AKM önünde yapılan basın açıklamasında konuşan Sakarya Kadın Platformu Dönem Sözcüsü Yasemin Hacıeyüpoğlu, kadına yönelik şiddetin politik olduğunu belirtti.
"Bizler, kadın dayanışmasından aldığımız güçle haklarımızı ve hayatlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşamı örgütlü mücadelemizle biz kadınlar inşa edeceğiz” diyen Hacıeyüpoğlu, şunları kaydetti; "

"Kadına yönelik şiddet her geçen gün artmakta ve küresel bir sorun olarak karşımıza çıkmaya devam etmektedir .Dünya çapında her üç kadından birinin, hayatı boyunca yakın partnerleri ya da eşleri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldıkları bilinmesine rağmen,kadınlar salgın döneminde hiçbir önlem alınmadan evlere kapatıldı. İzolasyon sonucunda kadına yönelik şiddette yaşanan küresel artış Birleşmiş Milletler tarafından “gölge pandemi” olarak adlandırıldı.

Son 10 yılda kadına yönelik şiddetin yüzde 1400 arttığı ülkemizde salgının süregeldiği 2020 yılında 300 kadın öldürülmüş, 171 kadının ölümü de şüpheli olarak kayıtlara geçmiştir.Yine 2021 yılının ilk dört ayında ise 95 kadın cinayeti yaşanırken, 59 şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiştir.

Kadına yönelik şiddetin artarak devam ettiği salgın koşullarında, 6284 sayılı yasada kanıt aranmasına gerek olmadığı halde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından yapılan “Kadın Konukevlerinde Koronavirüse Karşı Ek Tedbirler Alındı” başlıklı açıklamada yüksek can güvenliği riski bulunan kadınlar dışında başvuru kabul edilmediği için kadınların sığınaklara kabulü zorlaştırılmış, can güvenlikleri risk altına sokulmuştur. Sosyalleşmenin, kadın dayanışma ağlarının, adli yardım, koruma ve sağlık gibi hizmetlere erişimin neredeyse imkânsızlaştığı salgın koşullarında kadınlara yönelik şiddet riskleri katlanarak artmıştır.

Şiddetin failleriyle birlikte yaşamak...

"Hakimler Savcılar Genel Kurulu tarafından 30 Mart 2020 tarihinde imzalanan karar ile, 6284 sayılı kanun askıya alınmış, evden uzaklaştırma tedbirinin uygulanması esnetilmiştir. Artan ev içi şiddeti önlemek için hiçbir önlem alınmadığı gibi çıkarılan infaz düzenlemeleriyle kadınlar aynı evde şiddet failleriyle birlikte yaşamaya zorlanmıştır.En vahim olanı ise, 20 Mart 2021 tarihinde TBMM devre dışı bırakılarak bir gece yarısı kararnamesiyle, kadınları şiddete karşı koruyan en kapsamlı uluslararası sözleşme niteliğinde olan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı olmuştur.

Tüm bu yaşananları buradan yeniden uzun uzun yeniden ifade etmemizin nedeni, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak bu sorunların kaynağını bilmesi ve çözüm üretmesi gereken Sayın Derya Yanık'ın artan şiddetin nedenlerini kendisinin de merak ettiğini ifade ettiği talihsiz açıklama olmuştur. TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi Araştırma Komisyonu' nda yaptığı sunumda; pandemi döneminde, kadına yönelik şiddet olaylarındaki artışın “tolere edilebilir”düzeyde, yani '' hoş görülebilir'' olduğunu belirtmiştir Sayın bakan sözlerinin çarpıtıldığını, konu bütünlüğünden bağımsız olarak art niyetli bir şekilde cımbızlandığını söyleyerek kendini savunmuştur.

Sayın bakan biz sizin sözlerinizi cımbızlamıyoruz; siz hüsnüniyetsiz zihniyetinizi ortaya koyuyorsunuz. Şiddet, tecavüz haberleri aileleri rencide ediyor diyen zihniyet sizin zihniyetiniz. Ensar vakfında yaşananlar için bir kereden bir şey olmaz diyen zihniyet sizin zihniyetiniz.

İyi hal indirimleriyle ilgili yeniden yapılanmaya gideceğiz diyerek tacizciyi tecavüzcüyü sokağa salan zihniyet sizin zihniyetiniz. Çocuk yaşta evliliklere, genç evlilikler diyerek yumuşatan zihniyet sizin zihniyetiniz. Tacizciyi, tecavüzcüyü mağdur olarak gösteren zihniyet sizin zihniyetiniz.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında koltuğunuzu bıraktığınız çocuğa koruma evinde yaşadığını söyleyerek ifşa eden zihniyet sizin zihniyetiniz.

Ramazanı bahane ederek çocuğa bir kutu çikolatayı layık görmeyen zihniyet sizin zihniyetiniz.

Nisan ayındaki artış tolere edilebilir, diğer aylardaki artışa oranla diyen zihniyet de sizin zihniyetiniz.

Tolere edilmeyecek sayının kaç olduğunu çok merak ediyoruz. Her kadın şiddete, tecavüze uğradığında her kadın erkek şiddetine maruz kalıp, cinayete kurban gittiğinde tolere edilmeyecek sayıya ulaşabilecek miyiz acaba?

Biz hangi sözlerinizi cımbızlamışız bu durumda? Artışın nedeni hakkında bir fikriniz yoksa bize sorun bizim birden çok fikrimiz var.

İstanbul Sözleşmesini tam ve etkin uygulayın. Şiddet davalarına iyi hal indirimi uygulamaktan vazgeçin. Koruma talebi eden kadını gerçekten koruyun. Eril söylemlerinizden vazgeçin.Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırın. Sadece sizin sesiniz olan kadın örgütleriyle değil bütün kadın örgütleriyle işbirliği içinde olun. Şiddet faillerine caydırıcı cezalar verilmesini sağlayın. Kadının toplumsal hayatta ve ev içinde her türlü şiddetten koruyacak düzenlemeler getirin.

Sayın Bakana buradan sesleniyoruz: Kadına yönelik şiddeti münferit ve meşru gören anlayışınıza ve kadın düşmanı politikalara biz kadınların tahammülü kalmadı! Kadına yönelik şiddet tolere edilemez! Bizim bir kişi daha eksilmeye tahammülüz yok!Yaptığınız açıklamaları savunmak yerine, kadınlardan özür dilemeli ve derhal istifa etmelisiniz!

Bu politikaların ve saldırıların yarattığı sonuç, daha çok çocuğun istismar edilmesine, daha fazla kadının şiddete uğramasına ve öldürülmesine sebep olmaktadır.

Biz kadınlar pandemi boyunca ekonomik ve sosyal güvenceden yoksun bırakılırken,daha fazla yoksullaşıp,işsizleşip, güvencesiz- kayıt dışı çalışma koşullarında sömürülürken,istihdamdan kopup hane içi tüm bakım yüklerini karşılıksız olarak yüklenmek zorunda kalırken, şiddet ve istismar tehdidi altında yaşamaya zorlanırken, çözüm üretmek yerine kadına yönelik şiddeti ve istismarı meşru gören bu anlayışı, ürettiği politikaları ve uygulamalarını kabul etmiyoruz.

Biz kadınlar olarak yıllardır söylediğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz; Kadına yönelik şiddet politiktir''. Bizler, kadın dayanışmasından aldığımız güçle haklarımızı ve hayatlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Eşit ve özgür bir yaşamı örgütlü mücadelemizle biz kadınlar inşa edeceğiz."