Şubat’ın 14’ü, buz gibi bir Kastamonu günü…

Herkesin yapmacık hislerle, kokusunu yitirmiş çiçeklere parfüm sıkarak ve maneviyattan yoksun ruhsuz hediyelerle kalbinde bir karadelik gibi büyüyen sevgi açlığını bastırmanın telaşında olduğu bir günde… En sevilenden gıdığında bin bir ormanın kokusunu saklayan, sebepsiz gülümsemesiyle melekleri hatırlatan bir lütuf, bir ihsan, bir hediye olarak geldin bize.

En az yağan kar taneleri kadar beyaz, kapalı gözlerinle melekler kadar masum, yumruk yaptığın ellerinin arasındaki uzun kafanla dünyalar kadar güzeldin.

Gelişinle bize hissettirdiklerini tarif edecek kelimeleri seçmek zor, onlar hiç bu kadar kifayetsiz kalmamıştı. Rabb’im ne kadar âciz olduğumuzu, onun esirgemesine ve rahmetine ne kadar muhtaç olduğumuzu hem gelişine şükür için hem de gelecekte hayırlı bir evlat olman için yaptığımız dualarla bir kez daha hissettirmişti bizlere.

Bil ki senle geçen şu beş yılın her anı için hamd makamındayım.

Ey oğul!

Bir gün insanlar doğruluğu, adaleti terk ederlerse yalnızlığı dost bil, sele kapılıp sen de gitme. Her şeye rağmen ayakta dimdik durabilen, sırt yaslanacak bir dağ ol.

Kimsesi kalmamışlara kapını hep açık tut, her zaman sığınılabilecek durgun, sakin bir liman ol.

Büyüdükçe eğilmeyi bil, kazandıkça paylaşmayı. Âciz ve çaresiz kalmışlara uzanacak bir el ol.

İnsanlara hep gül, sıcak ve samimi davran. Unutma ki verdiğin paradan değerlidir gülüşün. Çok katlı beton binaların arasında çevresine huzur saçan bir gül bahçesi ol.

Herkesin umudunu yitirdiği anda sen yeise düşme; vatanına, milletine, devletine sahip çık. Unutma ki damarlarında gezen asil kanda gem vurulamamış nice küheylanların, tasma takılamamış nice bozkurtların, şehit düşse de sancağı düşürmemiş nice alperenlerin kanı var.

Kafandaki sorulara çözüm bulamadığında kalbini dinle, iyilikle mayalanmış o güzel kalbin sana hayırlısını söyleyecektir. Yeter ki dinlemesini bil.

Kendine bir rehber ararsan kapıları kıran, devletleri yıkanları değil; gönülleri yapan, köprüleri kuranları seç.

Her ne yaparsan yap kitabı Mübin aklında, Allah’ın ve resulünün sevgisi kalbinde olsun.

Bir de unutma oğul! Babalar oğullarını ısırarak sever.