Hayır, teşekkür ederim.
Hayır, bana göre değil.
Hayır, dostum sağ ol. Ben böyle iyiyim.
Hayır, annem babam beni böyle görse gerçekten çok üzülür.
Hayır, sağlığıma zararlıdır.
Hayır. Ben bir sporcuyum, böyle şeyler yapamam.
Hayır. Teşekkürler, ben eve gitmeliyim.
Hayır, ben okula gidiyorum. Bunu riske atmak istemem.
Hayır, bence sen de kullanma.
Okuduğunuz satırların tamamını çocuklarınıza da okuyun, okuyun ki kulaklarına küpe olsun.
Çocuklarımıza, eşimize, dostumuzun evlatlarına, sokağımızda oyun oynayan, bu memleketin geleceğini omuzlayacak fidanlara bu satırları okuyalım ki gencecik bedenler zehirlenmesin.
Yarının öğretmenlerini, bilim insanlarını, avukatlarını, hakimlerini, siyasetçilerini, belediye başkanlarını, milletvekillerini, esnaflarını kısacası milletimizi ve devletimizi ayakta tutacak tek güç olan gençlerimizi uyuşturucu illetinden korumak için yukarıdaki satırları okuyalım.
Dikkat ettiyseniz Sakarya'da önceki zamanlarda gazetelerin 3. Sayfa manşetlerine baktığımızda içimiz acıyordu. Gazetelerin manşetlerindeki "Yine uyuşturucu, yine ölüm... Hapı yuttu parkta ölü bulundu... Bonzai hayatını söndürdü... Parktaki bankta acı son.. Hayata son bakış..." başlıklarını hala unutmuş değiliz.
Son dönemlerde ise gazetelere baktığımızda, artık madde bağımlılığından hayatını kaybeden gençlerimizin haberleri manşetlerde yer almıyor.
Çok şükür artık zehir tacirleri ellerini kollarını sallayarak ortalıkta madde satamıyor.
Çocuk parklarında evlatlarımıza ölümcül pusular kuramıyor.
Okul önlerinde şeker süsü verilmiş maddeler satamıyor.
Tabi burada başta Sayın Valimiz Çetin Oktay KALDIRIM, Emniyet Müdürümüz Fatih KAYA ve Jandarma Alay Komutanımız Aydın KUTLU' nun kararlı ve sistemli çalışmaları sonucunda bir çok uyuşturucu taciri ve temin edip satan şahıslar yakalandı, yakalanmaya da devam ediyor..
Sayın Valimiz ilimize atandığı ilk gün uyuşturucu ile mücadelede kararlı olduklarını ve bu illeti Sakarya´da bitirmek için tedbirler alacaklarını üstüne basa basa ifade etmişti.

Artık klasikleşmiş bahanelerin arkasına sığınmamamız lazım.
Çocuklarımızla iletişim kurmamız gerekiyor.
Akşam eve gelip, yemeği yeyip, kahveye çıkmak veya arkadaşlarımızla sohbet etme randevularımızı iptal etmemiz gerekiyor.
Biz babalar olarak en azından haftanın beş günü eşimizle, çocuklarımızla zaman geçirmeye özen göstermeliyiz.
Evlatlarımızı emanet ettiğimiz ve ayaklarının altına cennet serilen analar da artık televizyon dizilerinden, kendilerine hiçbir faydası olmayan magazin ve şov programlarından başlarını kaldırsınlar.
Allah'ın kendilerine vermiş olduğu en kutsal emanetlerine göz bebekleri gibi baksınlar, onlarla arkadaş olsunlar.
Çocuklarını mutlaka dinlesinler ve sohbet etsinler.
Evlatlarının sıkıntılarını çocukça görmesinler, onların dertlerini hafife almasınlar.
Bu milletin ve bu devletin geleceğinin gençlerin omuzunda yükseleceğini hatırlatsanız çok mu zor bir iş yapmış olursunuz?
Çocuklarımızın hayatını tehdit eden bu illetle mücadele için esnafıyla, polisiyle, zabıtasıyla, postacısıyla, doktoruyla, gazetecisiyle, imamıyla, öğretmeniyle, pazarcısıyla kısacası kendisini insan gören herkesle birlik olup elimizi taşın altına sokmalıyız.