ODA TV geçen 9 Haziran akşamı “AKP'li belediyede 300 binlik saltanat kayığı” başlıklı bir haber yaptı. ODA TV’nin bu haberi sonrasında bazı ulusal ve yerel basın “Saltanat” üzerinden Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ne yürümeye başladı. Ne de olsa ‘saltanat’ kulağa hoş geliyor. Ancak işin iç yüzünde ‘saltanat’ diye bir şey yok. Bununla ilgili 2 köşe yazdık ve “kaçıranlar buradan okuyabilir” dedikten sonra devam edelim...

***

Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Derneği Başkanı ve T54.com.tr’nin imtiyaz sahibi Sezai Matur sözde saltanat kayığıyla ilgili hem haber hem de köşe yazdı. Biz de kendisinin gerçeği bile, bile neden böyle bir haber yapıp üzerine bir de köşe yazdığını dün kaleme aldık. Bunları yazarken bir örnek verdik. Kısa “AK Parti zamanında Ekrem Yüce’yi Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı gösterdiğinde Yüce sevgisiyle uçağa atlayıp Rize’ye gittin. Hatta orada bir de kemençe çaldın. Peki ama şimdi ne oldu” dedik...

***

Öyle ya, aday gösterilen Yüce’nin peşinden uçakla Rize’ye kadar gidecen, Yüce başkanı bu kadar sevecen, bu kadar yakın olacan, ama sıra ‘saltanat’ işine gelince Başkan Ekrem Yüce’yi telefonla arayıp bilgi almadan haberi yapacan. Kesmedi üzerine bir de köşe yazacan. Biz de gazetecilik refleksiyle “Sezai Matur neden uçaktan inip saltanat kayığına bindi” deyince “vay Sezai Matur’dan ne istiyorsun” olacak. Zaten bu kentte kimi yazsan ‘ondan ne istiyorsun’ oluyor...

***

Ama bir gariban hakkında yazsak ne arayan var, ne soran var. Sıra garibana gelince istediğin kadar yaz. Hem Sezai Matur ile aramıza ne giriyorsunuz! Sezai Matur’u seviyorum. O bizim başkanımız, canımız, kardeşimiz. Aramıza kimse giremez. Haaaa, hal böyle iken yazdıklarım mı! Bu kadar seviyorsun ama Sezai Matur hakkında yazıyorsun da yazıyorsun mu! Ne var ki! Sezai Matur uçakla peşinden gittiği Başkan Ekrem Yüce için 6 gün önce ‘saltanat kayığı’ köşesi yazmadı mı, yazdı...

***

Başkan Ekrem Yüce seçilmeden önce ve seçildikten sonra Sakarya Nehri’nin ADA HES kısmındaki durgun alanda Osmanlı tarzı kayıklarla vatandaşlara nehir keyfi yaptıracağını defalarca açıklamasına, hatta seçim öncesi Matur’un kendisinin de bulunduğu basın toplantısında deklere etmesine, hatta ve hatta Sezai Matur bir zamanlar başında bulunduğu gazetede onca haber ve köşe yazmasına rağmen ortaya çıkıp ‘saltanat kayığı’ üzerinden Başkan Ekrem Yüce’ye ver yansın etmedi mi, etti...

***

Eeeee, Sezai Matur bütün bunları yapıp tepki alınca “Bizim tek derdimiz gazetecilik” başlığıyla köşe yazıyor. Ama biz aynı Sezai Matur’u eleştirince “Sezai Matur’dan ne istiyorsun” oluyor. Kırtasiyeci Coşkun Bilir istediğini istediği gibi överken kendi değimiyle “gerçekleri yazıyor” ama biz birini översek “yalaka” oluyoruz. Sezai Matur’un her yazdığı kendi düşüncesiyle ‘gazetecilik’ oluyor ama biz Matur beyi eleştirirsek “Sezai Matur’dan ne istiyorsun” oluyor...

***

İyimiş bee, ne güzel çiftlik bulmuşsunuz. Gazete patronları istediğini yazınca ‘gerçekler’ ama gazete patronlarını biz yazınca ‘haddini aşma Cumalı’, duayen köşe yazarları köşelerinde fasulyenin faydalarını yazıp topa girmezlerken ‘onlar usta’ denecek ama biz duayencilik oynayanları yazınca ‘hop’ denecek. Valla iyimiş. İnternet sitelerinde istediği yazıp yorumları serbest bırakanlar ‘işimizi yapıyoruz’ oluyor ama biz bu arkadaşları yazınca ‘meslek dayanışması nerede kaldı’ olacak...

***

Sizin anlayacağınız bu kentte kimseyi yazmayacaksın, kimseye ilişmeyeceksin, kimsenin hatasını kaleme almayacaksın. Peki ya alırsam! O zaman bedelini ödersin. Polis gözaltına alır, işten kovulursun, birileri seni ‘terbiye’ etmeye kalkar, gazete patronları seni sevmez, tehdit edilirsin, sosyal medyada hakaret ederler, can güvenliğin risk altına girer. Daha sayayım mı! Dur bir tane daha sayayım. Yıllardır sözde her platformda ‘basın özgürlüğü’nü savunan Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Derneği Başkanı Sezai Matur hakkında dava açar...

***

Biliyorsunuz dimi! Yıllar önce Sezai Matur’u yine böyle kaleme aldığım için bana dava açmıştı. Bir gazeteciye dava açan Sezai Matur trajikomik bir şekilde yıllardır özgür basını savunuyor. Aynı Sezai Matur bu kentte ‘gazetecilerin başkanıyım’ edasıyla geziyor ve sansüre bile tepki gösterir. Ama sıra kendisine gelince Matur bir gazeteciyi mahkemeye veriyor.

***

İşte böyle bir Sakarya’da gazetecilik yapmaya çalışıyoruz. Tehdit ve ‘sen misin bizim düzene çomak sokan’ baskısı altında gazetecilik yapıyoruz. Artık ne kadar yapabilirsek!

Devam edecek...