Ahmet Ziya Akar'ın açıklaması şöyle; "

Küresel ısınma neticesinde iklimde meydana gelen değişimler doğa olaylarında da değişime, aşırı ısınma veya yoğun yağışlar sebebiyle afet boyutuna ulaşan can ve mal kayıplarına sebep olmaktadır.

Tüm dünyada etkisini gösteren afet hali, insanlığın varlığını, maddi ve manevi kazanımlarımızı hatta geleceğimizi ve nesillerimizi tehdit eden bir yola girmiştir.

Ülkemizin Ege ve Akdeniz bölgelerinde yaşanan orman yangınları yeşil vatanımızda tahribata yol açmış, ciğerlerimizin yanması bir yana hayatını kaybeden vatandaşlarımızın varlığı yüreklerimizi de beraberinde dağlamıştır.

Açılarımız henüz küllenmeden bu sefer Karadeniz bölgesinde gerçekleşen aşırı yağışlar şehirlerimizi ve vatandaşlarımızı hayattan koparmış, Kastamonu, Sinop ve Bartın’da yaşanan 51 can kaybı acımızı daha da arttırmıştır.

Yaşanan can kayıplarının telefisi imkansız olup orman yangınları ve sel felaketlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızı dualarımızda rahmetle yad ediyor, Rabbimden mekanlarının cennet olmasını niyaz ediyorum. 

Devletimizin her bir unsuruyla afet bölgelerinde varlık göstermesi, yaraların sarılması ve normalleşme adına tüm imkanların seferber edilmesi bir nebze de olsa teselli kaynağıdır. 

Karadeniz bölgesinde yaşanan afet ister istemez şehrimizin de ne denli bir tehdit ile karşı karşıya olduğu gerçeğini bizlere göstermiştir.

Afet bölgeleriyle benzer iklim ve coğrafi özelliklere sahip olan Sakarya’nın aşırı yağışa maruz kalması halinde yaşayabileceği zorlukların, hemşehrilerimizin karşılaşabileceği maddi kayıpların ve en önemlisi Rabbim esirgesin olası can kayıplarının önlenmesi adına riskli bölgelerde gerekli tedbirlerin alınması önemli ve zorunlu bir kamu hizmetidir.

Geçmiş dönemlerde Karasu, Kocaali, Sapanca, Akyazı, Hendek ve Serdivan ilçelerimizde aşırı yağışlar sebebiyle taşkınların yaşanması, maddi kayıplardan ziyade can kaybının da yaşanmış olması, üzülerek hatırladığımız vakıalardır.

Henüz şehrimizde, son günlerde yaşanmakta olan afet büyüklüğünde bir afet yaşanmamışken, acı tecrübelerden de ders çıkarılarak, dere ve akarsu yataklarının ıslahı, buralarda var olan yapılaşmanın denetlenmesi, ruhsatsız ve taşkın alanında olan yapıların yıkımı ile mesken olarak kullanımının yasaklanması, bu alanlarda yapılmak istenen yeni yapıların ise engellenmesi ivedi bir şekilde temin edilmelidir.

Bugünlerde alınacak tedbirler gelecekte yaşanacak olası afetlerde maruz kalınacak maddi zararın boyutunu düşüreceği gibi can kayıplarının da önüne geçecek olup sorumlu ve öngörü sahibi, liyakatli idarecilik anlayışının da güzide örnekleri olarak vatandaşlarımızın takdirine mashar olacaktır.

Bu hususta yerel yöneticilerimiz başta olmak üzere Valilik ve Kaymakamlıklarımızın gerekli özeni göstereceğine dair güvenimiz tam olmakla birlikte vatandaşlarımızın alınacak tedbirlere destek vereceğine olan inancımız da tamdır.

Zor günleri ve tüm zorlukları ancak birlik içerisinde, sağ duyulu ve ferasetli bir iradeyle aşabiliriz. Allah’a şükürler olsun ki aziz milletimiz ve değerli idarecilerimiz bu hasletlere sahiptir. 

Beklentimiz vatandaşlarımızın hak ve hukukunu gözeterek ve en önemlisi yaşam hakkını önceleyerek, millet varlığını muhafaza edecek iradenin ortaya konulmasıdır."