Rahmetli babam ‘oğlum aman diyene vurma’ derdi…
Rahmetliyi dinleyecem…
“Aman” diyene vurmayacam…
Onun için bugün son kez cik cik Raif Ugan’ı yazıyorum…
Peki ama Raif Ugan nasıl “aman” dedi! 
Bunu nereden çıkartıyorum!
Anlatalım…
Cadde 54’ü eleştirdik…
Ugan, iki satır köşe yazısıyla Cadde 54’ü güzelledi..
Bende bunu “bana verilen bir cevap” olarak kabul ettim…
Ki o yazıda benim adım soyadım yoktu…
Önemli değil…
Benim eleştirim üzerine Cadde 54’ü güzellemek bana verilen bir cevaptır…
 
**

Bu nedenle angajman kuralları gereği tam 5 gündür Raif Ugan’ı fırtına obüsleriyle dövüyorum…
Hatta “benim hakkımda yaz” diye yalvarıyorum…
Hatta ve hatta adama “bana geçir” diye yalvarıyorum…
Bir köşe yazısı yok…
Tek kelime cevap vermiyor, veremiyor…
Ağzını bıçak açmıyor…

*

Bana karşılık köşe yazısı yazamayan Raif Ugan, dün sosyal medya hesabından hesapta bana çaktı. “ülkenin ormanları yangın yerine dönmüş, tarifsiz acılar var” diyerek bana cevap vermekten zul duyacağını yazmış. Yersen öyle de benim gibi yemezsen! Dimi, ya benim gibi yemezsen! Sen ne zaman bana cevap verebildin ki cik cik şimdi verebileceksin! Yıllardır bana cevap veremezsin ama kaşınır durursun…

*

Hatırla…
Yıllar önce Sakaryaspor web sitesine bakıyordun…
Hatırladın mı!
Tıpkı böyle günlerce Sakaryaspor web sitesi üzerinden alınan reklam paralarını sana sordum…
Belgesi, makbuzu var mı diye sordum…
Bir satır bile bana cevap veremedin…
O gün bugün sus-pus kulağının üzerine yatıyorsun…
Haaaaa…
Verilemeyecek hesabım yok diyorsan gel eski defterleri birlikte açalım…
Görelim bakalım el mi yaman, bey mi yaman!

*

Gelelim orman yangınlarına…
Kim ama kim bu ormanları ateşe verdiyse, kim bu kadar cana kıydıysa, kim onca insanı evsiz-barksız bıraktıysa, kim bal arılarına acımadıysa, kim çam ağaçlarını küle çevirdiyse, kim kelebekleri ateşe verdiyse, kim bu ülkeyi düşünmüyorsa, kim bu vatana kıyıyorsa, alayı AMK yani Alayı Merhametsiz Katil’dir. Alayının, topunun AMK.. Nokta. 

*

Şimdi tekrar gelelim Raif Ugan kısmına…
Bak koçum…
Reklam aldın diye Cadde 54’ü güzellemeye çalışıyorsun ama adamlara iyilik mi yapıyorsun, kötülük mü yapıyorsun belli değil…
Ben bir kere yazdım, bıraktım..
Sen ise iki satır yazıyla ki onu yazı diye kaleme almam, olayı kaşıdın…
Bende günlerce Cadde 54’ü yazdım…
Adamları bir kere bile savunmadın…
Sen dost musun, düşman mısın!
Madem adamları savunmayacaksın da neyi ortamı geriyorsun!
Haaaaaaa…
Bence mahsuru yok ama sana reklam verenleri yakıyorsun...

**

Gelelim Serdivan Belediyesi kısmına…
Belli Serdivan Belediyesi’ni de güzelliyorsun…
Evalla…
Ama onca yaptığım eleştiriler karşısında belediye için bir satır bile yazamıyorsun…
Böyle güzelleme mi olur!
Böyle dostluk mu olur!
Sana selam veren herkesi yakmaya mecbur musun!
Bak şimdi…
Konu Serdivan Belediyesi ya…

*

Serdivan Belediyesi tarafından Zaman Park yapıldı…
Hatırladın mı!
Bu tematik park yapılırken “Fen Bilgisi dersinde öğrencilerin gördükleri Dünya ve Uzay konusunu daha da pekiştirerek öğrenmesi, kütüphane” denilerek hizmete açıldı. Peki şu an havuzunda gezegenler bulunan bu tematik ne! 
Dondurmacı oldu…

*

Serdivan Belediyesi tarafından büyük bir gümbürtüyle Muhsin Yazıcıoğlu Bulvarı’nda tematik Üçgen Park yapıldı. 
Hatırladın mı!
Peki bu Üçgen Park ne oldu! 
Soruyorum…
Tematik Park ne oldu!
O da kafe olarak kiraya verildi…

*

Serdivan Belediyesi tarafından Fen Bilgisi dersleri için öğretmenlerin tercih sebebi olan Planetaryumu hizmete soktu…
Hatırladın mı!
Hatırla…
Bari bunu hatırla..
Hani senin reklam aldığın Cadde 54 AVM’nin hemen yanındaki o bina…
Peki bu tematik parklar ne oldu!
O dondurmacı, kafe olmadı ama kaderine terk edildi…

**

Bunları hatırlamaz isen yakın tarihten örnek vereyim…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2 Temmuz günü açtığı bir park daha var…
Hani 10.4 milyon lira harcanarak 33 dönüm üzerine inşa edilen Şelale Park var. 
Duydun mu adını!
Hani ulusal basında gündem olan ve havuzları su tutmayan meşhur Şelale park var..
Sahi bugün 2 Ağustos ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılışından tam 1 ay geçti. 
Ne oldu da bu Şelale Park açılmadı!

*

Bak gördün mü!
Hep senin yüzünden…
Durup dururken senin yüzünden tematik parklar aklımıza geldi…
Ben buradan Raif Ugan’a reklam verenleri uyarayım…
Elbette Raif Ugan’a reklam verin…
Adamın ekmeğine dil uzatmam…
Ama Raif Ugan’a reklam verirken “Aman Raif bey sen bizimle ilgili iyi ya da kötü köşe yazma… Sen reklamı gir, paranı al, tatilini yap” diye anlaşma yapın…

*

Veya yapmayın…
Bence mahsuru yok…
Son sözüm mü!
Bak Raif çorban taşmasın…
Ortalığı karıştıracağına çorbanı karıştır !!!