MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Türkiye için yalnızca bir siyaset veya strateji konusu olmadığını kaydeden Bahçeli, KKTC’nin güvenliğinin Türkiye’nin güvenliği, KKTC’nin bağımsızlığının Türkiye’nin bağımsızlığıyla eşanlamlı olduğunu belirtti.

Kıbrıs Türklüğünün yok sayılamayacağını varlık haklarının yokuşa sürülemeyeceğini belirten Bahçeli, ”Kıbrıs Türkülüğü imha ve inkar edilemez. Uluslararası toplumun Kıbrıs Türklüğünü görmezden gelmesi, taleplerini ağırdan alması, egemenlik çıkarlarına karşı on yıllardır üç maymunu oynaması sakat ve yanlı bir bakıştır. Şayet demokrasinin ilkelerini turnusol kağıdı gibi Kıbrıs tarihinin üzerine koyarsak, kimin anti demokratik, kimin faşist, kimin düşmanca muamele ve münasebet içinde olduğunu herkes görecektir. 

Şayet insan hakları ve özgürlük kriterlerinden hadiselere bakarsak, kimlerin bu değerlerin tam tersi duruş içinde olduğu da canlı bir resim gibi ortaya çıkacaktır. Biz vatan toprağını ziyaret etmek için provokasyon çığlığı atan Yunanistan’dan mı izin alacaktık? Biz 46 yıldır kilitli olan Maraş’ta piknik yapmak için üzüntüsünü paylaşan AB Dış ilişkiler ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Borell’den mi vize isteyecektik?” dedi.

“Türkiye olmadan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hesaba katılmadan, Doğu Akdeniz’de atılacak her adım, kurulacak her ilişki ağı barış arayışlarını yıkacak, istikrar arzularını yok edecektir” diyen Bahçeli, ”Esasen meselenin özü bu kadar yalın, bu kadar basittir. Geçtiğimiz Eylül ayında Güney Kıbrıs’ı ziyaret eden Yunanistan Cumhurbaşkanı’nın Kuzey Kıbrıs’ın işgal altında olduğunu zırvalaması, Kıbrıs Helenizm’inden bahsetmesi tarihi gerçeklerle bağdaşmayan bir skandaldır. 

Bayan Cumhurbaşkanı cehaletinin ve önyargılarının, aynı zamanda da hüsran verici husumetinin kurbanı olmuştur. Anlaşılacağı üzere Enosis kampanyası hız kesmeden, figüranları değişse bile ana gayesi değişmeden devam etmektedir. Diyorum ki, Helen’i falan bilmeyiz, mazisi karanlık olan hedefleri tanımayız, bunları kesinlikle takmayız, Kıbrıs’a baktığımızda sadece Türk’ü görürüz, Türk vatanına şahit oluruz” diye konuştu.

Kıbrıs Türklüğünün uluslararası camiada tanınması, çizilen işgal ve esaret haritalarının yırtılıp atılması beklentisi içinde olunduğunu söyleyen Bahçeli,” Ambargoların ve kısıtlamaların kaldırılması bir diğer beklentimizdir. Doğu Akdeniz’in kaptan köşkü olan Kıbrıs, bilhassa hidrokarbon zenginliklerin bulunmasıyla ve bu zenginliklerin paylaşım sorunlarının belirmesiyle tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. 

Türkiye Doğu Akdeniz’deki haklarından şüphesiz ödün vermeyecektir. Kıbrıs Türklüğü Doğu Akdeniz’den dışlanamayacak, uzak tutulamayacaktır. Bölgenin barış ve istikrarı için doğal kaynakların adaletli ve hakkaniyet ölçülerine dayalı paylaşımı geldiğimiz bugünkü aşamada vazgeçilmez önemdedir. Kapalı Maraş çok şükür aslına dönmüş, kilitleri açılmıştır. Bundan ziyadesiyle memnunuz" diye konuştu.

TBMM’ne sunulan Azerbaycan Tezkeresi’ne desteğin tam olduğunu kaydeden Bahçeli,"28 yıl önce işgal edilen topraklarının yüzde 70’ini 44 günde işgalden kurtaran dost ve kardeş Azerbaycan’ın sonuna kadar arkasında olacağımızı da bu kapsamda bir kez daha güçlü olarak söylemek isterim. Dileğimiz Dağlık Karabağ’ın tamamının temizlenmesi, mütecaviz Ermenistan’ın vatan topraklarının her zerresinden sökülüp atılmasıdır. 10 Kasım tarihli ateşkesin mahiyetini ve teknik konularını bazı odakların tartışma ve karartma gayretleri harekâtın muazzam stratejik boyutlarını örtmeye yetmeyecektir" dedi.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Bahçeli, "Geçtiğimiz günlerde konuğu olduğu ABD merkezli Ortadoğu Enstitüsü’nde, tıpkı bir etki ajanı gibi konuşmuş, Türkiye’ye verip veriştirmiş, fukara aklının bagajında ne varsa döküp saçmıştır. Hatta ABD ve AB liderlerine yönelik, 'Türkiye’de demokrasi hareketlerini destekleyin' çağrısında bulunmuştur. 

Kılıçdaroğlu yapar da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı durur mu, o da işbirlikçiliğin film setine balıklama atlayarak göz kamaştıran figüranlığını maharetle ve tekraren sergilemiştir. 9-10 Kasım 2020’de, Uluslararası Siyasi Danışmanlar Derneği’nin sanal olarak düzenlenen 52’üncü Dünya Konferansı’nda kırık dökük yabancı diliyle açılış konuşması yapmıştır. Türkiye’yi şikayet ede ede bitirememiş, işleyen demokrasimizi inkar ederek kötülemiştir" diye konuştu.

Küçükçekmece Belediyesi ile ilgili basında yer alan haberlere ilişkin konuşan Bahçeli," CHP’li Küçükçekmece Belediyesi’nin PKK’nın mahut renklerinden oluşan melun kanlı amblemini bir çocuk parkının yer döşemesinde kullanması Kılıçdaroğlu zihniyetinin terör örgütü sempatisinde eşik ve sınır tanımadığının işaretidir. Bu vahim bir olaydır. Çocuklara bölücülük aşılamaya çalışan CHP’nin PKK’yı belediyelere taşımasının hesabı mutlaka sorulmalı, burunlarından fitil fitil getirilmelidir. 

Sorarım sizlere, aziz Atatürk’ün kurduğu CHP bu hallere, bu kötü ellere nasıl düştü? Dünya üzerinde küresel güç merkezlerine taklalar atan, gelin beni kullanın, boyunduruk altına alın mesajı veren kaç muhalefet partisi vardır? CHP, bu kadar mı kökünden koptu, bu kadar mı tarihi gerçekleriyle ters düşüp rehin altına girdi? Bu ayıplı Kılıçdaroğlu nereye koşuyor, hangi rezil kucaklara atılmak için çırpınıyor" dedi.

Gündemde CHP, HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin eşgüdüm halinde taslağını hazırladıkları bir anayasa hazırlığı konuşulduğunu belirten Bahçeli, "Beklendiği üzere, İP yönetimi tedavüldeki iddiayı reddetmiştir. Kılıçdaroğlu hayretle izlediğini söylemiş, nihayet o da reddetmiştir. Peki, 13 Ocak 2018 ile 7 Mayıs 2018 tarihleri arasında hazırlanmış mezkur anayasa değişikliği çerçeve metni için kurulan veya kurdurulan masaya kimler oturdu? O oturmadı, bu oturmadı, şunun haberi olmadı ise, sokağa bırakılan ihanet metnini kim yazdı, kim hazırladı, kimler müzakere etti? 

Türklüğü, Türk milletini, Atatürk’ü, Türkçe’yi anayasadan çıkarma tekliflerini, vatandaşlık tanımının değiştirilmesini, federal yönetim hedefini, anadilde eğitim niyetini kim izah edecek? Bu melanetin açıklaması nasıl yapılacak? Kemal Kılıçdaroğlu hayreti mayreti bıraksın, haysiyetle itiraf etsin: 2 Haziran 2018’de, bir gazetede çıkan açıklamasında; 'Millet ittifakı olarak çalışma yaptık. Başında İbrahim Kaboğlu vardı. Aşağı yukarı bir mutabakat metni şu an elimizde' dedi mi demedi mi? 21 Haziran 2018’de, bir televizyon kanalında; 'Dört partinin anayasa değişikliğinde ilkeler üzerinde anlaşma metin hazırlandı' dedi mi demedi mi? Bu yalancılık karşısında asıl hayrete düşen milletimizdir. 

Bu yalan makinesi öyle çalışmıştır ki, ne fren tutmuş, ne dur durak bilmiştir. Zilletin dört temsilcisinin kurulduğu anayasa hazırlık masasını PKK kurmuş, yazım işinin yapılabilmesi için ihtiyaç olan kalem siparişi de FETÖ’ye verilmiştir. Kılıçdaroğlu’nun yalanı meslek haline getirmesi utanç verici bir rezalettir. İnsanlarımızın gözünün içine baka baka yalan söylemesi de millete, demokrasiye, maneviyatımıza bühtan ve hakarettir. Kılıçdaroğlu ders alır mı bilemem, ama tavsiyem şu sözün kulağına küpe olmasıdır: Yalanı yalancıyla, yanlışı cahille sakın tartışmayın, çünkü yalancıya gerçeği, cahile doğruyu anlatamazsınız. Bir yalan dört doğruyu götürür: Güven, iyilik, sadakat, huzur. Unutmayınız ki, ben Müslümanım diyen bir vicdan sahibi yalan söylemez, söyleyemez. 

Fakat bu zilletin ruhuna yalan, talan, dolan yuva yapmıştır. Resmen batan gemiye dönen ve tel tel dağılan İP’e, rüzgârın savurduğu kuru yaprağa çevrilen CHP’ye diyorum ki, yalanla belki bir yerlere gidebilirsiniz, ancak gittiğiniz yerden asla geri dönemezsiniz. Uzun sözü kısası, MHP’ye zamanında yapılan Okyanus ötesi kaynaklı operasyonun gerçek mahiyeti sanıyorum şu günlerde daha da netleşmiştir" açıklamasında bulundu.

Bahçeli, "'MHP kalıntılarından kurtulmak lazım' diyen alçakların hangi senaryoların tetikçisi ve teşrifatçıları oldukları alenileşmiş, açığa çıkmıştır. Her yalancı korkak, aynı zamanda da günahkardır. Bu millete korkaklardan, günahkârlardan, Türkiye düşmanlarının piyonlarından fayda gelmez, bunların hayrı kesinlikle dokunmaz. Bir kez daha söylüyorum: Türklüğü anayasadan çıkaracak bir kokuşmuş henüz anasından doğmamıştır. 

Hadi doğdu varsayalım, o zaman geldiği gibi gitmesi de bizim için şerefli bir vatan vazifesidir. Türkiye’yi bölünmeye götürecek bir anayasanın varlığı kâbus dolu bir hayaldir. Hodri meydan, her kim aksi yönde hain bir mücadelenin içinde olacaksa, önce bizim bedenlerimizi çiğnemek ve toprağa gömmek durumundadır. Anayasa’nın ilk üç maddesiyle koruyucu zırhı olan dördüncü maddesi kırmızı çizgimizdir. Çizgisi olmayan, siyasetleri çizilmiş ve üzerine çarpı koyulmuş FETÖ ve PKK lobisinin ateşle oynadığını hatırlatmak bizim boynumuzun borcudur. Susanları korkak sanmasınlar" ifadelerini kullandı.