Çelik, yaptığı basın açıklamasında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın yalnız olmadığının altını çizerek "Bu milletin kadim tarihindeki değerleriyle oynanmasına asla izin vermeyiz. Kimse Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkmasın. " ifadelerini kullandı.

Çelik, "Ankara, İstanbul ve İzmir Baro başkanları olmak üzere bir kısım çevreler tarafından kin ve nefret açıklamaları yapıldı. Yayınladıkları bildirilerde, bulundukları suç duyurusu içeriğinde Sayın Diyanet İşleri Başkanının irad ettiği hutbenin muhtevası ile hiç ilgisi olmayan bir biçimde, bu milletin değerlerine, dinine, inancına hakaret etmişlerdir" ifadelerini kullandı.

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ORTADAN KALDIRILMALI

İstanbul sözleşmesi yırtılıp atılmadan, cinsiyet eşitliğini meşrulaştıran eğitimler ortadan kaldırılmadan, televizyonda bu ahlaksızlıkları meşrulaştıran diziler son bulmadan bu meselelerin çözülmesi mümkün olmadığını ifade eden Çelik, sivil toplum kuruluşlarının, mensubu olduğu toplumun değerlerine saygılı olması gerektiğini savunarak, şöyle devam etti:

"İstanbul Sözleşmesi gibi bu milletin ahlaki zemininde adeta bomba gibi duran necis uygulamaların varlığı devam ettiği müddetçe çok daha fazla sıkıntı yaşayacağımız bellidir. Sayın Erbaş hutbesinde ramazan münasebetiyle İslami duyarlılığın arttığı bir dönemde, ramazanın sabır ve irade eğitimi olduğunu belirtmiş ve bu münasebetle de bu ayın, kötü alışkanlıklardan kurtulma vesilesi yapılmasını önermiştir. Sigaranın zararlarından bahsetmiş, içkinin zararlarından bahsetmiş, zinanın, eşcinselliğin, zararlarından bahsetmiştir. Burada topluma bu kötü alışkanlıklardan uzaklaşılması çağrısı vardır. Bu kötü alışkanlıklardan uzaklaşılması çağrısı, alışkanlık sahiplerini aşağılamak değildir, düşmanlık hiç değildir. Aksine bu alışkanlık sahiplerine insan olarak değer verildiği için o alışkanlık sahiplerinin bu kötü alışkanlıklardan kurtulması, bu alışkanlıkların yaygınlaştırılmaması tavsiyesi vardır. Bu dönemde bundan daha anlamlı bir açıklama olamazdı."

“ANNE BİR MEDENİYETİN KURUCUSUDUR”

Kadının toplumdaki önemini ifade eden Çelik, “Ümmet kelimesi ‘ümm’ yani ‘anne’den türemiştir. Anne olmadan ümmet olmaz. Bir medeniyetin kurucusu annedir. Annenin hayattan çekilmiş olması sorunların başlıca sebeplerindendir. İdeolojiler kendini kadın üzerinden inşa eder. Dünya sistemi değiştirmek ve topluma bir form vermek isteyen kadın konusunu çözmek zorundadır. Müslümanlar kadın meselesinde Müslümanca bir tavra gelmelidir. Günümüzde kadınların birçok sorunu vardır. Fakat bir kadın için en önemli konu çocukları meselesidir. Kadınların en büyük sorunlarından biri çocuklarının güvenliğidir. Hem gelecekteki güvenliği hem de o anda yaşadığımız zamanda güvenliği. Toplumda güven duygusunu sağlayabilmek için komşuluk müessesesinin hayata geçirilmesi gerekir. Peygamber Efendimiz’in (sas) komşulukla ilgili emirlerini nasıl hayata geçireceğimiz sorusunun cevaplanması gerekmektedir. Komşuluk müessesesi ise mahallede hayat bulmaktadır. Daha önceleri bir mahalle hayatında yaşayan insanlar birbirinden sorumlu hisseder, sokaktaki herhangi birinin çocuğunu kendi çocuğu gibi koruyup kollardı. Mahalle hayatı sonucu olarak güvenlik meselesini otomatik bir şekilde çözmüş oluyordu. Mahalleye dönülmelidir” dedi.

BU BATAKLIĞI KURUTMANIN TAM ZAMANI

İslam'ın getirmiş olduğu prensiplerle her daim insanlığa huzur, barış, kardeşlik ve mutluluk getirdiğini söyleyen Çelik, "Bundan dolayı bizim dinimizin emir ve yasaklarına her hâlükârda uymamız gerekmektedir. Görevi açısından insanları dini açıdan, emir ve yasaklarını aydınlatmak olan Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Ali Erbaş inancımızın emrini net bir şekilde ortaya koymuştur. Açıklamış olduğu hutbe de insanların yaşam hakkının önüne geçmek ibaresi değildir. Toplumun, neslin, insanların ailenin korunması için söylemesi gereken bir emirdir. Dinimiz zinayı ve eşcinselliği suç ve yasak olarak görüyor. Dinimizde ne varsa hepsi bizim iyiliğimiz, mutluluğumuz için vardır. Diyanet İşleri Başkanlığımızın yanındayız, o yalnız değildir. Bu bataklığı kurutmanın tam zamanı. Bizim inancımızın değerlerini topluma anlatmak hem görev icabıdır hem de bir Müslüman olarak ifade ediyor. Bundan dolayı İslam'ı anlattığı için saldırılara maruz kalan hocamızın arkasındayız. Bu kötü alışkanlıklara maruz kalan insanlara insanca muamele edip etmemek ayrı bir olay, bu kötü alışkanlıkları meşrulaştırmak ise ayrı bir olaydır. Diyanet İşleri Başkanımızın yanında olduğumuzu kamuoyuna ilan ediyoruz." dedi.