya yaklaşmamak üzere.

Evet kurtulmuştu (!)

Tabii ki bunlar hayaldi.

Bıraktığında kendini o ellere kendini bir anda suda bulmuştu.

Ama bu su değil de cehennemdi sanki.

Çünkü kendini bıraktığı eller onu kaynar suya atmıştı. Haşlanmıştı.

Suçu güvenmekti.

İnsanız, bazen haddimizi aşarız bilmediğimiz diyarlarda şuursuzca dolaşırız.

Sonuç olarak başımıza bin türlü dert açarız.

Zaten bir aksilik olunca arkası çorap söküğü gibi gelir.

Tam bunalırız, umudumuzdan başka hiçbir varlığımız kalmaz.

Bir kurtarıcı bekler dururuz. Bazı insanlar şanslıdır kurtarıcısı tam zamanında gelir.

BAZILARINA da öyle insanlar denk gelir ki düşmandan beterdir, çünkü içinizdeki umuda kadar söker, parçalar gider.

O zaman anlarsınız ki tek suçunuz safça GÜVENMEKTİR.

****

Günün sözü; Güven ruh gibidir. Bedenden çıktımı, bir daha geri gelmez...