Acıdır hakikat. Hem de acıtır. Zordur be hafız hakikate dokunmak ve onunla yaşamak. Hakikati seni yıkacak bir sonsuz güç sanırsın yahut bir dibi görünmeyen uçurum kenarı.

Yalnız hakikat vaki olduktan, gün yüzüne çıktıktan, dilden döküldükten, gözle görünür olduktan sonra her lokması baldır her damlası Kevser.

.....

Hakikatin peşinde talebe olmak gerektir. Herkese nasip olmaz.

Kaf dağının ardında mıdır, çark deresinin suyunda mı bilemem.

Sabahları çöken siste midir, Kerem Ali'den gelen rüzgarda mı bilemem.

Bazen sızı olur burunda bazen damla olur gözde ama neden hep acıtır bilemem.

Belki titreyen bir menekşenin topraktaki gölgesi belki güneşten kaçan ortancanın dökülen yaprağı gibi gözünün önünde durur da göremezsin.

Ney gibi, ud gibi, tanbur gibi, ağlayan çocuğun gökleri titreten sesi gibi, her gün duyarsın da anlayamazsın.

Peki nedendir bu körlük bu sağırlık bilir misin hafız?

Göz vardır bakar, göz vardır görür; kulak vardır duyar, kulak vardır anlar.

Bir de kalp vardır iyi ve güzeli hisseder,

Bir de akıl vardır gerçeği ve doğruyu bilir. Eğer hakikati istersen hafız işte bu kalbin rehberliğinde akılla aramalısın yoksa ne bulutlar sandığın kadar beyaz ne gece gördüğün kadar karanlıktır.

.....

Asma suratını hemen hafız!

Hakikatin insana verdiği bir de huzur vardır ki onu anlatmaya kelimeler yetmez.

Gezdiğin her yer bulutların üstü olur.

Sırtını dayadığın küçük sebepler dağ olur.

Gece başını koyduğun taş da olsa yumuşacık yastık olur.

.....

Sana bir de şiir okuyu vereyim de gönlün hoş olsun...

Öyle sadece uçlarda olmasın hayat,

Siyaha da beyaza da biraz hâkî kat,

Çıkar keşkeyi hayattan boşluğa fırlat,

Gizli olsa da iste, bulunur hakikat.

Dost yolunda kalmayı hakikat sağlarmış,

Göz gerçeği görünce duramaz, ağlarmış,

Ama zannetme, gören sadece sağlarmış,

Dostu gizleyen, bir güvercin ve ağlarmış.