Özkoç, üç grup başkanvekili ve sağlıkçı milletvekillerinin ortak imzasıyla sundukları kanun teklifinin, TBMM Sağlık Komisyonu’nda bulunduğunu vurgulayarak, bir an önce yasalaşmasını talep etti. Özkoç, “Covid, sağlık çalışanı için bir meslek hastalığıdır. 130 ülke bunu kabul etti. Sağlık bakanı istiyor, komisyon başkanı istiyor, odalar talep ediyor. Kim elinizi tutuyor? Cumhur Mafya ittifakının lideri Recep Tayyip Erdoğan. Çünkü Hazine, tam takır. Paralar saraylara, uçaklara, yandaşlara gitti. Bakan Koca, ‘Ben bir doktorum buna daha fazla dayanamam deyip istifa etmelidir. Yetmez insanları ölüme terk eden Cumhur-Mafya iktidarı ya istifa edecek ya da bir an önce seçime gidecek” dedi.

Özkoç, Meclis Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi CHP milletvekilleri ile sağlık çalışanı olan bazı CHP milletvekilleri Tekin Bingöl, Mehmet Göker, Fikret Şahin, Servet Ünsal, Ünal Demirtaş, Gamze Taşçıer, Metin İlhan, Hüseyin Avni Aksoy, Erkan Aydın, Yüksel Özkan, Çetin Arık ile birlikte Meclis’te basın açıklaması yaptı.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 5 ay sonra vaka sayısını açıklamasını eleştiren Özkoç, bu gerçekle birlikte, Türkiye’nin dünyada vaka sayısı en fazla olan, süreci en kötü yöneten ilk 3-4 ülke arasında yer aldığının görüldüğünü söyledi.

Bakanın, vaka sayısını gizlemeyi “ulusal çıkarlara bağladığını” hatırlatan Özkoç, “Ne oldu ulusal çıkarlarımıza? Bunun adı alçaklıktır” dedi.

Sürecin kötü ve şeffaflıktan uzak yönetildiğini belirten Özkoç, özetle şunları söyledi:

“Türkiye, Covid 19 salgını dünyada ortaya çıktıktan 3 ay sonra ancak kabullenebildi. Sağlık Bakanlığı, salgının, bulaşıcı etkilerini bildiği halde, aylarca futbol maçları seyircili oynatıldı, umreye giden vatandaşlarımızın kontrolleri yapılmadan insanlarımızın arasına karışmalarına göz yumuldu.

Bilim Kurulu ile eşgüdüm içinde Ekonomik Konsey çalışmalarına bugün bile hala başlamış değil. En temel önleyici maske, aylarca başarısız girişimlerle iktidar tarafından dağıtılamadı. Önce maske paralı dediler, sonra parasız dediler, posta yoluyla dediler, eczane yoluyla dediler, bir türlü maskeleri vatandaşlarımıza düzgün dağıtmayı başaramadılar. Halen çözüldü mü? Hayır.

Sağlık çalışanları, ölümü göze alarak canla başla çalışıyor. Peki onlara yardımcı olacak, atamayı bekleyen sağlık çalışanlarının ataması yapıldı mı? Hayır yapılmadı. Aradan 11 ay geçti, sağlık çalışanlarıyla ilgili bir atama gerçekleştirildi mi? Hayır. Bugün itibariyle gerçekleştirilmedi.

“153 SAĞLIK ÇALIŞANIMIZ VEFAT ETTİ, 50 BİN’DEN FAZLASI COVİD’E YAKALANDI”

Ne yazık ki bu arada yoğun tempoda çalışan 153 sağlık çalışanı hayatını kaybetti. 50 binden fazla sağlık çalışanı Covid’e yakalandı.

İktidar sokağa çıkma yasakları başlattı. İçişleri Bakanı, cumartesi – pazar uygulanacak yasağı, cuma günü saat akşam 10’da duyurdu. 500 bine yakın vatandaşımız marketlere hücum etti. Binlerce korona vakası ortaya çıktı. İçişleri Bakanı, bu beceriksizliği nedeniyle istifa etti, istifası Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edilmedi.

“VEKİLİMİZ MURAT EMİR’İN AÇIKLADIĞI RAKAM, DOĞRU ÇIKTI”

Sağlık Bakanı sahnede yoktu. Ancak daha sonra birden onu televizyonlarda görmeye başladık. Her akşam televizyona çıkıp, hasta sayısını ve ölüm sayısını veriyordu. Peki verdiği rakamlar, doğru rakamlar mıydı? Hayır. Arkadaşımız tıp doktoru olan Ankara Milletvekilimiz Murat Emir, bir açıklama yaptı; 10 Eylül itibariyle ‘29 bin 377 Covid vakası var’ dedi.

Bakan yalanladı. Dünyada süreci en iyi yöneten biziz dedi. Yalanlar devam etti. Biz hasta sayısını açıklıyoruz, vaka sayısını açıklamayacağız dediler. Bunu da ulusal çıkarlara dayandırdılar. Gerçekleri açıklamak, ne zamandan beri ulusal çıkarlara ters düşüyordu, bunu Türkiye’de kimse anlamadı. Dün gerçekleri açıkladılar; 28 bin 351 vaka. Yani arkadaşımızın; Murat Emir’in açıkladığı rakam doğru çıktı.

Yüzleri kızardı mı? Hayır kızarmadı. Çünkü yalan söylemeye alışıklar. Arkadaşımızın verdiği rakam kaçtı; 29 bin 377.

Peki şimdi ne oldu ulusal çıkarlarımıza? Bunun adı alçaklıktır. Hiç utanmadılar, utanmaya da niyetleri yok. Nedenini açıklamadılar. Nedenini onlar değil ama ben açıklayayım; Çünkü Tayyip Erdoğan, damadıyla birlikte Hazine’yi boşalttı.

“COVİD 19 İÇİN YASA TEKLİFİNİ VERDİK, KOMİSYONDA”

Engin Özkoç, Covid 19’un sağlık çalışanları için meslek hastalığı kabul edilmesine ilişkin yasa teklifini, 3 Grup Başkanvekili ve sağlıkçı milletvekillerinin ortak imzasıyla Meclis’e sunduklarını hatırlatarak, kanun teklifinin Komisyonda bulunduğunu vurguladı. Komisyonda, bu yönde bir yasa teklifi bulunmadığına ilişkin açıklamaları eleştiren Özkoç, özetle şunları söyledi:

“Yasa teklifimizi sunduk, komisyona havale edildi. Covid 19, sağlık çalışanları için bir meslek hastalığıdır. Sağlık çalışanları, Covid riskiyle 10 kat daha fazla karşı karşıyadır. Dünyada İtalya, Fransa, Almanya, Belçika, ABD, Gney Afrika, Malezya dahil 130’a yakın ülke, salgın sürecinde Covid 19’u sağlık çalışanları için meslek hastalığı kabul etti. Biz neden etmiyoruz?

Sağlık Bakanı istiyorum diyor, Komisyon Başkanı istiyorum diyor, Tabip Odaları talep ediyor. Peki kim karşı? Kim, sizin elinizi tutuyor. Adını ben açıklayayım; Cumhur Mafya ittifakının lideri Recep Tayyip Erdoğan’dır. O yüzden isteseniz de yapamıyorsunuz. Bakan, milletin değil, sarayın bakanı, millete değil, sadece Saray’a hesap veriyorlar.”

CHP NE YAPTI?

“Covid sürecinde CHP ne yaptı?” sorusunu dile getiren Engin Özkoç, yanıtını şöyle verdi:

“Cumhuriyet Halk Partisi, salgın gündeme gelir gelmez Grup Başkanvekili Özgür Özel’in başkanlığında sağlıkçı milletvekillerinden oluşan bir komisyon oluşturdu. Arkadaşlarımız, hızla doğru bilgilere ulaşmaya çalıştılar. Hemen arkasından yapılması gerekenleri, kamuoyuyla paylaşmaya başladılar. Genel başkanımızın emriyle başta Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere bütün belediyelerimiz harekete geçti.

İktidar, maske krizini yönetemiyordu. Belediyelerimiz önce tedarikle, sonra üretime geçerek vatandaşlarımıza bedava maske dağıtmaya başladı. İktidar bunu bile engellemeye çalıştı. Yılmadık. Belediyelerimiz sokağa çıkma yasaklarında evlere, ekmek, gazete, sıcak yemek dağıtmaya başladı. İktidar bunu da engellemeye çalıştı. Yılmadık.

İnsanlarımız, faturalarını ödeyemiyordu. Belediyeler, askıda fatura uygulamasını hayata geçirdi. Binlerce insanımızın borcu ödendi. İktidar engellemeye çalıştı. Yılmadık.

Belediyelerimiz, kimin yardım ettiğini, kimin yardım aldığını ortaya çıkarmadan, onları birbiriyle buluşturarak, rencide etmeyen ancak şeffaf kampanyalar başlattı. Paralara, İçişleri bakanlığı el koydu. Yılmadık.

Belediyelerimiz, vatandaşların bakkallara borçlarının ödenmesi için kampanyalar başlattı. İktidar engellemeye çalıştı. Yılmadık.

Arkadaşlarımız, vaka sayılarına ilişkin gerçekleri açıkladı. İktidar inkar etti, hakaret etti. Şimdi kabul etmek zorunda kaldılar. Öğrendik ki Türkiye dünyada en kötü yönetilen, vaka sayısı en yüksek ilk 3-4 ülkeden biri. Biz biliyorduk. Onlar da biliyordu böyle olduğunu. Sakladılar. Engellemeler yaptılar. Biz yılmadık, mücadeleye devam ettik.

Liderimiz Kemal Kılıçdaroğlu yapılması gerekenleri, madde madde ortaya koydu. Onlar duymazdan geldi. Kriz yönetmek, ciddiyet ister, devlet deneyimi ister, deneyimli, dürüst, namuslu kadrolar ister.”

“TEK SORUMLU; RECEP TAYYİP ERDOĞAN”

Bu süreçteki yanlış yönetimin, verilerin gizlenmesinin, insanların yaşamını yitirmesinin tek sorumlusunun Recep Tayyip Erdoğan olduğunu belirten Özkoç, “Biz susmayacağız; arkadaşlarımızla beraber ülkemizin başına gelen her krizi doğru yönetmeye ve milletimizi doğru bilgilendirmeye devam edeceğiz. Yeter ki milletimiz yanımızda olsun, onların mutluluğu ve huzuru, geleceği bizim mutluluğumuz ve huzurumuzdur. Sağlık Bakanı bakan olarak yapması gerekenleri yapmamıştır. Hazine tam takır oluğu için, paralar saraylara ve uçaklara gittiği için Sağlık Bakanı gerçekleri milletimize söyleyememiştir. Şimdi yapması gereken tek şey var. ‘Ben Cumhur-Mafya İttifakında birlikte olmak istemiyorum. Ben milletimin yetiştirdiği bir doktor olarak daha fazla dayanamam’ diyerek istifa etmesi gerekir. Yetmez insanları ölüme terk eden Cumhur-Mafya iktidarı ya istifa edecek ya da bir an önce seçime gidecek”