Son birkaç gündür Mescid-Aksa' da yaşananlar, müslüman dünyasında infiale yol açtı... Nasıl açmasın ki... Sadece İslam coğrafyasında değil, vicdanı olan herkes bu duruma tepki gösterdi.. Elbette göstermeli... Yaşanan mezalimliklere dur demek, diyebilmek, yapılan katliamları engelleyebilmek insanlığın ortak paydası olmalı... Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın eli silahsız insanları sorgusuz sualsiz, üften püften sebeplerle öldürmek, masumları, çocukları, kadınları katletmek zalimliktir... Zorbalıktır... Alçaklıktır... Kınanmalıdır... Yaptırımlar uygulanmalıdır... Hatta yargılanmalıdır... Uluslarası toplumda, maşeri vicdanda ve yasal zeminlerde, yapılan hukuksuzlukların cezası acilen verilmelidir...

İsrail' in bu küstahlığı ve cüretkarlığı yeni değil... Öteden beri peyderpey Filistin halkına proaktif yaklaşım sergilemekte, dönem dönem panik atak geçirir gibi saldırmakta, hele hele bu eylemlerini, bizim için önemli olan gün ve gecelerde (Ramazan, Kadir Gecesi, Dini günler...vb) yaparak, ben burdayım havası estirmektedir... Esasında yapmak istediği şey, Müslüman Filistin halkını sindirmek, ilk kıblemizden vazgeçmemiz için gücümüzü kırmak ve dünyayı yönetenlerle birlikte gücü elinde tutmaktır... Bildiğimiz bir gerçeklik olarak biz de şunu söyleyebiliriz ki; bu tür davranışlar, zalimliklerini sergilemekten öteye geçmemekte, hamilerinin uşağı olduğu gerçeğini hepimizin gözleri önüne sermektedir... Bizleri yıldırmayan, korkutmayan teröristvari hareketler, öfkemizi ve bilumum duygularımızı katmerlemekte, İsrail için, sonun başlangıcına olan inancımızı pekiştirmektedir... 

Normalde, komple teorilerine inanan bir insan değilim ama son dönemlerde yaşananlar, büyük ve gizli bir elin dünyayı ve insanlığı yönetmek için çaba sarfettiğine dair şüphelerimi arttırıyor... Piyanodaki müzik notasına dokunur gibi, farklı ülkelerde kavgalar, dövüşler, bombalamalar sırayla olmaktadır... Sanki bir bumerang gibi, bildik konular önümüze ısıtılıp ısıtılıp konulmakta, bizi meşgul ederek, birilerince farklı kazançlar sağlamaya çalışılmakta gibi bir şüphe, içime doğmuyor değil...

Açıklayayım... Bir bakıyorsunuz, bir dönem, Ukrayna-Rusya arasında bir gerilim var, başka bir dönemde de, ABD- İran arasında sürtüşme... Arkasından, sözde Ermeni tezleriyle Türkiye' yi köşeye sıkıştırma çabaları... Akabinde, Yunanistan' ın 12 Adalara asker yığma durumu ve Kıbrıs meselesi... Corona ayağıyla dünyayı şekillendirme çabası... Sonra bir bakıyorsunuz eş zamanlı olarak, dünyanın öbür ucundaki bir okulun önünde bombanın patlatılması ve onlarca çocuğun öldürülmesi... Tabi bunların hepsinin bir silsile halinda olması epey bir düşündürücü... İdrak edebilmek için önce düşünmek gerek...

Terör örgütlerinin finanse edilmesi, örgütlenmesi ve istenildiği zaman ortaya çıkıp fütursuzca eylem yapmalarının istenmesi, kanaatimce, terör gruplarının, ne idüğü belirsiz insanlara, toplumlara hizmet ettiklerinin göstergesi sayılır... Bu örgütlerin belli aralıklarla sağa sola saldırmalarını; birileri tarafından yönetildiklerinin, sevk ve idare edildiklerinin işaretleri olarak yorumlamalıyız diye düşünüyorum... Mescid-i Aksa bağlamında değerlendirirsek eğer, bu soykırım girişimlerinin ve devlet terörü mantığının bu günlerle sınırlı kalmayacağını, yakın bir gelecekte farklı bir eziyetle tekrar dünya gündemine geleceklerini şimdiden söylemek kahinlik sayılmamalıdır...

Müslümanlar olarak bizler uyanık davranmalı, 'Dur..!' diyebilmenin ve gür bir sedayla 'Yapma..!' diye haykırabilmenin yegane ölçütünün, maddi ve manevi yönden güçlü olmaktan geçtiğini katiyyen aklımızdan çıkartmamalıyız...

Umarım bir gün bu sorunlar, işkenceler son bulur da, Mescid-i Aksa' yı kan ve gözyaşıyla değil, mutluluk ve esenlikle anarak, rahatlıkla gidip ibadet edebileceğiz bir yer olarak hayırla yad ederiz...

Allah ü Teala yar ve yardımcımız olsun...

Görüş ve Önerileriniz için:
[email protected]