Şeyh Edebali Camii…
Nerede!
Adapazarı 15 Temmuz Camili Mahallesi’nde…
İnşaatı 9 yıldır bitirilemedi…
Tam 8 gün bunu yazdım…
Dün son noktayı koydum…
Zaten bugün mevzu cami değil…
Peki mevzu ne!
Anlatalım…

**

Tam 8 gün camiyi yazdık…
Cami ile ilgilenen kimseden tık yok…
Bir basın mensubundan tık yok…
Alayı sus-pus…
Alayı tam siper…
Derken siperden bir kafa kalktı…
Cami Derneği Yönetimi…
Sosyal medyadan bir açıklama…
2022 Ramazan ayında cami katı bitiyor…

*

Yıllardır sus-pus Sakarya medyası…
Gık’ı çıkmayan Sakarya medyası…
Bir anda şahlandı…
Hey…
Yaşasın…
Yuppi…
Cami Derneği açıklama yaptı…
Cami bitiyor…
Manşetlerin hepsi böyle…
Ama ben bunların ciğerini bilirim…
Alayı kurnazdır…
Neyse…

*

Hepsini geçtim ama Medyabar’a tutuldum…
Çünkü Medyabar basında amiral gemidir…
Medyabar bir başlık atmış…
“Yıllar yılı kovaladı ve Sakarya'nın en büyük camisinin açılış tarihi belli oldu”
Resmen Cami Derneği’ni parlatmışlar…
Aradım Zafer Tokuş’u…
“Bu haberi kim yaptı” dedim…
Tokuş, “Haberi yapan Hüseyin Can İğdir” dedi…
Tokuş telefonu Hüseyin Can İğdir’e verdi…
Kendisine sordum…
“Niye bunları parlatıyorsun” dedim…

*

Hüseyin Can İğdir’in cevabı aynen şöyle…
“Abi, cami bitmezse tarihi belli olsun” dedi…
Bu cevap beni tatmin etmedi…
Etmezde…
Dün bir köşe yazdım…
Şöyle dedik…

*

Bizim Hüseyin pasta cila işine el atmış…
Hüseyin kardeş hazır eline pasta cilayı almışsın…
Şu bizim arabaya da bir pasta cila çeksene…
Belli…
Sen bu işi iyi yapıyorsun…
Biz günlerdir 9 yıldır bitmeyen cami için kıçımızı patiska gibi yırtalım…
Sen bir açıklamaya adamlara pasta cila çek…
Koçum…
Sen daha toysun…
Bu işleri bilmiyorsun…
Öyle sazan gibi her açıklamaya atlama…
Önce bir araştır…
Bir soruştur…
Milletin piarını yapacam diye kendine güldürme…

*

Biz böyle yazdık…
Hüseyin Can İğdir’den cevap aynı gün geldi…
Çok içerlemiş ve köşe yazmış…
Başlık ne!
“Hüseyin ağabey önce bana sorsaydın sana anlatırdım”
Dakika bir gol bir…
Şimdi buna “cik cik” diye yazacam…
Olmaz…
Neden!
Cik cik lakabı Raif Ugan’ın…
Şimdi Hüseyin Can İğdir’e de “cik cik” desek Raif Ugan’a ayıp olur…

*

İyi ama şimdi bu ne demeli!
Adamla telefonda konuştuk…
Kendisine sordum…
Bana “Abi, cami bitmezse tarihi belli olsun” dedi…
Sonra bana cevap vermek için köşe yazdı…
Başlık ne!
“Hüseyin ağabey önce bana sorsaydın sana anlatırdım”
Şiiii…
Hüseyin kardeş…
Hava oldukça sıcak…
Conta da sıkıntı mı var!

*

Ben sana sormadım mı!
Zafer Tokuş sana “Bak Cumalı abin” deyip telefonu vermedi mi!
Sen bana anlatmadın mı!
Ben sana “Benim 7 gün yazdığım köşelere bir baksaydın” demedim mi!
Bütün bunları unuttun mu!
Yavrucum…
Canım yavrucum…
Daha genç yaşta dün konuştuğunu unutursan…
Yarın ne yapacaksın!

*

Zafer Tokuş gibi saçın başın karardı mı!
Safa Polat gibi saçların döküldü mü!
Nurettin Eryılmaz gibi taraklara uzak kaldın mı!
Benim gibi kıçın büyüdü mü!
Daha sayayım mı!
Hakan Turhan gibi giydiklerin dar gelmeye başladı mı!
Zeki Aydıntepe gibi titremeye başladın mı!
Sezai Matur gibi ameliyat olmaya başladın mı!
Remzi Adıyaman gibi gözlük kullanmaya başladın mı!
Müjdat Çetin gibi dizlerin tutmamaya başladı mı!
Mustafa Gümüşel gibi romatizmaların azmaya başladı mı!
Ne yapacaksın!
Genç yaşta dün benimle konuştuğunu unutursan, bizim gibi yaşlandın mı ne yapacaksın!

*

Bak yavrucum…
“Meslek büyüğüm  Hüseyin Cumalı, internet sitesinde Şeyh Edebali Camiiyle ilgili olarak medyabar.com'da yaptığım haber sonrasında köşesinde beni eleştirmiş ve de okumam için bana yazısının linkini yollamış” demişsin…
Ben sana bu köşenin linkini gönderdim mi!
Göndermedim…
WhatsApp’ına iyi bak.. 
Bu köşe yazısının linkini sana göndermedim…
Hatta bu köşe yazısının linkini kimseye göndermedim…
Çünkü vaktim yoktu…

*

Bak yavrucum…
Köşe yazında önce beni güzelleyip, sonra günah çıkartıp, sonra da ağlanma…
Öyle yalandan, “Ne yapayım Çiğdem Erdoğan Atabek'i mi eleştireyim?” diye bana rüzgar da yapma…
Ne sende ne de alayınızda bu yürek yok…
Olmadığını da yıllardır bu kent görüyor…
Bırak bu dümenleri…
Ben yemem…

*

Haaaaaaaa…
Diyelim ki…
Serdivan’da bir gün ızgara ciğer yedin…
Hatta ciğer pişmeden önce…
Senden bir önceki müşteriye aynı ızgarada yürek pişmiş…
Az önce pişen yüreğin suyundan senin ızgarada pişen ciğerine karışmış…
Sende bu yürek su karışan ciğerden yemişsin…
Diyelim ki sende bu ciğeri yiyince gaza geldin…
Hani olmazda…
İmkanı yok ama…
Mahsuscuktan…

*

İşte o zaman…
Eleştirecek cesareti kendinde buldun…
Kusura bakma da…
Bir tek Çiğdem Erdoğan Atabek’i değil…
Öyle yağma yok…
Zamanında rüzgar yapan Recep Uncuoğlu’nu…
Zamanında rüzgar yapan Prof. Dr. Ali Erbaş’ı…
Günümüzde tarikat şeyhlerini ziyaret eden Müftü Hasan Başiş’i…

**

9 yıldır bu caminin yarım kalmasında kimin günahı varsa…
Alayını…
Benim gibi alayını eleştireceksin…
Bunun dışında mı!
Bak yavrucum…
Yazmışsın…
“Cumalı abi mi severim” demişsin…
Valla ben de seni seviyorum…
Bir derdin sıkıntın var mı!…
Sütün var mı!
Cici beben var mı!

*

Zafer Tokuş’u arayım mı!
Sana cici bebe ile süt alsın mı!
Seversin sen sütlü cici bebeyi…
Hakan Turhan abin sana süt ile cici bebeyi karıştırsın…
Aç klimanı…
Otur klavyenin başına…
“Pandemi bitmesi için mutlaka aşı olun” diye başla yazmaya…

*

Hadi yavrucum…
Gözlerinden öperim…