20 milyon TL yatırımla oluşturulan Sakarya Atlı Spor Köyü (SASK) tesisi, otizmli, yetim çocukları ve şehitlerin emaneti olan çocuklara ücretsiz eğitim veriyor. Kuruluş amacının zirvesine bu çocukları koyan işletme, Sakarya’da kendi sınıfındaki ilk tesis olma özelliğini taşıyor. Serdivan ilçesinde 100 dönümlük araziye kurulan tesiste otizmli bireyler, Sevgi Evleri'nde kalan ve şehit çocuklarına eğitmenler eşliğinde ücretsiz şekilde hippoterapi eğitimi veriliyor. Bireylerin birçok dalda gelişim gösterdiği eğitim, çocukları kendilerini konumlandırma, fiziksel farkındalık ve sosyal iletişim alanlarında da pozitif şekilde etkiliyor.

Otizmli, yetim ve şehitlerin emaneti olan çocuklar için ücretsiz şekilde eğitimler vermek için tesisi kurduklarını açıklayan SASK Yönetim Kurulu Başkan Fatih Önsoy, hedeflerine ulaşabilmenin mutluluğu içerisinde olduklarını ifade etti. Çocukların at üzerindeki mutluluklarını görebilmek adına böyle bir projeyi başlattıklarını aktaran Önsoy, “Ben çocuklarımla birlikte bir binicilik kulübüne gidiyordum ve burada bir otizmli kardeşimizle tanıştım, daha öncesinde yürüme zorluğu bile yaşarken çok büyük gelişmeler yaşadığını öğrendik çocuğumuzun. Sonrasında Sevgi Evleri'nde kalan çocuklarımızı düşündük, şehitlerimizin bizlere emanetleri olan çocuklarımızı düşündük. Çocuklarımızın at üzerindeki mutluluğunu onlarda da görmek için bir proje geliştirdik” dedi.

"Tesisimiz otizmli bireylere ücretsiz"
Sevgi Evleri'ndeki çocuklar, şehit çocukları ve otizmli bireylere tesisin ücretsiz olduğunu söyleyen Önsoy, “Bu proje için yerimizi aradık, yerimizi bulduk ve satın aldık, gerekli bütün yatırımları yaptık. Kurban Bayramı'nda Sevgi Evleri'ndeki çocuklarımızı burada ağırlayarak başladık. Şimdi de otizmli çocuklarımızı ağırlıyoruz. Tesisimiz bu tarz çocuklarımızın hepsine ücretsizdir. Biz bunun yanı sıra bütün çocuklarımızı lisanslı sporcu yapmaya çalışacağız; okçuluk, tenis, binicilik alanında. Eğer çocuklarımız bunları başarabiliyorsa, uluslararası alanda ülkemizi temsil edecek kadar desteğini vereceğiz ve ülkemize faydalı olacak bireyler, sporcu olarak yetiştirmeye çalışacağız” diye konuştu.

100 dönümlük araziye 20 milyonluk yatırım ile yaşam alanı
Gerçekleştirdikleri proje ile ilgili bilgiler veren Fatih Önsoy, “100 dönümlük bir arazi üzerine yaklaşık 20 milyonluk bir yatırımla hem butik otel, hem tenis kortları da yaptık. Okçuluk, kamp alanlarımızı yaptık. Manejlerimizi de yaptık ki Türkiye’de ki en büyük manejler şu anda tesisimizde. İnsanlarımızın burada gelip kahvaltı yapabileceği, yemek yapabileceği bir yaşam alanı yaptık. Bizim için projeyi hayata geçirirken en önemli konu Sevgi Evleri'nden gelen çocuklarımız, şehitlerimizin emanetleri ve otizmli çocuklarımızın burada mutlu bir şekilde koşup oynadığını görmekti ve şu anda o mutluluk içerisindeyiz” şeklinde konuştu.

"Fiziksel farkındalık ve sosyal iletişimi pozitif şekilde etkiliyor"
Hippoterapi yönteminin otizmli bireyler üzerinde oluşturduğu etkilerden bahseden Otizm Federasyonu Genel Eğitim Koordinatörü Çağdaş Çelik, “Hippoterapi ülke dışında uzun zamandır uygulanan bir eğitim ve terapi sistemi. Ülkemizde son yıllarda gelişmeye yüz tutmuş ve tam anlamıyla da toplumun tüm tabanlarına yayılamamış bir terapi sistemi. Bunu da biz Otizm Federasyonu olarak bu tarz sosyal sorumluluk projelerinin ülke içinde ne kadar fazla kesime yayılırsa o kadar faydalı olur düşüncesi ile destekliyoruz ve yanlarındayız. Otizmde farklılıklar çok fazla, belli bir standart yapısı olmadığı için her birey bunu farklı şekillerde yaşıyor, hem fiziksel hem de psikolojik olarak. Fakat siz alt yaş grubundaki otizmli bireye hippoterapi eğitimini ve terapisini verirseniz eğer aşamalandırılmış bir şekilde, bu çocuğun hem kendisini konumlandırmasını hem fiziksel farkındalığını hem sosyal iletişimini son derece pozitif şekilde etkiliyor. Çocuk kendisinin haricinde bir varlık hem de bir hayvan ile etkileşime geçmekle kendi eksikliklerinin bir nebze tabii farkına varıyor ama bunları kullandıktan sonra karşısındaki etkileşime geçince o hippoterapinin faydalarını çocuklar hayatlarında görüyorlar. Bu hem fiziksel, hem konumlandırma hem özgüven olarak daha çok önümüze çıkıyor. Hippoterapi aynı zamanda öğrenme sürecinin de başyapı taşlarından oluşan bir terapidir. Bunun yanında vücut farkındalığı çok fazla olmayan ya da sinir uçlarının tam farkına varamayan otizmli çocuklarda da bu at ile sürtünme sırasında vücudun uyaran almış olmasından dolayı yürümesine, fiziksel postürüne, dik duruşuna ve duru bozukluklarının olmasına engel olarak önümüze çıkıyor, yani çok faydalı” ifadelerini kullandı.

"Çok eğlenceli, çok keyif aldım"
Eğitimden ücretsiz bir şekilde faydalanan otistik Yunus Emre Telli, “Çok eğlenceliydi gerçekten, çok keyif aldım. Öğretmenlerime çok teşekkür ediyorum beni buraya getirdikleri için. Ata dokunduğum zaman yumuşacıktı, çok tatlıydı” dedi.

"Terapi sonrasında daha cana yakın oluyorlar"
Hippoterapi eğitmeni Berke Yanar ise, “Hippoterapi otizmli çocuklar, felçli hastalar ile el, ayak, bel, baş senkronizasyonu sağlayamayan her yaş için uygun bir tedavi yöntemidir. Hippoterapide kullanılacak atlar da biniciler de birbirine uygun olmalıdır. Şu şekilde 2, 3 veya 4’üncü derste biniciler bir denge yakalamaya başlıyor otizmli çocuklarımız. Bu denge günlük hayatında da çok büyük etken oluyor. Çünkü tüm kas gruplarını çalıştırmış oluyor. Aynı anda 100 sinir ucumuza temas ediyor atların yürürkenki hareketleri. Çocuklarda gözlemlediğimiz en büyük değişimler; daha sevecen ve daha cana yakın oluyorlar, herkesle iletişim kurmaya daha yakın oluyorlar ve kendilerini düzgün şekilde ifade edebiliyorlar. En başta korku ile yaklaşabiliyorlar ama 2-3 dersimizden sonra bu sefer sürekli atlara binmek, atlara yaklaşmak ve onları sevmek istiyorlar” diye konuştu.