Korkusuz bir millet olduk Hafız.

Korkmuyoruz. Hiçbir şeyden korkmuyoruz.

Yediden yetmişe unuttuk korkuyu...

Öyle yedi düvele meydan okumaktan bahsetmiyorum hafız. Bizi biz yapan korkuları unuttuk.

Mesela, bilir misin Hafız biz Cihana hükmederken korkak bir millettik. Karıncadan bile korkarmışız. Hakkın divanına varınca hakkı için hesap sorar diye. Bazılarımız sadece karınca değil diğer küçük haşerattan da o kadar korkarmış ki görmeden üstüne basarım endişesiyle çarıklarına zil takarmış. Geldiğimi anlayıp uzaklaşsınlar diye.

Kul hakkından korkardık. Bir mazlumun, bir yetimin hakkıyla Rabbimin karşısına nasıl çıkarım diye aklımıza geldikçe titrerdik.

Ekmekten korkardık Hafız! Yediğimiz lokmadan. Acaba haram var mı diye.

Söz vermeye korkardık. Verdiğimiz sözün esiri olurduk.

Anadan babadan korkardık, acaba bir an üzüp “üff” demelerine sebep olur muyum diye.

Ölümden korkardık, ya savaş meydanında değil de yatakta gelirse diye.

Allah'tan korkardık, layıkıyla kulluk yapmadan karşısına çıkamayız diye.

Şimdi ise kendimizi çok kolay kandırır olduk, muhattabımızın kanması ise biraz zaman alıyor.

Söylediğimiz yalan, yaptığımız dolandırıcılık ne kadar nitelikli ise o kadar itibarlı oluyoruz.

Bazı mesleklerin yalan söylenmeden yapılamayacağına inanır olduk. Emlakçımız, galericimiz, manavımız, kasabamız...

Hatta bunları bir kenara bırak hafız. Yalanı ortaya çıkınca “ Ee ben siyasetçiyim” diyerek pişmiş pişmiş gülen ve ona inanmanın ahmaklık olduğunu ima eden siyasetçilerimiz var.

Küçük menfaatlerin peşinde gezer olduk. Doğruyu, adaleti, nezaketi, sorumluluk bilincini bir kenara bıraktık.

-Amcamın covid testi pozitif çıkmış ama o pazarda geziyor.

-Teyzem domatesin güzellerini tezgahın önüne dizmiş sana arkadaki çürüklerden veriyor.

-Siyasetçim vaat üstüne vaat veriyor. Seçim bittikten sonra kulağının üstüne yatıyor.

-Milliyetçimiz değer kaybeden Türk parasına seviniyor.

-Şeyhimiz kız çocuğunu istismardan tutuklanıyor.

-Vakıflarımıza, derneklerimize kimse güvenmiyor.

-Atatürkçümüz din düşmanlığı yapıyor.

-İlahiyatçımız herkesi cehenneme sokuyor.

Abim, annesi başörtüsü takarsa “ne güzel”diyor, üniversitedeki kızı takarsa “kızın beynini yıkadılar.”

Benden olan hata yaparsa “olur böyle vakalar”, benden olmayan hata yaparsa “olmaz böyle bir şey” diyor artık.

Yeter artık korkun biraz:

Ya haktan, ya hukuktan;

Ya kuldan, ya Allah’tan.