Başkan Çetin, su kıtlığı ile ilgili yaptığı açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

Yerküre üzerindeki erişilebilir tatlı su miktarı, dünyanın toplam su varlığının %1`inden bile az. Oysa gıda, ekonomik büyüme, iklim değişikliği ile mücadele gibi birçok alanın temelinde, su kaynaklarının sürdürülebilirliği yer alıyor. Fakat bugün geldiğimiz noktada, su kıtlığı tüm dünyanın yaşadığı en büyük sorunlardan biri olarak ön plana çıkıyor. Türkiye de, sanılanın aksine su zengini bir ülke değil, hatta yılda kişi başına düşen 1519 m3`lük su miktarı ile "su sıkıntısı çeken" bir ülke konumunda. Türkiye de mevcut nüfus artış hızı ile kişi başına düşen su miktarının 1120 m3`e gerileyeceği öngörülüyor. Bu öngörüler, Türkiye`nin "su fakiri" olma yolunda ilerlediğine işaret ediyor. Bu arada, iklim değişikliğinin yarattığı olumsuz etkilerin artması ile birlikte, kuraklık da Türkiye için çok önemli bir risk temsil ediyor.

Kovid-19 salgını nedeniyle su kullanımının daha da arttığı 2020 yılında, baraj seviyeleri özellikle büyükşehirlerimizde oldukça düştü önümüzdeki aylarda su yönetimi üzerindeki baskıları arttıracaktır. Bu olumsuz durumun özellikle büyükşehirlerimizde daha yoğun bir şekilde yaşanacağı malumunuz.

Temelli kuraklık yönetim planları hayata geçirilmeli ve tüm havzalar için kuraklık yönetim planları tamamlanmalı. Kentlerde yağmur hasadı uygulamaları yapılmalı, park ve bahçelerde su ihtiyacı yüksek bitkiler kullanılmamalı, buralarda gri suyun kullanımı yaygınlaştırılmalı, su tasarrufuna yönelik eğitimler ve uyarılar yapılmalı. Sanayi sektöründe az su kullanan üretim teknolojisi geliştirilmeli, geri kazanımlı su yöntemlerinden faydalanmalı.

Suyun depolanan miktarı toprağın derinliği ve organik madde oranı ile sıkı bir ilişkiye sahip. Bu sebeple, toprakta suyun depolanmasını arttırıcı önlemler alınmalı. Yeraltı sularının kirlenmesini önlemeli, aşırı derecede yeraltı suyu kullanımına kanuni tedbirlerle kısıtlama getirmeli.

Sakarya da su tasarrufu nasıl sağlanır?
Sakarya’da faaliyet gösteren su fabrikalarının faaliyetleri kontrol edilmeli ruhsatlarında belirtilen miktarlar üzerinde su kullanımı titizlikle denetlenmeli Çeşmeden akan su içme suyu niteliğinde. Ancak, biz suyumuzu, yeşil alan sulaması, araç yıkama, tuvalet temizliği ve hatta kırsal mahallelerimizde tarla sulamada kullanıyoruz. Avrupa‘da günlük su tüketimi kişi başına 100 lt. civarında iken Sakarya`da bu değer 150lt. olarak kabul ediliyor.

-Suyun gerçek değerini anlayabilmeyi sağlamaya ve su tasarrufuna yönelik bilinçlendirme çalışmaları yapmalı, su tasarrufuna yönelik teşvikler vermeliyiz.

-Kullanılabilecek su miktarına ilişkin kota uygulanması belki de sürdürülebilir tarım ve sanayi için olmazsa olmazımız.

-Kentsel ve sanayi atık su arıtma tesisi gibi yüksek debi deşarj eden arıtmaların suyu geri kazanılması yasal düzenlemeler ile mecbur bırakılmalı.

-Mevcut koşullara uygun olan yağmursuyu hasadı teknikleri belirlenmeli ve uygulanmalı.

-Belli konut sayısının üzerindeki projelerde yağmur suyunun ayrı toplanmasını, gri su kullanımının mecbur tutmalıyız.

-Özellikle küçük parkların bir kısmına dikey depolar yerleştirilip bu depoların suyunun tankerle doldurulması ve depo çıkışına konulacak otomasyon sistemi ile sulamanın yapılması düşünülmelidir.

-Yeşil alan ve parklarda yapılan sulamaları tasarruflu hale getirmek için; kurulacak her park için öncelikle peyzaj projesi ve buna bağlı olarak bir sulama projesi hazırlanmalı. Her sulama yöntemine göre iklim verilerine dayalı dinamik bir sulama programı hazırlanarak uygulanmalı.

-Çim alanlarının sulanmasında atık su arıtma tesisinde arıtılmış su kullanılmalıdır. Bu tip küçük arıtma tesislerinin kurulabileceği yerler belirlenerek parkların bir kısmının arıtılmış sularla sulanması sağlanmalıdır, meteoroloji takip edilerek sulama yapılmalıdır.

-Çim, ağaçlar ve yer örtücü bitkilerin günlük su ihtiyaçlarının iklim verileri kullanılarak hesaplanması ve ertesi gün Belediye/SASKİ web sitesinden sunulması konuya olan ilgiyi artıracaktır.

Suyu bilinçsizce tüketilecek bir kaynak değil, korunması gereken bir doğal varlık olarak kabul etmeli, suyun tüm canlıların yaşamı için hayati önemini anlamalı, öncelikle suyu korumayı ve su varlıklarını havza bazında geliştirmeyi, katılımcı ve şeffaf bir anlayışla yönetmeyi hedeflemeliyiz.

Sürdürülebilir bir su yönetiminin en önemli ve etkili paydaşları çeşitli sektörlerde suyu bizzat kullananlar. 2022 yılına da sarkacağını öngördüğümüz bu kritik dönemin en az zararla atlatılmasında su yönetimlerinden sorumlu kurumlar kadar, sivil toplum örgütlerine ve su kullanıcılarına da görev ve sorumluluk düşmektedir. Unutulmamalıdır ki su, ortak paydamız ve geleceğimizdir.