Sakarya Büyükşehir Belediyesi şehre Nostalji Tramvayı yapmak istiyor. Kimisi ‘iyi olur’ diyor, kimisi ise ‘iyi olmaz’ diyor. Ama birisi var ki ‘iyi olmaz’ derken ‘hakaret’ ediyor. Kim bu beyefendi! Sakarya Kitap Kırtasiye Büfe Gazete Bayileri Tekel Maddeleri Satıcıları ve Kantinciler Esnaf Odası Başkanı Coşkun Bilir... Klasik bu kısa özeti yaptıktan sonra “bundan önce yazdığım 5 ayrı köşe yazısını okumayanlar buradan okuyabilir” uyarısıyla birlikte devam edelim...

***

Dün, “Herkes bir yalakalık yarışına girmiş gidiyor” kısmına baktık. O kısımdan hemen sonra Coşkun Bilir, “Adapazarı’nın yıllarca ırzına geçenler, tecavüze devam ediyorlar ne yazık ki” diye yazdı. Şimdi burada bir es verelim. Coşkun Bilir yazı dizisi nedeniyle birileri “Yeter artık ama çok yazdın. Coşkun Bilir’in rahat bırak” diyor. Niye! Neden! Coşkun bilir işine geldi mi “falanca eleştirilemez mi” diye yazıyor. Şimdi bende “Coşkun Bilir eleştirilemez mi” diyorum...

***

Bir yazarım, iki yazarım, on yazarım. Coşkun Bilir gibi hakaret etmiyorum. Ayrıca günlerdir ele aldığım Coşkun Bilir’in yazısında benim adım geçiyor. Dolası ile cevap hakkımı istediğim gibi kullanıyorum. Ne yani, cevap hakkımı kullanmayım mı! Kullanırım arkadaş, sonuna kadar kullanırım. Nostalji Tramvayı’nın projesini için Coşkun Bilir beyzade “salakça” yazacak. Dikkat edin. Coşkun beyzade bu proje için “beğenmedim, olmamış, eksik veya yapmayın” demedi. Direkt ‘salakça’ diye yazdı...

***

Oysa o projede mühendislerin, çalışanların emeği var. Günlerce ölçüm yapıldı, günlerce masa başında insanlar kafa yordu, günlerce çizimler yapıldı. Nostalji Tramvayı’nın geçeceği güzergah metre metre ölçüldü. Ama Coşkun Bilir bütün bu emeklere “Salakça” dedi. Harbiden dedi mi! Harbiden dedi. Başka ne dedi! Coşkun Bilir “Bu salakça projeye kimse destek vermez” dedi. Hiç kimse vermese ben veriyorum. Ne oldu şimdi! Ben salak mı oldum! Bunları geçen gün kaleme aldığım için şimdi kısa kısa geçiyorum...

***

Aynı Coşkun Bilir, aynı yazında, “Uzunçarşı gibi Çark Caddesi de dönerciler caddesi oluyor. Yapılması düşünülen tramvay çarşının merkezine bir hançer gibi saplanacak” diye yazdı. Uzunçarşı’dan Nostalji Travmayı hiç geçmedi. Dolası ile Tarihi Uzunçarşı eğer Coşkun Bilir’in dediği gibi dönerciler çarşısı olduğuysa bunun yapılması planlanan Nostalji Tramvayı ile ne alakası var! Tramvay yapılsa bile Uzunçarşı ile bir alakası yok ki! Ama Coşkun Bilir bunu bilerek yazdı. Hem Uzunçarşı, hem de Çark Caddesi esnafına Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne tramvay noktasında tepki göstersin diye algı yapıyor...

***

Bitti mi! Bitmedi.  Yazısında “Nostalji Tramvayı eğer Çark Caddesi’nden geçerse esnafın işleri daha da bozulacak” diyen Coşkun Bilir, “Uzunçarşı gibi Çark Caddesi de dönerciler caddesi oluyor” dedi. Çark Caddesi gibi kira fiyatlarının uçtuğu bir caddede Nostalji Tramvayı geçerse ve işler biterse dönerci esnafı neden bu caddede işyeri açmak istesin! Dönercilerin parası mı çok! Dönerciler rizikoyu mu çok seviyor! Dönerci esnafı ticaretten mi anlamıyor!
***

Daha ileri gidelim. Nostalji Tramvayı ile Çark Caddesi’nde işler daha da bozulacak ise dönerci esnafı bu kadar saf mı! Bence dönerci esnafı asla saf değil ama Coşkun Bilir yazdığı yazıda argüman olarak dönerci esnafını böyle lanse ediyor. Bitti mi! Yine bitmedi! Yazısında “Herkes bu projeye nedense sadece Coşkun Bilir’in karşı olduğunu düşünüyor ve konuşuyor” diye yazdı. Yani Coşkun Bilir resmen ego patlaması yaptı...

***

Peki şimdi bitti mi! Biter mi! Sizce hiç biter mi! Tabi ki bitmedi. Ego patlamasının yanı sıra hakaretler serisiyle ‘ben istediğimi yazarım’ modundaki Coşkun Bilir, “Herkes ‘Ekrem abimizi üzmeyelim’ modumda... Kimse ‘biz bu adamla kötü olmayalım’ derdinde... Herkes bir yalakalık yarışına girmiş gidiyor” diye yazdı. Günlerdir, aylardır Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu’ya methiyeler düzen Coşkun Bilir kesinlikle yalakalık yapıyor. Peki ne yapıyor! O ‘gerçekleri’ yazıyor...

***

Tamam, dün de yazdık. Adapazarı Belediye Başkanı Mutlu Işıksu’yun bir çok çalışması ve projesini beğeniyoruz. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz ile TV 264 ekranlarında çıktığımız canlı yayında, “Koronavirüs salgını sırasında siz dahil Sakarya’nın bütün milletvekilleri ortalarda görülmedi. Sokaklar da yoktunuz. Bunu ben değil vatandaşlar söylüyor. Bu yönde halkın tepkisi var. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce ise sürekli sokaktaydı. Hatta Başkan Mutlu Işıksu’da sürekli halkın arasındaydı. Neden sokaklarda yoktunuz” diye soru bile sordum...


***

Ama Coşkun Bilir’e göre biz yalakayız. Tabi, birisinin yaptığı bir iş yazılacaksa onu Coşkun Bilir yazacak. Çünkü Coşkun Bilir beyzade yazınca ‘gerçekleri’ yazmış oluyor. Biz aynı şekilde yazınca ‘yalakalık’ oluyor! Öyle, işine gelirse... Coşkun Bilir beyzadenin lüks arabası var, parası var, lacivert takım elbisesi var, Rolex saati var, çevresi var, makamı var. Var da var. Benim gibi pis şişkonun neyi var ki! Dimi!

***

Dolası ile bu kentte her şeyi Coşkun Bilir yazacak. Peki bizim gibi basın emekçileri yazamayacak mıyız! Coşkun Bilir’e göre yazamayacağız. Coşkun beyzadenin lafını dinlemez yazarsan o zaman ‘yalaka’ olursun. Şu hale bakın. Böyle bir dünya var mı! Böyle bir düşünce tarzı var mı! Dün bu kısmı yazdığım için bugün çektirmiyorum. Devam edelim. Adam bir yazı yazmış. Hakaret, hakaret, hakaret, başka da bir şey yok. Sonra ben bütün bunları eleştirince bana ‘niye bu adamı yazıp duruyorsun’ diye soruyorlar...

***

Arkadaşlar, ben daha Coşkun Bilir’in bir yazısını ve benim adım geçtiği için kaleme aldım. Cevap hakkımı kullanıyorum. Ve daha bir tek yazıyı günlerdir bitiremedim. Oysa Coşkun Bilir her gün bu tarzla yazıyor! İyi ama nasıl olacak! Coşkun Bilir sallarken kimse ‘dur’ demiyor, kimse kendisi hakkında da yazamıyor. Coşkun Bilir benim adımı geçirdiği için yazdığım yazılar için bana ‘yeter artık, adamı bunalttın’ deniyor. Neye, neye yeter! Benim de elimde kalem var, Coşkun Bilir’in de elinde kalem var...

***

Yazsın bana, giydirsin. Sıkıntı yok. Hatta Bilir’in meşhur voleybol arkadaşları Sezai Matur, Cengiz Albayrak’ta geçirsin bana. Hiç ama hiç sıkıntı yok. Yüreği olan, cesareti olan benim hakkımda istediğini yazabilir. Bir tek küfür etmesinler. Bir de vatan, millet, bayrak, toprak sevgi mi sınamasınlar. Bunun dışında bana TIR ile girsinler. TIR’ı park edip, anahtarları da alıp gitsinler. Buyurun, hodri meydan! Ohh, mis gibi bee!

***

Al eline kalemi, başla yazmaya, bas hakareti, biz ‘ne oluyor’ deyince, araya birileri girmeye çalışsın. Bugün sözde Coşkun Bilir’in “Adapazarı’nın yıllarca ırzına geçenler, tecavüze devam ediyorlar ne yazık ki” kısmına bakacaktık. Yine bakamadık. Ehh artık yarın bakarız...