Iraz teyze her akşam yaptığı gibi; ev halkı uyuduktan sonra bahçeye çıktı. Bahçedeki iki katlı lüks kümesinde yaşayan tavukların dahi derin derin uyuduğuna kanaat getirmeden adım atmadı. Karanlığın en karanlık olduğu şu saatler onu korkutmuyordu. Artık bahçenin her yerini ezberlemişti. 
Hiçbir şey görmese de hangisi elma ağacı hangisi armut gösterebilirdi. Gece,  bastonu gibi can yoldaşı olmuştu. Duyu organları gündüz duruyor, gece çökünce daha iyi çalışıyordu sanki. 
Ayağı her zamanki taşa takılınca anladı geldiğini.  Kuyu, onun çocukluğunda babası tarafından açılmıştı. Kuyunun kırık ve küf kokan tahta kapağını var gücüyle kenara itti. Elindeki mektubu aşağı bıraktı. Kuyunun yanına oturup beklemeye başladı. Birkaç dakika sonra yanındaki sese gülümsedi.
-    Geç kaldın bu akşam, merak ettik seni.
-    Torun huysuzlandı. Diş çıkarıyormuş. Uyumak bilmedi. Ev halkını da ayağa dikti.
-    Gelemedin gitti yanımıza.
-    Ben gelmek için uğraştıkça çocuklar beni iyileştiriyor ne yapalım.
-    Aşağıdaki onun yüzünden gelmediğini söylüyor.
Gülümsedi Iraz teyze. Sanki baklava yeme yarışması yapılmış da tüm komşuları yenmiş gibi hınzır gülümsedi.
-    Hala korkmuyor mu benden?
-    Deli gibi korkuyor. Son mektubunda kalem değil kılıç kullanmışsın. Okudukça her yanı kan revan içinde kaldı. 
-    Kılıç kullanmadım. Yazdıklarım onun bana yaptıklarıydı. Koca değil caniydi. İşlediği günahlar daha çok kanatacak her yanını. Boş ver sen onu. Mektubu sana yolladım, kardeşimi özledim ben. Sen nasılsın?
-    Ben iyiyim de annemle babam seni sayıklıyor.
-    Affedemiyorum. Unutursam yanınıza gelebilecekmişim. Affetmek için uğraştıkça hısım değil hasım oluyorum onunla. Dayanacak gücüm de kalmadı ne şu yaşlanan bedenime ne de sizin hasretinize.
Elini tuttu Hasan ablasının. Yüzüne baktı şefkatle. 
-    Seni anlıyorum ablam. Haklısın. Ama haklı olmak seni bizden uzak tutuyor. Allah var gam yok. Onu da seni de yaratan Allah; sana kıyar mı? Çektiklerini uzayda bir boşlukta mı sanıyorsun? Hepsi yazılı amel defterinde. Canım ablam Hz. Yakup’ un gözleri neden kör olmuş biliyor musun? Hz. Yusuf’a duyduğu aşırı sevgiden diğer oğullarını gözü görmez olmuş. Yusuf Peygamber kaybolunca da öfkeden ve hasretten gerçekten kör olmuş. Allah’tan şikayetçi olmayacaksın, derdini Allah’a şikayet edip ona teslim olacaksın. Ancak kalbin öyle huzur bulacak.
-    Canım kardeşim canım kardeşim…
Sabah Iraz teyzeyi kuyunun yanında elinde bir mektup ile buldular. Uykusunda gülümsüyordu. Elindeki mektubu aldıklarında başı yana düştü. Uyumadığını anladılar o an. Elindeki mektupta kocaman harflerle “ AFFETTİM, GELİYORUM “ yazıyordu.