Tv264’te yayınlanan Muhabir Masası’nın konuğu Sakarya Barosu CMK (Ceza Muhakemesi Kanunu)ve Adli Yardım Koordinatörü - Staj Eğitim Merkezi doğal üyesi- TBB eğitmeni -TBB CMK Komisyonu üyesi Alim Mert oldu.
Mert, Adli Yardım Projesine yapılan başvurulardan yüzde 80’ini kadınların oluşturduğunu söyledi.
Sakarya’da 10 belediyede uygulanan Adli Yardım projesine genelde boşanma davalarıyla ilgili başvurular geldiğini açıklayan Mert, “Adli yardım başvurularının önemli bir kısmı boşanma davalarıyla ilgili. Bunlar arasında aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar, nafaka, velayet sorunları, nesep davaları, babalık davası, nesebin reddine yönelik soy bağı davaları geliyor. İş uyuşmazlıklarına ilişkin davalar şimdi arabuluculuğa tabi oldu. Arabuluculuk sürecinden geçtikten sonra bazen bir kısmı da bu projeye gelebiliyor. Büyük oranda da bu aile hukukuna ilişkin uyuşmazlıkların içerisinde başvurucu önemli bir kısmı yani başvuruların % 80 civarında boşanma davası içerikli, aile hukuku içerikli başvuruların yine o % 80'ini kadınlardan oluşmaktadır. Adli yardım koşulları itibariyle toplumda görece kadın daha dezavantajlı konumda olduğunu söylemek lazım. Bunu şuna da bağlayabiliriz. Bir erkek boşanmak istediğinde direkt adli yardım değil de, kendisi bir avukat tutup boşanmak isteyebilir, ama kadınlar aynı derecede olamadığı için biraz daha adli yardıma ihtiyaç duyabiliyor. Ekonomik özgürlükleri avukata erişim noktasında engel teşkil ettiği için, dolayısıyla da bizim kadının adalete erişimi hususu ile ilgili adli yardım önemli bir fonksiyon ve rol üstleniyor. Hatta en önemli rol üstleniyor diyebilirim, çünkü yani kendisinin avukat seçme, avukata erişme, adalete erişme imkanı doğal olarak yok. Başvuruların önemli bir kısmı dediğim gibi boşanma davalarıdır” dedi.
Başvuruları yapılan davaların içindeki şiddet oranını açıklayan Mert, “Yapılan yüzde 80’lik başvuruların içerisinde % 40'ı başvuru boşanma nedenlerinin içerisinde şiddeti tarif ederler. Bunların içerisinde yani şiddetin teknik olarak tanımı sadece fiziksel şiddet değil, bildiğimiz psikolojik şiddet, ekonomik şiddet önemli yer tutuyor. Özellikle ev kadınları bakımından. Dolayısıyla şiddetin bu kadar literatürdeki tanımını takip edememesi rağmen belki çoğu zaman fiziksel şiddet olarak algılamasına rağmen, şiddetin var olduğunu söyleyen % 40'lık bir kitle var” diye konuştu.
Adli yardım süreci özellikle kadın hakları konusunda daha mı aktif yürütülüyor?” soruna cevap veren Mert, “Adli yardım aslında sadece Sakarya özelinde değil. Ben de uzun yıllardır naçizane bununla ilgili çalışmalar yürütürken şu tarifi yapmaya çalıştım. Nasıl ki başınıza bir hastalık gelir, ani bir olay, bir travma mağduru olursunuz, hastanenin acil servisine gidersiniz. Adli yardım bürosu böyle bir yer olmak zorundadır. Türkiye'de adli yardımın bu şekilde, dünyada da bu şekilde oluşturulması, yapılandırılması gerekir. Çünkü biz hakikaten yani usul kuralları çok önemli yer tutar. Evet, eğer bir gün geç giderseniz bir gün işleminiz 2 hafta içerisinde işte bir cevap süresi vardır, onu kaçırırsanız işte karşı dava açma süresini kaçırırsanız, bir istinaf süresini kaçırırsanız bir daha bu hakkı kullanamazsınız. Yani işiniz bu anlamda çok zorlaşır. Dolayısıyla usul, esasın önüne geçer. Dolayısıyla o anda müdahale edilmesi gerekir. Şimdi özellikle şiddete mi uğramış, bu anlamda veya bir davayla karşı karşıya olan bir vatandaşımızın adli yardımı acil olur. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz ve diğer barolara da bunu öneriyoruz. İşte bu yapılandırma Türkiye'deki bu adli adım sisteminin güçlendirilmesi gerekiyor. Çünkü gerçekten vatandaşın adalet erişimi önemli” dedi.
Adli Yardım Projesi diğer illere model olarak paylaştıklarını dile getiren Koordinatör Mert, “Yani bizden sonra İstanbul barosu başta olmak üzere birçok baroya bu projeyi paylaştık ve hatta protokollerimizi gönderdik. Türkiye Barolar Birliği ile paylaştık, Türkiye Belediyeler Birliği ile paylaştık. Yani birçok baro bunu kullandı, böylelikle trilyonlarca lira Türkiye'de belki de sisteme aktarılacak. Türkiye geneli itibariyle biz bu projeye vasıta olduğumuz için mutluyuz. Yani bunun yanında mesela geçmiş dönemde 2018 yılında biz bazı başka projeler de yaptık. Yani bizim sosyal sorumluluk anlamında. Mesela şehit ve gazi yakınlarına ve şehitlere yönelik bir pozitif ayrımcılık yaparak, bir sosyal devlet olmanın da gereği olarak onların da adli yardımla buluşturduk. Zafer Kazan başkanımız döneminde. O proje içerisinde aile ve sosyal hizmetler il müdürlüğü var. Meslektaşlarımız şehit ailelerimizden avukatlık ücreti almadan, danışmanlık ya da avukatlık yapmayla ilgili gönüllü oldular. Şehit yakınına, gaziye ama bir avukat meslektaşımız gönüllü olarak bir bunu yerine getirebilir, biz burada bu gönüllülük oluşturmaya çalıştık. Gönüllü olan arkadaşlarımız da burada bir misyon üstlendiler. Hala da devam eden bir uygulamadır” dedi.
Sakarya Baro’nun müdahil olduğu davaların önemine değinen Mert, “Toplumsal davaları da takip etme hususu ile ilgili bir görevlendirme söz konusu olmayabilir ama baro, kamu tüzel kişisi olarak kamu hizmeti yapan kamu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Adalet mekanizması ve yargı içerisindeki bir kurum olarak tabii ki toplumsal davalarla ilgili katılma taleplerinde bulunuyoruz. Hem avukatın, hem de baronun misyonu gereği bunu yapması gerekiyor. Avukatlık çok kadim bir meslektir. Bir etik mesleğidir, dolayısıyla da toplumsal davalara, avukat da, baroda hayır diyemez, kenarda duramaz. Bu mesleğin gereğidir yani ama aynı zamanda yasal olarak da mevzuat anlamında da derinlemesine baktığımızda yapılması gereken bir şeydir. Evet, Türkiye'de bir darbe oldu darbe davasına da suç duyurusu yapıldı müdahil olundu, işte Narin cinayetinde de baro vardır, toplumsal olarak birçok çevreyle ilgili davalarda da vardır. Yani vatandaşı, kamu gücü karşısında da bireyi temsil ediyoruz” şeklinde konuştu.