Bir birliktelikte kadınlar erkeklere, “beni seviyor musun?” diye sıkça sorarken, erkekler sevilip sevilmediğini genelde sormazlar. Fark edin; bir erkek kadına durduk yere, olur olmadık zamanlarda, sık sık, “aşkım beni seviyor musun?” diye bir soru yöneltmez. “Beni özledin mi?” der. Bu kadınla erkek arasındaki farkı göz önüne seren bir olgudur.

Erkek bir ilişki içerisinde sevilip sevilmediğine pek takılmaz, özlenip özlenmediğine bakar. Özlem bir ihtiyaç duyma arzusudur; kokusuna, varlığına, erkekliğine, sarılmasına, sevgisine, sıcaklığına… Erkekler kendisine ihtiyaç duyulan yerde yaşam sürdürmekten haz alırlar. Bu yüzden de, “beni seviyor musun?” değil, “beni özledin mi?” derler; bana ihtiyaç duyuyor musun?

Kadınların sevilme, erkeklerin ise özlenme arzusu daha fazladır. Hal böyle olunca da kadında şefkat erkekte şehvet ön plana çıkar. Erkekler özenildiğini hissettiği anda tüm hormonları harekete geçer, kendini güçlü hissetmeye başlar ve karşı tarafa kur yaparlar. Kadın erkeğin kendine kur yaptığını algıladığında ise kendini tüm kadınlardan farklı hissetmeye başlar ve partnerinin onu arzuladığını duyumsamış olur. Bu durum ilişkide iletişim döngüsünü sağlar; sevildikçe sevmek, sevdikçe sevilmek gibi. Bu döngüyü sağlamak farkındalığı geliştirmekle olur tabi ki de. Erkek ve kadınların yapılarını, düşünce farklılıklarını, neyi neden yaptıkları konusunda algımızı açıp farkındalığımızı geliştirirsek iletişim döngüsünü kolay kolay aksaklığa uğratmaz daha mutlu ve huzurlu bir birlikteliğe sahip olmuş oluruz.

Kadınlarda ait olma, erkeklerde ise sahip olma içgüdüsü vardır doğuştan. Kadınlar sevgi gördükleri yere ait olmak isterler. Erkekler ise özlendiğini bildiği, varlığının bir önem arz ettiği topraklara sahip olup hüküm sürmek isterler.

Sevgilerimle…

Mail: [email protected]