BÜTÜN KESİMLERİN ALIM GÜCÜ ZAYIFLADI
Ender Serbes, yaptığı açıklamada, fahiş fiyat artışları, yükselişi önlenemeyen döviz kuru, sürekli artan akaryakıt fiyatları, doğru hesaplanmayan enflasyon, yanlış tarım ve ekonomik politikalar sebebiyle milletin giderek fakirleştiğini kaydetti. İktidar çevresindeki çok küçük bir azınlık dışında toplumun bütün kesimlerinin hayat pahalılığı altında ezildiğini ifade eden Serbes, “Özellikle dar gelirli olan asgari ücretliler yanında, çiftçiler, küçük esnaflar, işçiler, memurlar, emekliler kısaca toplumun bütün kesimlerinin alım gücü giderek zayıfladı. Artık vatandaşın dayanacak gücü kalmadı. Bu gerçeğin ülkeyi yönetenler tarafından görülmesi gerekir.” diye konuştu.

VATANDAŞ EN TEMEL İHTİYAÇLARINI KARŞILAYAMAZ HALE GELDİ
Resmi enflasyon ve diğer rakamların artık bir öneminin kalmadığını, gerçek hayatta enflasyonun açıklanandan çok yüksek olduğunun gün gibi aşikar olduğunu dile getiren Serbes, özellikle dar gelirlilerin geçim sıkıntısı altında inim inim inlemeye başladığını kaydetti. Serbes, “Bu gün ekmekten, yumurtaya, baklagillerden sebze ve meyve fiyatlarına kadar son bir yılda korkunç bir artış oldu.

Artık rakamların bir önemi kalmadı. Ücretli kesim en temel ihtiyaç maddelerini karşılayamaz hale geldi. Makarna bile onlar için artık lüks oldu. Özellikle asgari ücretli ve diğer ücretli kesimler düşük maaşlarla nasıl ev kirası ödeyecek. Çoluk çocuğunu nasıl okutacak, ailesini nasıl dengeli ve sağlıklı besleyecek. Nasıl sağlık harcaması için para ayırabilecek, nasıl ailesine kılık kıyafet alacak. Bu gün bin 600 lira emekli maaşı alan bir aile reisi bütün bu masrafları nasıl karşılayacak.

Fahiş elektrik, doğalgaz faturalarını dar gelirli nasıl ödeyecek. İnsanlar gerçekten çaresiz durumda. İşsizlerin durumu zaten içler acısı. Onlar adeta kan ağlıyor.” şeklinde konuştu.

ÇİFTÇİ, ÜRETİCİ KÜSTÜRÜLDÜ, İTHALATIN ÇÖZÜM OLMADIĞI GÖRÜLDÜ
Bu gün marketlerde nohut, mercimek, kuru fasulye ve daha bir çok kalemdeki gıda ürününün ithal edildiğini hatırlatan Serbes, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Daha önce Anadolu bu ürünlerin ambarıyken, yanlış tarım politikaları sebebiyle ne yazık ki bu gün bu buğday, nohut mercimeği bile ithal ediyoruz. Döviz arttıkça raftaki ithal edilen ürünlerinde fiyatları artıyor. Ayrıca yeterli yerli üretim olmadığı için yerli ürünün de fiyatı düşmüyor. Yani bir kısır döngü yaşanıyor. Bu kısır döngü kredi kooperatiflerin market açmasıyla aşılacak bir durum değil. Çiftçi küstürüldü. Üretim düştü. Türk çiftçisinin destek görmemesi, alın terinin karşılığını alamaması sebebiyle tarım arazileri ekilemez hale geldi.

Kısa aralıklarla fahiş şekilde zamlanan akaryakıt sebebiyle insanlar araçlarına 50 liralık bile yakıt alamazken, çiftçilerde mazot bulup tarlalarını ekemiyor. Akaryakıta zam demek her şeye zam demek anlamına geliyor. Çünkü her şeyin bir nakliye (yakıt) bedeli var. Bu bedelde ürünlere yansıyor. Ayrıca gübre ve diğer girdiler çiftçileri, üreticileri bitirdi. Tarlasını, arazisini ekemez hale geldi. Tarım ürünleri her yıl giderek azaldı. Ürün az olunca tabi ki pahalı oluyor. Dövizinde artmasıyla dışarıdan gelen ürünlerin ucuz satılması da mümkün olmuyor. Bu kısır döngüden ancak doğru, şeffaf, tüm kesimlerle masaya oturularak aşılabilir.”

YILBAŞINI BEKLEMEDEN ZAM YAPILMALI
Milletin, her gün dünden daha da fakirleştiğini, bu sebeple asgari ücretli, emekli ve diğer dar gelirli kesimlerin maaşlarında yılbaşını beklemeden dertlerine derman olacak oranda bir zam yapılması gerektiğinin altını çizen Serbes, “İktidar toplum menfaatine olmayan çılgın projelerden vazgeçerek halkın refahına odaklanmalı. Yeniden millet eksenli bir siyasete dönülmeli. Adalet gözetilerek, hakça paylaştığımızda bu ülkenin kaynakları hepimize yeter.

Bu sebeple halkın geçim derdine derman olmayan projeler bir kenara bırakılarak milletin geçim sıkıntısı giderilmeli. Bunun içinde öncelikle dar gelirlilerin maaşına iyi bir zam yapılmalı. Sosyal destek arttırılmalı. Faturaları ödemekte zorluk çeken vatandaşlarımıza ve işsiz kardeşlerimize fatura ve temel gıda maddeleri yardımı yapılmalı. Çiftçilere, üreticilere gerçek anlamda destek verilmeli. Ülkeyi yönetenler, toplumun tüm kesimleri ile bir araya gelerek öncelikleri belirlemeli ve milletin refahını artıracak icraatlar öne alınmalı.

Milletimiz ‘yarın aç kalacak mıyım, çoluk çocuğuma ekmek götürebilecek miyim?’ kaygısından kurtarılmalı. Geleceğe güvenle bakabilmeli. Bu güne kadar büyük fedakarlıklar gösteren millet bunu hak ediyor. Fedakarlık sırası ülkeyi yönetenlerde. İvedilikle ekonomik, siyasi ve her anlamda toplumsal barış yeniden tesis edilmelidir.” çağrısında bulundu.