Ender Serbes, yaptığı açıklamada, Sakarya’nın başta Suriyeliler olmak üzere binlerce sığınmacıya ev sahipliği yaptığını belirtti. Verilere göre sığınmacıların genç bir nüfusa sahip olduğunu, büyük çoğunluğunun ise okul çağında bulunduğunu vurgulayan Serbes, yeterince Türkçe bilmeyen çoğunlukla Arap öğrencilerin bizim çocuklarımızda aynı sınıfta ders görmenin bazı sıkıntılara sebep olduğunu kaydetti. Velilerden bu konuda şikayet aldıklarını anlatan Serbes, yeni eğitim yılı başlamadan önce bu konuya çözüm bulunmasını istediklerini dile getirdi. SINIFLARDA YOĞUNLUK AZALTILMALI Özellikle sıkıntının ilkokul bazında daha da yoğun yaşandığının altını çizen Serbes, “Sığınmacıların yoğun olduğu mahallelerdeki okula yeni başlayan Arap çocuklar genelde Türkçeyi iyi konuşamıyorlar ve anlayamıyorlar. Dolayısıyla bizim çocuklarımızla aynı sınıfta ders görmeleri sağlıklı ve verimli olmuyor. Öğrenme güçlüğü sorunu ortaya çıkıyor. Öğretmenlerde zor durumda kalıyor. Bu durumdan hem Türk çocuklar hem de Arap çocuklar olumsuz yönde etkileniyor. Bu konuya bir an önce çözüm bulunmalı. Sığınmacı çocuklara Türkçe öğretilene kadar, en azından her sınıfta birkaç öğrenciyi geçmeyecek şekilde tüm şehirdeki sınıflara dağıtılmalı. Ancak bu geçici çözüm. Asıl olan mülteci çocukların dil öğrenmeleri.” diye konuştu. MUTLAKA TÜRKÇE ÖĞRETİLMELİ Suriyeli sığınmacı ailelerinin Türkçe bilmelerinin ve evlerinde Türkçe konuşmalarının çocuklarının Türkçe’yi öğrenmesi bakımından çok faydalı olacağını ifade eden Serbes, şu önerilerde bulundu: “Her yaştan sığınmacılar için Türkçe öğrenme seferberliği başlatılması gerekir. Özellikle çocukları olan sığınmacı ailelerin mutlaka Türkçe öğrenmeleri sağlanmalı. Sığınmacı aile fertleri Türkçe bilir ve evde kendi dillerinin yanında Türkçe konuşulursa , daha küçük yaştaki çocuklarda dilimizi öğrenmiş olur. Okul çağına geldiklerinde dil sorunu yaşamazlar. Milli Eğitim, yerel yönetimler, bütün ilgili ve katkısı olabilecek kurumlar bu yönde derhal adım atmalı. Her sığınmacıya mutlaka Türkçe öğretilmeli. Aksi halde bu sıkıntılar devam eder. İnsanlar ancak bildikleri dil ile düşünür ve öğrenirler.”