Cumhuriyet Halk Partisi Adapazarı İlçe Başkanı Füsun Çetin, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin 22. yıl dönümüyle yazılı bir açıklama yaptı. Çetin, "Her şeyden önce en hızlı şekilde DEPREM MASTER PLANI oluşturulmalıdır. Vatandaşa hizmet edecek tüm kamu binaları özellikle hastaneler ve okullar artık depreme güvenli hale getirilmelidir." dedi.

Çetin yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti:

"Yarattığı ekonomik, toplumsal ve psikolojik sonuçlar dikkate alındığında Türkiye‘nin yakın tarihindeki en önemli olaylardan bir tanesi oldu 17 Ağustos Depremi...                                        

7.4 şiddetinde, Resmi rakamlara göre 18.873 ölüm, 50.000‘den fazla yaralı, 328.113 hasarlı konut ve işyeri ve Etkilenen milyonlarca kişi...                                                                                    

Gerekli tedbirler alınmadığında, doğal afetlerin ne büyük toplumsal felaketlere dönüşebildiğinin en acı örneği olarak tarihe geçen bir kentin insanları olarak, acımız hala bitmedi... Korkumuz hala geçmedi...Endişemiz hala sürmekte...Hayallerimiz hala göçük altında...

Depremin yarattığı yıkımın ve yaşadığımız toplumsal travmanın büyüklüğüne rağmen, deprem gerçeğiyle gerçekten yüzleştiğimiz, yeni depremlere hazırlanma konusunda mesafe kaydettiğimiz söylenemez.

Bugün 17 Ağustos Depreminin 22. inci yıl dönümünde geriye doğru baktığımızda; yaşanan depremler, orman yangınları sel felaketleri göz önüne alındığından Ülke insanımızın hala, "risk havuzuna" dönüşmüş yaşam alanlarında yaşamaya mahkum edildiği, toplumda afet güvenliği farkındalığı konusunda ileriye gidilmediği görülmektedir.

Yaşanan depremden almamız gereken en büyük ders, Coğrafi riskler göz ardı edilerek kurulan şehirlerin, plansız-çarpık kentleşmenin ve mühendislik hizmeti almayan yapıların, insanlar için büyük tehdit oluşturduğu gerçeği tüm çıplaklığıyla görülmektedir.

Bu süre zarfında, Afet riski olan yerleşim yerleri taşınmadı; binalarımız depreme dayanıklı hale getirilmedi; kent merkezlerinde deprem toplanma alanları oluşturulmadı; afet sonrası kriz yönetim senaryoları hazırlanmadı ya da uygulanmaları yapılmadı.

Kamusal bir anlayışla yürütülmesi gereken "yapı denetim" sistemi tümüyle ticarileştirildi. Odalarımızın mesleki yeterlilik, eğitim, belgelendirme ve denetleme gereklilikleri yapı denetim süreçlerinden dışlandı.

"İmar Barışı" adı altında; projesi olmayan, hiçbir mühendislik hizmeti almamış kaçak yapılar ruhsatlandırıldı. 10 milyonun üzerinde kaçak yapının ruhsatlandırıldığı bu imar affıyla birlikte yapı stokumuzun proje uygunluğu ve deprem dayanıklılığı konusunda denetlenme ihtimali de ortadan kaldırıldı.

Kentlerin yeniden yapılandırılması ve depreme dayanıksız binaların yenilenmesi için gerekli olan "Kentsel Dönüşüm" uygulamaları amacından saptırılarak inşaat firmalarına kaynak aktarılmasının, kentsel rantların iktidar yandaşlarında toplanmasının bir aracı haline getirildi.

Kent merkezlerinde bulunan afet toplanma alanı statüsünde park, bahçe ve meydanlar yapılaşmaya açılarak afet sonrasında yaşamı sürdürmeye olanak verecek güvenli alanlar ortadan kaldırıldı.

Sorunlu dolgu alanları, dere yatakları ve kıyılar imara açıldı; her yere AVM‘ler, gökdelenler yapılmaya devam edildi.

Bilinmelidir ki, depreme hazırlık konusunda 22 yıl öncesinden daha iyi durumda değiliz. Yaşanacak İstanbul ya da başka benzer bir depremin sonuçları çok daha ağır olacaktır.

Geçtiğimiz yıllar içinde "İmar Barışı" adı altında ruhsatlandırılan yapılar derhal denetlenmeli, kaçak yapılar hiçbir biçimde affedilmemelidir. Odalarımızın kamusal görevi olan mesleki denetim yetkilerini sınırlandırmaya yönelik düzenlemeler kaldırılmalıdır. Her şeyden önce en hızlı şekilde DEPREM MASTER PLANI oluşturulmalıdır. Vatandaşa hizmet edecek tüm kamu binaları özellikle hastaneler ve okullar artık depreme güvenli hale getirilmelidir.

Yapı Stok Envanterinin çıkartılıp, risk bölgeleri haritaları çıkartılmalıdır.

Acil toplanma alanları uluslararası standartlara uygun hale getirilmeli;  olası bir afette İnsani ihtiyaçları karşılayacak şekilde şimdiden hazırlanmalıdır.

Deprem sonrasında çadır ve konteyner konulacak alanların şimdiden alt yapılarının eksiksiz olarak tamamlanması gerekmektedir.

Bilimsel ölçekte kent planlarının yapılmalı; nitelikli bir mühendislik eğitimi koşullarının sağlanmalıdır.

Afet anı ve sonrasına odaklanmaktan daha çok afet öncesine odaklanmalı. Tüm ülke toprakları inşaat sektörünün bir arazisi olarak görülmemeli, bilimsel bilgi ve kent planlaması kapsamında ve ihtiyaç temelli yapılar yapılmalıdır.

Kentsel dönüşümü; bireysel dönüşümlerden ziyade yasanın amacına yönelik, geniş alanlarda alanın tamamını kapsayacak şekilde yeniden planlayarak daha ferah ve konforlu yaşam alanları oluşturulmalıdır.

Vatandaşlarımız "DEPREM GERÇEĞİ" konusunda sürekli bilinçlendirilmelidir.

Afet için belirlenen Acil müdahale yollarının devamlı açık olması sağlanmalıdır. Bu yollara cephe olan yapıların deprem yönünden güvenli yapılar olması gerekmektedir ve Bu yollarda hiçbir zaman araç park etmesine izin verilmemelidir.

Acil durum toplanma alanları olarak belirlenen okulların depreme dayanıklı olmaları gerekmektedir.

22 yıl önceki acıları yeniden yaşamamamız için ülke olarak depreme hazırlıklı olmamız gerekiyor. Depreme hazırlıklı olmak için de bilimin, tekniğin ve doğanın sesine kulak verilmelidir.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak Depremi unutmayacağımıza ve unutturmayacağımıza bir kez daha söz veriyoruz."