İşte, en sonunda aldım avucumun içine yaramazı.

Yüreği nasıl da çırpıyor bu minicik kuşun.

Tak tik, tak tik, tak tik, tak tik…

Elimi gagalamaya çalışıyor şimdi de.

Belli ki dayanamadı esarete.

Hükümdarlığıma karşı koyuyor ve mavi göklerdeki özgürlüğünü istiyor.

Kanat çırpmak engin denizlerin üstünde istediği yere gidebilmek hem de istediği zaman.

Hissedebiliyordum tüm bunları bu küçücük kalbin çırpınışında.

Aniden açtım avucumu, önce şaşkınlıktan durakladı sonra uçtu gitti.

İnsanlar da aynı o kuş gibi, özgürlük istiyorlar, tek başlarına karar vermek; yöneticilerini, geleceklerini kendileri seçmek istiyorlar.

Düşüncelerini açıklayabilmek, ideallerine uygun eğitim görmek istiyorlar.

Ve yüzyıllar buyunca benimsedikleri pek çok rejim ve onların yönetim biçimleri insanları baskı altında tutuyor.

İnsanların yaşam koşullarını iyileştirecek, onları geliştirecek her şeyi yasaklıyor.

Yüzyıllar boyunca bu baskılara boyun eğen, yapılan zulümlere ses çıkarmayan insanoğlu, içine atar pek çok şeyi.

Ta ki bardağı taşıran son damlaya kadar. Fransız İhtilâli bu damlanın en büyük sonucudur.

Ve bu tarihten sonra yeni bir yönetim biçiminin değeri artmıştır.

Halk merkezci bu yönetim halen herkesin bildiği en iyi yönetim biçimidir.

Cumhuriyet; Halkın egemenliğine dayalı yönetim biçimi.

Şimdiye kadar ki en mükemmel biçim.

Çünkü insan düşüncesini, özgürlüğünü ve yaşayış biçimini kısıtlamayan rejim. Her şey halkın elinde; Halk yöneticisini kendi seçiyor ve bu seçimi hiçbir baskı altında kalmadan yapıyor.

Türkiye'de 97. yılı Cumhuriyet'in.

Her sene olduğu gibi bir 29 Ekim daha coşkuyla; bağıra, çağıra, "Cumhuriyet!" naraları atarak kutlanacaktır elbette.

Aksini görmedim henüz ama nedense hiç yeterli gelmiyor bunlar.

Önemli olanın bilinçli bireyler yetiştirmek olduğuna inanıyorum.

Cumhuriyetin ayakta kalabilmesi için başkasının düşüncesini kopya eden insanlar yerine; kendi düşünebilen, bu düşündüklerinin doğru olup olmadığını sorgulayabilen, körü körüne hiçbir şeye bağlanmayan insanlar yetiştirebilmek önemli olan.

97 yılın sonucunun nereye gittiğini göremeyen, doğruyu yanlışı ayırt edemeyen, kendini geliştirmek bir yana geri geri adımlar atmayı kör sayan bir millet olması olumlu düşünmeme engel oluyor çoğu zaman.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, ufacık bir kıpırtı bile görsem mutlu oluyorum, insanlarım adına.

"Belki," diyorum "zamanla yerleşecek ve her alanda en iyi şekilde uygulanacak cumhuriyet." Atatürk'ün olağan üstü çabalarıyla elde ettiğimiz şimdiki cumhuriyetimizi korumak bizlerin elinde.

Unutmayalım ki bu cumhuriyet ancak bizim çaba ve uğraşlarımızla ilerler.

Kötü sonuçların sorumlusunu aramasın milletim.

Tüm olumsuzlukların sorumlusu bizleriz.

Devleti idare edenlerin seçimle iş başına geldiği yönetim şekline cumhuriyet denir.

Dünyadaki devletlerin çoğu cumhuriyetle yönetilir.

Cumhuriyetle yönetilen ülkelerde egemenlik milletindir.

Millet, devleti yönetecek kişileri kendisi seçer.

Böylece halk kendi kendini yönetmiş olur...

29 EKİM Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutlar, sağlık, başarı ve mutluluklar dilerim...