Yurtdışında yıllarca çalıştıktan ve yaşlığında kimseye muhtaç olmadan rahat bir hayat sürmek için yatırım yapmak isteyen Nazif Kardeş, Serdivan’nın en gözde mekanlarından inşaatı yeni biten bir iş merkezinden yeğeninin tavsiyesiyle her biri 650 bin TL’den olmak üzere 2 milyon 600 bin TL değerinde 4 adet ofis almak için bir danışmanlık, gayrimenkul ve inşaat işi yapan müteahhit firmayla masaya oturdu. Firma yetkilisi E.K.’ya nakit olarak o kadar parası olmadığını belirten Nazif Kardeş, Hilmi Kayın İş Merkezi ile eski İtfaiye Caddesi’ndeki üç katlı bir binasının olduğunu belirterek takas yapabileceğini ve kalan rakamı ise nakit ödeyebileceğini söyledi.

Şirket sahibi E.K. ile prensipte anlaşan ve sözleşme imzalayan Nazif Kardeş, danışmanlık, gayrimenkul ve inşaat işi yapan firma çalışanı Ş.Ç.’ye alım satım işlemleri için vekâletname verdi. Nazif Kardeş, verdiği vekâletname ile birlikte binalarının satılmasına ve 700 bin TL nakit parayı şirket yetkilisi E.K.’ya ödemesine rağmen, sıra 4 ofis ve işyerinin tapusunu almaya geldiğinde E.K. tarafından çeşitli bahanelerle oyalandı ve tapularını alamadı. Firma tarafından ofis ve işyerlerini kendisine satılmasına rağmen maddi sorunlar nedeniyle bir kısmının bankaya ipotek olarak gösterildiğini ve bankanın bu yerlere el konulduğu söylendi. Şirket sahibi E.K., Nazif Kardeş’e bu kez projenin zemin katında köşe konumda bulunan bağımsız bölümü 6 milyona satabileceği şeklinde yeni bir teklif getirdi. Kaptırdığı üç parça taşınmaz ve ödediği 700 bin TL üzerine Nazif Kardeş, bağımsız bölümün daha değerli olması nedeniyle ilave 1 Milyon TL daha vermek koşuluyla ikinci bir sözleşmeye imza attı. 

Firma yetkilisi E.K., Nazif Kardeş’e satmayı vaat ettiği bağımsız bölümde kendisinin bir zincir restoran açacağını, kendisinin de ilk kiracısı olmak istediğini, 1 Milyon TL’lik ek ödemenin 500 bin TL’lik kısmının da kira bedeli olarak kabul edebileceğini söyleyerek ikna etti. Kiraya veren sıfatıyla imzaladığı kira sözleşmesiyle birlikte işyerinin sahibi olduğunu düşünen Nazif Kardeş kalan 500 bin TL’lik ödemeyi de şirket sahibi E.K.’nın hesabına yatırdı. Ancak sonradan şüphelenmesi üzerine yaptığı araştırmada zaten kendisinin olmayan bir yer için kiraya veren olarak kira sözleşmesi imzaladığı, üstelik taşınmazın kiracı görünen şirket yetkilisi E.K.’nin üzerine kayıtlı olmadığı ortaya çıktı.

Günler günleri, aylar ayları kovalarken Nazif Kardeş güya kiraya verdiği yerin tapusunu da çeşitli bahanelerle alamadı. Tapularını bir türlü alamayan Nazif Kardeş şirket sahibi E.K. ile yaptığı son görüşmesinde E.K.’nın kendisine, satın aldığı ikinci yere de yine banka tarafından ipotek konduğunu söylemesine rağmen, şirket çalışanları Nazif Kardeş'e satıldığı söylenen taşınmazın daha yüksek bir bedelle başkasına satıldığı yönünde bilgi edindi. Bu gelişmeler sonrasında bu kez E.K. kendisinin çok mahçup olduğunu ve zararını gidermek istediğini belirterek Nazif Kardeş’e yeni bir teklif sundu. Bu yeni teklife göre ise şirket yetkilisi E.K. inşaatı devam eden Sapanca Gölü manzaralı bir villası ile satın almayı planladığı bir ofisin tapusunu vereceğini ancak villanın çok değerli olması nedeniyle Nazif Kardeş’in bu kez de 2 Milyon TL ödemesi gerektiğini söyleyerek Nazif Kardeş’i yeni bir sözleşme imzalamaya ikna etti.

Kredi işlemleri esnasında Sapanca Gölü manzaralı villanın E.K. ya da şirketi adına kayıtlı  olmadığını, başkası adına kayıtlı olduğunu öğrenen Nazif Kardeş soluğu avukatta aldı. Avukatı aracılığıyla Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Firma sahibi E.K. ve çalışanı Ş.Ç. hakkında nitelikli dolandırıcılık iddiasıyla suç duyurusunda bulunan Nazif Kardeş E.K. ve Ş.D.’nin cezalandırılmasını ve zararın giderilmesini talep etti. Halk54.com’a avukatı aracılığıyla konuşan Nazif kardeş, “Tek hayalim yıllarca Almanya’da gece gündüz demeden yaşlılık günlerim için biriktirdiğim parayla birkaç yer satın alıp yaşlılığımda kira geliriyle kimseye muhtaç olmadan sakin bir hayat sürmekti. Ama ne yazık ki 3. kez bana sözleşme imzalatmalarına rağmen bir tek tapu alamadım. Türk hukukunu bilmiyorum, piyasayı bilmiyorum. İnsanlara güvenim kalmadı. Benim olmayan dükkânı sanki bana devretmişler gibi kira sözleşmesi hazırlamışlar ben de sanki mal sahibi olarak dükkânı kiraya verdim zannettim. Bütün param bitti. Mağdurum. Yüce Türk yargısına sığınıyorum. Adalet istiyorum.” dedi.